Fakat bunu yapmadan önce, bunu mümkün kılan bir çift şey söylememe izin verin. | TED | لكن قبل أن أقوم بذلك، دعني أخبركم عن بعض الأمور التي جعلت ذلك ممكناً. |
Ve bütün bunları olanaklı kılan bayana, dünyadaki en büyük detektife, | Open Subtitles | وبصحة المرأة التي جعلت كل شيء ممكناَ أعظم مخبر سري في العالم |
Her şeyi mümkün kılan bir an. | Open Subtitles | إنها كانت اللحظة التي جعلت كل شيء ممكناً |
O izi yapan elde ne varsa buzu eriterek iz yapmış. | Open Subtitles | كان مهما من ناحية التي جعلت تسببت هذه المطبوعة اللحوم لتذويب. |
1881'den beri erkek parfumlerinin... ...kokusunu kesin olarak yapan molekul. | TED | إنها الجزيئة التي جعلت الروائح الرجالية تعطي الروائح نفسها منذ 1881، لنكون أكثر دقة. |
Tabi, Sevgili karısına verdiğim ilaç sayesinde ilaçları ona, yakın dostum başpiskopos aracılığıyla yolladım. | Open Subtitles | بالطبع. أخذت حبوب منع الحمل، لا، وهذا هو زوجة الرئيس أخذ حبوب منع الحمل التي جعلت تحصل من خلال صديقي رئيس الأساقفة. |
Ve bunu da kolonilerimizi üstün kılan değerlerimiz sayesinde yapacağız. Cesaret. | Open Subtitles | وسنمر عبر القيم التي جعلت مستعمراتنا عظيمة |
Gecelerimizi birlikte unutulmaz kılan sadece cinâyet değildi. | Open Subtitles | إنها ليست جريمة القتل الوحيدة التي جعلت ليلتنا معاً لاتنسى |
O, hayatımda olmasını dilediğim her şeyi benim için mümkün kılan, hayatımın kadını. | Open Subtitles | آدم: إنها المرأة الوحيدة في حياتي و التي جعلت ما أنا عليه الآن ممكنا |
- İnsanların gözünde, Bu adamlar ulusumuzu muvaffak kılan "Erdem" unsuru için yaşıyorlar. | Open Subtitles | بالنسبة للشعب، هؤلاء الرجال ناضلوا من أجل الفضائل التي جعلت أمتنا عظيمة |
Pek çok şeyin olmasını mümkün kılan senin fedakârlığındı. | Open Subtitles | لقد كانت تضحيتك التي جعلت الكثير من هذا ممكنناً |
Aslında, göördü ki, Amerikalı doğmak gibi bir şansa sahip olanlar onunki gibi bir ikinci şansı imkansız kılan hayatlarda tutsak kalmıştı. | TED | في الحقيقة، لاحظ أن العديد من مَن حالفهم الحظ أن يولدوا أمريكيين محاصرون بالرغم من ذلك بالحياة التي جعلت الفرص الثانية التي مثل فرصتة مستحيلة. |
Bir daha telefonunuzu kullandığınızda, hava durumunu kontrol ettiğinizde veya GPS kullandığınızda, bu aktiviteleri mümkün kılan uyduları düşünün. | TED | عند استعمالكم للهاتف مستقبلا أو التحقق من الطقس أو استعمالكم نظام التموضع العالمي، تفكروا في الأقمار التي جعلت تلك الأعمال اليومية أمرا ممكنا. |
Bu programı uygulanabilir kılan odur. | Open Subtitles | هي الواحدة التي جعلت البرنامج فعال |
Geri kalanı çok zor kılan budur. | Open Subtitles | تلك التي جعلت البقية صعبة جدّاً |
Ama esas şey rock 'n roll'u müziğin kralı yapan kendini yok etme ruhunun içine girebilmem. | Open Subtitles | .. لكن أهم شيء اتسمت أخيراً بتلك الروح التدميرية التي جعلت الروك ملِك الموسيقى |
Scar'ı o kadar güçlü yapan zeka sende de var. | Open Subtitles | عندك نفس العقلية التآمرية التي جعلت سكار قوي |
Oğlumu bu kadar mutlu yapan kadını tanımak için çok zamanım var. | Open Subtitles | انا لدي الوقت الكافي لاتعرف على الفتاة التي جعلت ابني سعيد بـ هذا الشكل |
Sokağı çok dik yaptıkları için belediyeyi alışveriş arabasının çalındığı süpermarketi giydiği kaskı yapan firmayı dava ediyorlar. | Open Subtitles | السوق المركزي سرق العربة التسوّق من الشركة التي جعلت الخوذة التي هو كان يلبس. |
Beni ben yapan şeyleri yeniden incelemeye itiyor. | Open Subtitles | هذا سيجبرني على إعادة معالجة الأسباب المختلفة التي جعلت مني أكون أنا |
O yöntemler sayesinde, Pablo sıçan gibi saklanıyor. | Open Subtitles | فهي الأساليب التي جعلت أتباع بابلو يختبئون كالفئران |