Fikir şu ki her bir uygulama için fiziksel şekil uygulamayla eşleştirilebilir. | TED | والفكرة هي أن لكل تطبيق فردي، شكلا ماديا يُمكن أن يوافق التطبيق |
Aslında, Apache ISS leri motive eden gerçek uygulama oldu. | Open Subtitles | اساسا ، اباتشي اصبح التطبيق الذي يحفز مقدمي خدمات الانترنت |
Tick Tock artık uygulama sektöründe ama hala aynı yetenek avcısını kullanıyorlar. | Open Subtitles | القراد توك في مساحة التطبيق الآن، لكنها لا تزال تستخدم نفس هدهونتر. |
Bu uygulamayı yüklemem şartıyla kabul etti. Annem beni delirtiyor, bak. | Open Subtitles | حصلت عليه بشرط أن أُثبِت هذا التطبيق والدتي تقودُني للجنون, أُنظرن |
Bu uygulamayı birlikte yarattık ve bu konferans yılda bir kere oluyor. | Open Subtitles | قمنا بإختراع هذا التطبيق معاً وهذا المؤتمر يحدث مرة واحدة في العام، |
İster Yeni Delhi'de, ister New York'da olayım... Hindistan'daki haberler, akıllı telefonumdaki Uygulamanın içinde yer alan yayınlardan biri. | TED | أخبار من الهند تيار في بلدي التطبيق الذكي وأنا سواء في نيويورك أو نيو دلهي. |
Kaçınız bir yolu bulmak için bir harita uygulaması kullanmadı? | TED | كم منكم لم يستخدم قط التطبيق الخاص بـالخرائط للعثور على الاتجاهات؟ |
Bundan dolayı, yazılması bir kaç gün süren ve internet üzerinden yayılan bu uygulama kurumların yerleşmiş geleneğine bir çeşit uyarı atışı gibi. | TED | حسنا التطبيق الذي يستغرق بضعة أيام لبرمجته ومن ثم ينتشر بشكل فيروسي، ذلك نوع من الطلقة المنحنية لمؤسسات الحكومة. |
Gerçekte, uygulama kendi başına işin kendisi, mekanın mimarisi de dinleme deneyiminin asıl parçası. | TED | في هذه الحالة، إن التطبيق هو المشروع بذاته، و الفن المعماري للمكان هو من صميم تجربة الاستماع. |
Amma velakin, uygulama, varış noktasına sadece az sayıda güzergah olduğunu da varsayıyor. | TED | ومع ذلك، يفترض التطبيق أنه لا يوجد سوى عدد قليل من الاتجاهات نحو الوجهة. |
Tüketiciler iade aşamasında ürünün fotoğrafını çekip durumunu onayladıkları bir uygulama kullanabilirler. | TED | يستطيع المستخدمون أن يستخدموا التطبيق لالتقاط صور للمنتج ويضعوا حالة المنتج عند إعادته. |
Teknoloji dünyasında, ortalığı süpürecek bir uygulama o kadar dönüştürücüdür ki kendi pazarını yaratır, tıpkı Uber gibi. | TED | في عالم التكنولجيا، التطبيق الخارق هو تطبيق تحولي يصنع سوقه الخاص بنفسه، مثل أُوبر. |
İklim dünyasında, bu süper uygulama öyle bir çözümdür ki, gelişmenin önünde aşılması imkânsız gibi görünen engelleri kırıp geçmeyi vaadeder. | TED | في المناخ العالمي، التطبيق الخارق هو حل جديدُ وواعدُ والذي يمكنه اختراق ما لا يمكن اختراقه من حواجز نحو التقدم، |
Eğer suçlular hakkında bilgi istiyorsan, diğer suçlulara uygulamayı kullandırmalısın. | Open Subtitles | تريد معلومات عن مجرمين تحتاج أن يستخدم التطبيق مجرمون آخرون |
Bu uygulamayı geliştirdim çünkü okulumuzda Justin Bieber'dan hoşlanmayan çok insan vardı, ben de bu oyunu yapmaya karar verdim. | TED | وقد قمت بابتكاره لوجود الكثير من الأشخاص في المدرسة لا يحبون جستين بيبر قليلا، لذا قررت إنشاء التطبيق |
Aslında, bu uygulamayı kullanılabilmesi için yapmadık, sadece içeriğin bir kanıtı olarak yaptık. | TED | في الواقع، نحن لم نطور التطبيق لجعله متوفراً، فقط لإثبات المبدأ. |
Uygulamanın ödül sistemi de var; teşvikler, grup ödülleri ve kullanıcı oylaması gibi. | TED | كما يضيف التطبيق مكافآت، وحوافز، وجوائز للمجموعات، وتقييم للمستخدم. |
Uygulamanın amacı kimin hetero kimin gey olduğunu anlamak. | Open Subtitles | انا اظنان فكرة التطبيق هو معرفة من المستقيم ومن الشاذ |
Greiss uygulaması Florida'nın her bölgesinde kabul görür mü? | Open Subtitles | هل هذا التطبيق مقبول حتى .بأي مقاطعة بفلوريدا؟ |
Yüzde ellisi tekrar yazmak için uygulamaya dönüyor. | TED | خمسون بالمئة منهم يعودون إلى التطبيق ليكتبون مرة أخرى. |
uygulamadan söz etmeyi bırak, tam senlik laflar. | Open Subtitles | توقف عن التحدث حول التطبيق لأن هذا هو نمطك |
Teorik çalışmaları bırakıp pratik yapma zamanı geldi artık. | Open Subtitles | قد حان الوقت للأنتقال من النظريه الى التطبيق |
Ve başvuru belgesinde açıklamadığınız hiçbir şey bulamasak bile hala önceden kalma hastalık açısından tuzağa düşürülebilirsiniz. | Open Subtitles | و إذا لم نجد أي شئ أنت لم تكشف على التطبيق يمكنك أن تحصل على الضربة برفض موجود قبل ذلك |
Çocuğun kocaman kulaklıkları var ve tamamen küçük kâğıt bilgisayarına dalmış, çünkü kendi galaksiler arası gezegensel yönlendirme uygulamasını geliştirmiş. | TED | ويضع الطفل هذه السماعات العملاقة وهو مغمور كلياً في حاسوبه الورقي الدقيق لأنه، كما ترون، قد صنع التطبيق الخاص به للتجوال بين المجرات والكواكب. |
Ortak gerçeklik düşüncesi çoğu felsefik kavram gibi ifade etmesi basit ama pratiğe koyması gizemli bir şekilde zor. | TED | أعتقدُ بأن فكرة الواقع المشترك مثل الكثير من المفاهيم الفلسفية: سهلة لصياغتها ولكنها صعبة غامضة لوضعها موضع التطبيق. |
Henüz platformu görmedik ancak Nucleus'u nüfuzlu teknoloji gazetecisi ve blogcularına ön gösterim olarak sunmayı planlıyoruz. | Open Subtitles | حسنا, نحن لم نشاهد التطبيق بعد و لكن نحن نخطط لجعل النواة يؤثر في تقنيات الصحفيين و المدونين |
Bu Uygulamada, her pound bir beygir gücü üretir. Demek oluyorki, bugün sizin kullandığınız araba motorunun iki misli iyidir,... ...fakat ihtiyacımız olanın sadece yarısıdır. | TED | في هذا التطبيق, أنتج حصان واحدا لكل رطل , وهذا أفضل مرّتين من محرك سيارتك اليوم, ولكن هذا يمثّل فقط نصف ما نحتاج إليه. |
Zehir testinden döndüler ve göz çevresindeki renk değişikliği organofosfatın lokal uygulanmasıyla uyumlu. | Open Subtitles | لقدتحققتالآنمنمختبر(لوكس ) وإتضحأنتغييرلون الجلدتحتالعينين... متسق مع التطبيق الموضوعي للـ( أورجانوفاستر) |