Bunun yarısının, 600.000 kişide, kalbinde kalıcı hasar meydana gelir ki bu durum sonradan çok kötü problemler yaşamalarına sebep olur. | TED | نصفهم تقريبا ،أي ٦٠٠ ألف لديهم ضرر دائم بالقلب التي من شأنها أن تسبب لهم مشاكل سيئة للغاية في وقت لاحق |
Çoğu madde bağımlılığı ve fuhuşa başvuracak ve bu kaçınılmaz olarak kentsel çevredeki mal değerlerini düşürecek. | TED | الكثير سيتجه للمخدرات او الدعاره، التي من شأنها حتما خفض قيمة العقارات في الأحياء الحضرية. |
Seslerinin değişmesini önlemek için, bu şarkıcılar seslerini kalınlaştıracak hormonal süreçleri durdurmak amacıyla ergenlik dönemlerinden önce hadım edilirler. | TED | لمنع أصواتهم من التدهور، هؤلاء المطربين تمت تخصيتهم قبل مرحلة البلوغ، لوقف العمليات الهرمونية التي من شأنها تعميق أصواتهم. |
Ailem ve ben daha hafif ve taşıması benim için daha kolay olacak bir trampet düzeneği tasarlamak için bir mühendisle birlikte çalıştık. | TED | لذلك عملت أنا وعائلتي مع أحد المهندسين لتصميم الطبلة و الحمالة و التي من شأنها أن تكون أخف وزناً و يكون حملها أسهل. |
ve o küçük Dur, Bak, Git, öylesine güçlü bir tohumdur ki, dünyamızda devrim yapabilir. | TED | وتلك الخطة اليسيرة: توقف، انظر، انطلق هي بمثابة بذرة اختراع التي من شأنها أن تحدث ثورة في العالم. |
bu dersten kaçınmayı istememiz için de her türlü neden mevcut. | TED | هنالك جميع الأسباب التي من شأنها أن تجعلنا نريد اجتناب هذه الدرس أيضاً. |
Siz tüm bu söylediklerimi sonradan iyice düşünürken bazılarınızın cüretkar hatta çılgın fikirlerle çıkageleceğine ve keşfedilen bu fikirlerin farklılık yaratacağına inanıyorum. | TED | لذا آمل بمجرد استيعابكم للأمر أن يكون لبعضكم أفكار جريئة، جامحة صراحةً، التي من شأنها أن تحدث فرقًا في هذا الفضاء. |
bu hikayenin fevkalade bir mirası ve yüzyıl sonra gerçekleşecek olan gerçek Ay yolculuklarına kayda değer benzerlikleri vardır. | TED | إنها قصة ذاتُ ميراثٍ وتماثلٌ رائعين مع الرحلات الحقيقية للقمر التي من شأنها أن تحدث بعد أكثر من مائة عام. |
Piyasanın her günkü gürültüsünü yaratan tüm bu değişkenler şirketlerin başarılı ya da başarısız görünmesini sağlar. | TED | كل تلك المتغيرات تسبب إزعاج يومي في السوق، التي من شأنها أن تجعل الشركات تبدو أكثر أو أقل نجاحاً. |
bu, karıştığı zaman beynin büyük kısmını öldürüyor gibi görünen proteinlerin karışmasını önleyecektir. | TED | التي من شأنها أن تبعده من تكوين التشابكات والتي تبدو انها تدمر جزء كبير من المخ عندما تتشابك |
Ummadığımız şey ise, birçok kişinin bu basit sistemden geliştirdiği başka bir kullanım şekliydi. | TED | ما لم نتوقعه كان الكثير، الكثير من الإستخدامات الأخرى التي من شأنها أن تطور هذا النظام البسيط. |
Okunaksız bu mektuplar bu mahkemenin saygınlığını incitir. | Open Subtitles | رسائل رمزية التي من شأنها أن تسيء لكرامة هذه المحكمة |
Farklı açılardan anarşi olurdu bu değil mi? | Open Subtitles | مع زوايا مختلفة. التي من شأنها أن تكون الفوضى ، أليس كذلك؟ |
Sonraki maç, Knoxville - ki bu ben oluyorum - ve Cliver arasında. | Open Subtitles | المباراة المقبلة هو نوكسفيل , التي من شأنها أن تكون لي , وCliver. |
bu beni deli ederdi. | Open Subtitles | التي من شأنها أن تجعلني حقا أصاب بالجنون |
İlk kez, akıcı bir şekilde kolonsal bir yapıdan ağsal bir yapıya ve daha büyük bir ölçekte pencereye bile dönüşebilecek bir yapı ürettik. | TED | لأول مرة، كنا قادرين على توليد هياكل التي من شأنها الانتقال بسلاسة من شعاع إلى شبكة، واذا ما تم تحجيمها بشكل أكبر، إلى النوافذ. |
bir internet sitesiyle deney yaptık, olgun bireylere konut konusunda yardım eden bir site. | TED | لقد أجرينا تجربة من خلال موقع ويب التي من شأنها مساعدة كبار السن بمشاركة منازلهم. |
Uluslararası Denizcilik Örgütü teknelerin nasıl sessizleştirilebileceği hakkında upuzun bir liste yayınladı. | TED | قد نشرت المنظمة البحرية الدولية قائمة تضم العديد من الوسائل التي من شأنها أن تساهم في أن تصدر القوارب ضوضاء أقل. |
Ölümü anlama yolunda beni dünyanın her köşesine götürecek bir yolculuğun başlangıcı. | Open Subtitles | التي من شأنها أن يأخذني في جميع أنحاء العالم بحثا عن فهم الموت. |