"التكلم معك" - Traduction Arabe en Turc

• seninle konuşmak
• Seninle konuşmam
• Seninle konuşabilir
• sizinle konuşmak
• Seninle konuşmayı
• konuşmamız
• Sizinle konuşabilir
• konuşmalıyım
• Biraz konuşabilir
• seninle konuşmaya
• Seninle cidden konuşmam

Aferin. Otur. seninle konuşmak istiyorum.
احسنت اجلس اريد التكلم معك كان تصرف حكيما منك اجلس

- Clark, seninle konuşmak istiyorum. - Şu anda olmaz baba.
كلارك أود التكلم معك من فضلك - ليس الآن أبي -

Bu çocuğun içindeki Tanrı, konuşmaz O seninle konuşmak isteyene kadar.
إلهى موجود بذلك الفتى الذى لا يتكلم إلى أن حاول التكلم معك

Seninle konuşmam hatta bu mektubu yazmam bile yasak.
وغير مسموح لي التكلم معك ولا أن أكتب لك هذه الرسالة

Clark, Seninle konuşabilir miyim?
كلارك هل يمكنني التكلم معك قليلاً

Gizli Servis'ten bir ajan sizinle konuşmak isteyecektir.
عميل خاص من الخدمة السرية يود التكلم معك بشأن أداء الشهادة النهائي لهذه القضية

Hayır, aslında, Seninle konuşmayı umuyordum.
كلا، بالواقع كنت آمل التكلم معك

Burada seninle konuşmak isteyen biri var.
ترايسي, معك جاك لدي أحدٌ هنا يريد التكلم معك

Ben sana diyeyim, seninle konuşmak istememin sebebi de bu. Çünkü bir oradasın bir burada, hiç bir zaman kendinde değilsin.
لهذا السبب لا اريد التكلم معك,فانت تذهب من هنا لهنا من غير وقت

seninle konuşmak bile yeterince basit bir iş olduğu için, şimdiden meşhur salgılar salgılanmaya başladı bile.
حتى التكلم معك يعتبر وضيعا بما يكفي لدرجة أني بدأت أشعر بحركة الناقلات العصبية في أجزاء دماغي العلوية

Aslında, bu konuyu seninle konuşmak istiyordum, ama doğru zamanı bekliyordum.
أتعلم ، في الحقيقة لربما أكون أعني التكلم معك بشأن هذا ولكني كنت أنتظر الوقت المناسب

Birşeyler yaptığın taktirde, polisler seninle konuşmak isterdi.
إلّا لو فعلتَ شيئاً يجعل الشرطة تريد التكلم معك بخصوصه

seninle konuşmak iseyen iki tane FBI ajanı var.
هناك عميلان فيدراليان، يريدان التكلم معك

Seninle konuşmam gerekiyor... çünkü burada hayal ettiğimden biraz farklı bir durum var.
أنا أريد التكلم معك فحسب ...لأن هناك حالة مختلفة قليلاً هنا عما تخيلت

Onu bir yerlere götürmeye devam edersen, Seninle konuşmam.
اذا استمريتي في القيادة من أجله سأتوقف عن التكلم معك

Böldüğüm için bağışla baba ama bir an önce Seninle konuşmam lazımdı.
آسفة على المقاطعة، يا أبي، لكنني أحتجتُ التكلم معك الآن.

- Bir saniye Seninle konuşabilir miyim?
ـ أظن بوسعيّ التكلم معك للحظة؟

Lawrence Krauss, sizinle konuşmak her zaman bir zevktir. LAWRENCE:
لورينس كراوس كالعادة من الممتع التكلم معك

Hatta babam bile benim yerime Seninle konuşmayı tercih ediyor.
حتى والدي يفضل التكلم معك عني.

Ama önce, ailenizin sorunu hakkında konuşmamız gerekiyor.
ولكن أولا انا بحاجة الى التكلم معك حول اضطرابات عائلتك

Acaba Sizinle konuşabilir miyim?
وكنت أتسائل إن بوسعي التكلم معك

- Bak, Nick, seninle konuşmalıyım. - Seninle konuşmalıyım.
مرحباً، نيك أريد التكلم معك أريد التكلم معك

Klaus, neden çekmiyorsun? - Biraz konuşabilir miyiz?
كلاوس،لم لا تصور، هل أستطيع التكلم معك رجاء؟

Telefonda da harikasın. İnsanlar seninle konuşmaya bayılıyor.
انك رائعة في الرد على الهاتف الأشخاص يحبون التكلم معك

Seninle cidden konuşmam lazım.
اريد التكلم معك