"التقليد" - Traduction Arabe en Turc

• gelenek
• geleneği
• taklit
• geleneğin
• geleneğimiz
• geleneğini
• kopyalama
• taklidi
• geleneğe
• gelenektir
• gelenekler
• geleneğinde
• gelenekleri
• öykünme

gelenek su ki o şehirde çoraplarınızı botlarınızın dışına giyiyorsunuz.
التقليد أنه في الشتاء، في المدينة، ترتدي جواربك خارج حذائك

Bu gelenek, Tanrı'nın bize verdiği iyi şeylerin tümünü hatırlamak içindir.
هذا التقليد هو لتذكر جميع الأشياء الجيده التى أعطاها لنا ربنا

Aile adı ve geleneği canlı tutmak önemli bir olay bizimkiler için.
إنه أمر مهم بالنسبة لوالدي أن تحصلي على اسم عائلتنا لمواصلة التقليد.

Öte yandan sevilen bir insanı taklit etmeye çalışıp hüsrana uğradı.
فقط حالة أخرى مهوس تحاول التقليد الناس الشعبيون ويفشلون فشلا ذريعا.

Peki, bu eski geleneğin faydaları ile ilgili çağdaş çalışmalar neler göstermiştir?
لكن ماذا بينت الدراسات الحديثة بشأن فوائد هذا التقليد القديم؟

Askeri timlerde bir tür geleneğimiz var.
عندنا نوعاً من التقليد العسكرى عند تنفيذ العمليات

Bir aile geleneğini bozmamak için affınızı rica ediyorum.
أستسمحكم عذراً في عدم كسر التقليد العائلي

Bu yerel gelenek ve Fraunhofer'in laboratuvarına erişim yasağı meslek ve devlet sırlarını kontrolü altında tutmasını sağlamıştı.
هذا التقليد المحلي و إمكانية الحد من الوصول لمختبر فراونهوفر

Ben,bu okulu gelenek ile çalıştırdım,disiplin ve, şeref.
وانا ادير هذا المكان على التقليد والشرف والانضباط

gelenek insanların kafasını kuma sokmalarına izin veren bir tuzaktır.
التقليد هو فخ يسمح للناس بأن يلصقوا رؤوسهم بالتراب

Çok komik.gelenek, günümüzde pek değer verilmeyen bir konu.
مضحك. التقليد هو فضيلة مقومة بأقل من قيمتها للغاية.

Bu geleneği buraya gelirken icad ettiler.
هم اخترعوا ذلك التقليد عند وصولهم إلى هنا

geleneği yolda yürümekte olan insanlara durup bir şey denemelerini rica ederek test ettiler.
التقليد الذي اختبروه اختبروه بسؤال الناس الذين كانوا في طريقهم إلى العمل صباحًا للتوقف ومحاولة شيء ما

Ama geleneği tarihle karıştırmayalım.
ولكن دعونا لا نخلط بين التقليد والتاريخ.

Öyle görünüyor ki başkalarından öğrenmede kopya ya da taklit ya da sadece seyretme işlerine yaramıyor.
يبدو أنهم يفتقدون القدرة على التعلم من الآخرين بالمحاكاة أو التقليد أو فقط بالمشاهدة.

Diğer bir fizyolojik kuram, bilinçsiz taklit ya da bukalemun etkisi olarak bilinir.
الفرضية الفسيولوجية الأخرى تسمى التقليد غير الواعي، أو تأثير الحرباء.

Ve bu geleneğin bekçileri olarak, birbirimizi, onu tehdit edenlere karşı
وكوننا القيّمين على هذا التقليد نحن هنا اليوم لكي نحمي بعضنا البعض

Biz isteriz. Bu bizim tek gerçek aile geleneğimiz.
نحن , أنه التقليد الوحيد الحقيقي للعائله

Yüzyılların geleneğini bağlayan 13 isim.
ثلاثة عشر اسماً يمثلون قوّاد هذا التقليد

Muhtemelen Dr Langham bu kopyalama cihazını para karşılığı verdi.
محتمل أن الدكتور لانغهام فقط سلم أجهزة التقليد لأجل مقابل

Indian Hill'de tanıştığım katil taklidi yapan... bir adamı gördün.
رأيت رجلاً التقيت به في انديان هيل الذي يقتل التقليد

Atalara ya da geleneğe aşırı derecede hürmet göstermekle ilgili.
، أو يتعلّق به، مفرطفيأغلبالأحيان تبجيل منالأسلافأو التقليد.

Bu konularda dostlara ve ailelere yardımcı olmak bir gelenektir.
إنه من التقليد للأصدقاء والعائلة أن يساعدوا بعضهم بهذه الأشياء

Böylece gelenekler gereği hayali hayvanı görmek için kraliyet ailesini oraya götürebilecek.
حتى يتمكن من مرافقة العائلة الملكية لتحية الوحش الخيالي كما في التقليد

Bunun için biraz genç gözüküyor olabilirim ama, ...samuray geleneğinde, bir erkek bir kadını sevdiği zaman, adam otomatik olarak kadının çocuklarının ruhsal gardiyanı haline gelir.
الآن, أنا قد أبدو شاباً صغيراً على الدور ولكن في التقليد السامورائي عندما رجل يحب امرأة

Ailemin gelenekleri ve karımın istekleri arasında seçim yapmaya zorlanmıştım.
لقد اجبرت على الاختيار بين التقليد الخاص بوالدايا وامنية زوجتي

(Kahkahalar) Ama iddia edeceğim şey, öykünme olmadan yapılan icadın vakit kaybı olduğudur.
ضحك ولن أقترح أن يتم التجديد و التقليد دون مضيعة للوقت.