Seninle gerçekten barışmak istiyor, biliyorsun. | Open Subtitles | لأتولى هذه القضية إنّها تحاول التصالح معك حقاً |
Neyse, bugün geldi. Hiçbir şey olmamış gibi barışmak istedi. | Open Subtitles | على أيّة حال، ظهرت اليوم وأرادت التصالح كأنّ شيئاً لم يحصل. |
Sean, ölmeden önce dallama kardeşiyle barışmak istiyor. | Open Subtitles | شون يريد التصالح مع شقيقه .قبل ان يموت |
Marge ve Homer Simpson'a da barışma yemekleri için tebrik ediyoruz. | Open Subtitles | ومبروك لهمارج وهومر سيمبسون على عشاء التصالح |
Her neyse, eski tarz büyük kavgalarımızdan birine tutuştuk ve sonra beni terk etmek istediğini söyledi ve sonra sarhoş olduk ve arkasından komşunun gül bahçesinde barışma seksi yaptık. | Open Subtitles | عموما، دخلنا في هذا العراك الطويل ثم قالت أنها تريد تركي، ثم ثملنا ثم مارسنا جنس التصالح |
Ruiz RSK ile barış yapmayı kabul etti. | Open Subtitles | رويز) وافق على التصالح) (مع عصابة (آر إس كي |
Annemle barışmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد التصالح مع أمي. |
Sanırım barışmak istiyor. | Open Subtitles | أعتقد أنها تريد التصالح. |
Ben Sara ile barışmak istemiyorum. | Open Subtitles | -لا أريد التصالح مع (سارّة ). |
Kavgam pistir, zaten bu yüzden hiç barışma seksi yapmadım. | Open Subtitles | أنا أتعارك بقوة، ولم أحصل أبدا على جنس التصالح |
Sanırım şimdi barışma seksini yapmanın zamanı. | Open Subtitles | أظنه وقت التصالح الجنسى |
barışma seksine bayılırım. | Open Subtitles | أنا أحب جنس التصالح |