| Çok alengirli, o kadar çok detay var ki, gözü açık olmalısın. | Open Subtitles | صعب جداً, ويتضمن الكثير من التفاصيل التي يجب أخذها على محمل الجدّ. |
| Şimdi, bu planda araştıralacak bir çok detay var, siyasal, pratiksel, etik, finansal. | TED | والآن هناك العديد من التفاصيل التي تم تركها من أجل استكشاف هذا المخطط تفاصيل سياسية وعملية وأخلاقية ومادية |
| Asıl mevzuyu bozan, fark edemediğim bir detay var. | Open Subtitles | هناك بعض التفاصيل التي لا ألاحظها تفسد الصورة الكبرى |
| Bu kadar çok detayı sığdırması muhteşem. | Open Subtitles | كم هو مدهش كميّة التفاصيل التي أظهرها في اللوحة. |
| Gerçek gibi gelmeyen her detaya dikkat edin. | Open Subtitles | تفحصا كل شيء. لاحظا كل التفاصيل التي لا تبدو حقيقية |
| Sadece hatırladığım detayları net bir biçimde hatırladığımı bilmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك فقط أن تعرف التفاصيل التي أتذكرها والتي أتذكرها بوضوح |
| Hastane yolunda bildiğim detaylara inanamazsın. | Open Subtitles | ولا تصدقي التفاصيل التي عرفت بها طريق المستشفى |
| Hatırlayabileceğiniz en ufak detay, önemli bir ipucu olabilir. | Open Subtitles | أصغر التفاصيل التي يمكنكم تذكرها قد تكون دليلاً حاسماً |
| Başka bir şeyler olmalı. Atladığımız küçük bir detay olmalı. | Open Subtitles | لابد من وجود شيء، بعض التفاصيل التي أغفلناها |
| İstediğin detay seviyesi yüzünden sana fazladan ücrete mal olacak. | Open Subtitles | سيكلفكَ المزيد بسبب درجة التفاصيل التي أردتَها |
| Ama bu detay senin mütevazı bir insana dönüştüğünü gösteriyor. | Open Subtitles | إنها التفاصيل التي تظهر أنك تخلصت من الشر |
| - Atladığımız bir şeyler olmalı. Kızın kim olduğunu bulmamıza yardımcı olacak bir detay. | Open Subtitles | حسناً، لابدّ أنّ هناك شيء قد فاتنا، بعض التفاصيل التي ستساعدنا على معرفة من تكون. |
| Merkezde icabına bakmam gereken birkaç detay var. | Open Subtitles | توجد هناك بعض التفاصيل التي يجب أن تأتي معنا للمقر لكي تعرفها |
| Tek söyleyebileceğim detay, plakasının buraya ait olduğu. | Open Subtitles | التفاصيل التي يمكنني إخبارك بها ، هي المتعلقة بهذا المكان |
| Neşelendiniz bakıyorum. Heyecanlı daha birçok detayı yolda öğreneceksiniz.. | Open Subtitles | الإبتهاج، كهربة التفاصيل التي سنتعلمها في الطريق |
| Birleşmiş Milletler soruşturması ailenin bize anlattığı bir çok detayı doğruladı ve Afgan polisinin şikayeti işleme alınmıştı. | Open Subtitles | تحقيق سري للأمم المتحدة أكّد الكثير من التفاصيل التي أخبرتنا بها العائلة، وتحقيق للشرطة الأفغانية كان جاريًا. |
| Ne kadar detaya inmemi istersin? | Open Subtitles | ماهي كمية التفاصيل التي تحبينها؟ |
| Şimdi detaya vermek istediğin konu cidden bu mu Cam? | Open Subtitles | -ليس بيّاعي . صدقًا يا (كام)، أهذه هي التفاصيل التي تودّ مناقشتها الآن؟ |
| Sadece hatırladığım detayları net bir biçimde hatırladığımı bilmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك فقط أن تعرف التفاصيل التي أتذكرها والتي أتذكرها بوضوح |
| İlk önce seninle ilgili hatırladığım tüm detayları not aldım. | Open Subtitles | أول شيء فعلته هو تدوين كامل التفاصيل التي أتذكرها عنك |
| Sorusturmayazararverebilecek detaylara girmeden süpheli listemizin daralmaya basladigini söyleyebilirim size. | Open Subtitles | 'بدون الدخول في التفاصيل التي تؤذي التحقيق' اؤكد لكم اننا نقترب من' 'لائحة الاشتباه. |
| Ulaştığım detaylara göre federallerin içinde adamları varmış. | Open Subtitles | التفاصيل التي لديّ، بأنه كان لديه رجلاً يعمل مع الفيدراليين. |