Bugün öğrendik ki, aslında, kirlilik ve emisyonu azaltma kâr getiriyor. | TED | تعلمنا اليوم أنه في الواقع تخفيض التلوث والغازات الملوثة يولد الربح |
Biz teknolojiyi geliştirdik ve bir dizel jeneratör gibi sabit kirlilik kaynaklarından kirlilik ele geçirecek bu versiyonu yarattık. | TED | طورنا التقنية وصنعنا هذه في نسختها المعدّلة التي التقطت التلوث من مصادر تنتج التلوث بشكل ثابت، مثل مولد الديزل. |
Şimdi size kısaca iki tür biyolojik kirlilikten bahsedeceğim. Birincisi yeni türlerin eko sisteme sokulmasından ikincisi ise gıdalardan kaynaklanan biyolojik kirlilik. | TED | وأنا سوف أتكلم بشكل مختصر جدا عن نوعين من التلوث الجرثومي الأول سوف يقدم بشكل مصنف والآخر هو مايأتي من المادة الغذائية |
Bu midenin sadece kirliliği yok etmek için değil, aynı zamanda, kirlilikten elektrik üretmek için nasıl kullanılabileceğini görebilirsiniz. | TED | يمكنكم أن تروا كيف يمكن استخدام هذه المعدة ليس فقط للتعامل مع التلوث لكن أيضا لتوليد كهرباء من التلوث. |
Bence şu anki plastik kirliliği problemimizi düşünürsek bence kulağa oldukça faydalı geliyor. | TED | وأعتقد، نظرًا للنطاق الحالي لمشكلة التلوث البلاستيكي، أعتقد أنها تبدو ذات منفعةٍ كبيرة. |
Onlar için çevresel Kirlenme, yıkımlar sıralamasında en kötüsü olmayabilir. | TED | التلوث البيئي بالنسبة لهم قد لا يكون أسوأ انواع الخراب. |
Ben bilinen bütün enfeksiyon tiplerini gördüm,inan bana. | Open Subtitles | رأيت كل الأنواع المحتمله من التلوث صدقينى |
Şimdi diğer bir kirlilik türü bu biyolojik kirlilik aşırı besinlerden kaynaklanır. | TED | والآن شكل آخر للتلوث وهو التلوث الجرثومي وهو ماينتج عن التدخل الغذائي |
Ben görsel sanatlarla ilgileniyorum ve ayrıca Plastik kirlilik Koalisyonunun kurucularındanım. | TED | انا فنانة تصويرية وانا ايضاً من مؤسسي تحالف التلوث بالمواد البلاستيكية |
kirlilik yakın zamanda olmuş olmalı çünkü hiçbir su kalitesi raporunda görünmüyor. | Open Subtitles | لابد أن التلوث مؤخراً لأنه لا تظهر أي بلاغات على جودة المياه |
ve bu da bu durumun haritası, kirliliği sarı ve yeşilde gösteriyor, ve kirlilik yeni kasırgalar ve deniz seviyesinin yükselmesiyle dahada artıyor | TED | وهذه خريطة للوضع موضحة التلوث بالإخضر والأصفر تتفاقم بفعل هذا التدفق الجديد العواصف وارتفاع مستوى سطح البحر. |
Ve bu ipliği üretmek aşırı yüksek derecelerde sıcaklık, yüksek basınç ve büyük miktarda kirlilik gerektiriyor. | TED | والذي يحتاج درجات حرارة وضغط عالية جداً ناهيكم عن التلوث الكبير الذي ينتج عن صناعته |
İkinci olarak, kaynakları çizgisel, tutumsuz kirlilik yaratan bir şekilde kullanmak yerine kapalı döngü modeline dönüştürmeliyiz. | TED | الثاني علينا تغير منحى الاستهلاك .. من خطي الى حلقي كي نقلص التلوث الناتج عن ذلك |
Bugün diğer bir ikinci derece hava kirliliği uyarısı var. | Open Subtitles | اليوم هو يوم آخَر من المستوى الثاني من إنذار التلوث |
Hava kirliliği ihtiyacını ve güneşten kaçınma zahmetini ortadan kaldıracaklar. | Open Subtitles | وبالتالي نتخلص من حاجة كل هذا التلوث وهدر لتلطيخ الشمس |
Bu yazılım, konumsal ve zamansal hava kirliliği trendlerini tarihi ve anlık verileri inceleyerek ortaya çıkarıyor. | TED | هذا النظام البرمجي يقوم بتحليل البيانات معتمدًا على الوقت والتاريخ للكشف عن اتجاهات التلوث زمانيًا ومكانيًا. |
Bu sadece benzin kaybı. Birde Kirlenme var, arabanın aşınması ve zaman... | TED | وهذه فقط تكلفة الغاز. وهناك أيضاً التلوث, صيانة السيارة, والوقت. |
Bunlardan çıkan kurtçuklar bütün ölmüş dokuları yedi ve bakterileri öldürerek enfeksiyon gelişmesine engel oldu. | Open Subtitles | الديدان تأكل الأنسجة النخرية مما يقتل أي فاكتيريا تمنع التلوث إذاً الديدان أبقوها حية |
Şunu bilmelisiniz,veya büyük ihtimal zaten biliyorsunuz içerdeki kirli hava dışardaki kirli havadan daha zehirlidir. | TED | يجب أن تعرف، وربما تعرف بالفعل تلوث الهواء الداخلي أخطر من التلوث الخارجي. |
W.R. Grace ile ilgili trikoetilen kirlenmesi oldu mu sorusuna, jüri "evet" cevabını verdi. | Open Subtitles | فيما يخص شركة جريس ، فقد أجابت هيئة المحلفين بنعم للسؤال الأول عن التلوث بتريكلورإيثلين |
Gündüz resimlerinde kirliliğin dumanlarını yakalıyoruz. | TED | نلتقط في الصور النهارية أعمدة من التلوث. |
Şimdi, birkaç kamyonumuzu atık alanlarını keşif için Alaska'ya gönderdim. | Open Subtitles | أرسلت القليل من شاحنات الشكرة لألاسكى للكشف عن أماكن التلوث |
Özellikle, az enerji tüketen binaların ortaya çıkmasına nasıl öncülük edecek, daha az kirliliğe sebebiyet verip daha fazla sosyal sorunluluk alabilecek mi? | TED | خاصة، كيف يمكنها أن تؤدي إلى إنشاء المباني التي تستهلك طاقة أقل، تنتج القليل من التلوث وأكثر مسؤولية اجتماعيا؟ |
Tanrım, kirlenmeden ilk kurtulduğumuzda biz de böyle miydik? | Open Subtitles | هذا الشيء الغبي عبر إزالة التلوث |
Bundan dolayı ben bir çeşit ses filtresi yarattım, ki gürültü kirliliğinden kendimizi koruyabilelim. | TED | وعليه أردت أن أبتدع نوع من مصفي الصوت، يقدر أن يعزلنا من التلوث الضوضائي. |
Büyüme çevre kirliliğine neden olursa düzenlemelere gerek yok çünkü daha çok büyüme durumu çözecektir. | TED | وإذا أدى النمو إلى تلوث، فلا تقم بالتقنين، لأن المزيد من النمو سيتكفل بإزالة ذلك التلوث. |
Bazı geniş kolonilerin var olmasına rağmen, yarısından çoğu son 50 yılda yok oldu ve petrol kirliliğinin bunda etkisi çok büyük. | Open Subtitles | ،بالرغم من أن المستعمرات الكبيرة تدوم لكن نصفهم ارتحل خلال الخمسين سنة الماضية ويظن أن التلوث النفطي له دور كبير في ذلك |
Hava konusunda bile ilerlemeler oldu ve bu da kirletme hakları ticaretidir. | Open Subtitles | حتى في حالة الهواء هناك بعض التقدّم وهذه هي المتاجرة بتراخيص التلوث. |
En azından bozuk kan ihtimalini elememize izin ver, kan bankalarını yanlış etiketleme ya da Kontaminasyon bakımından araştıralım. | Open Subtitles | على الأقل دعنا نستبعد نظرية الدم الفاسد راجع بنوك الدم للتأكد من التلوث ومستويات الجودة |