"الجاذبية" - Traduction Arabe en Turc

    • Yerçekimi
        
    • yer çekimi
        
    • çekim
        
    • yerçekiminin
        
    • çekici
        
    • yerçekimini
        
    • kütleçekim
        
    • yerçekimine
        
    • kütleçekimi
        
    • yer çekimini
        
    • yerçekimsel
        
    • yerçekiminden
        
    • ağırlık
        
    • çekimine
        
    • yer çekiminin
        
    Son olarak, maddeye, kütlesi ve dönüşü vasıtasıyla etkiyen Yerçekimi gücü vardır. TED وأخيرا هناك قوى الجاذبية والتي تأثر على المادة من خلال كتلتها ودورانها.
    Sen ve Süpermen uzay istasyonunda eski Sıfır Yerçekimi Kulübüne katıldınız, değil mi? Open Subtitles انتي وسوبرمان اجتمعتما في نادي انعدام الجاذبية. فوق على محطة الفضاء, أليس كذلك؟
    Zaman ilerledikçe yer çekimi artacak, ta ki tamamen dünyada oluncaya kadar. Ancak sizi temin ederim oraya kadar varamayacağız. TED مع مرور الوقت، ستزداد الجاذبية حتى نعود إلى كوكب الأرض، ولكن أود أن أؤكد لكم أننا لن نستطيع الوصول هناك.
    Durum şu ki, yer çekimi arabalara etki ederken insanlara da ediyor. TED لكن بمثل ما تؤثر الجاذبية على العربات، فإنها تؤثر أيضًا على الركاب.
    Bu aydınlık halka çekim kuvvetinin, ışığın dahi kaçamayacağı kadar büyük olduğu yerdeki kara deliğin çevresindeki sınırları açığa çıkarır. TED تكشف هذه الحلقة المشعة أفق الثقب الأسود، حيث تكون قوى الجاذبية كبيرة للغاية لدرجة أن حتى الضوء لا يستطيع الفرار.
    Açının sinüsü ile yerçekiminin çarpımının kütleye bölünmesi ile buluruz. Open Subtitles إنه ناتج ضرب جيب الزاوية و الجاذبية مقسوماً على الكتلة.
    Birincisi, çok çekici bir gezegen -- halkaları çok güzel falan filan. TED الأول هو أنه كوكب جذاب و هي الجاذبية التي تعطيه إياها الحلقات.
    Rüzgar ve Yerçekimi sabit, geriye sadece yüzey alanı kalıyor. Open Subtitles بما أن الجاذبية والرياح ثابتان فلا يبقى إلا الواجهة السطحية
    Yerçekimi; yerçekimsel alanın çaprazına eşit olarak dağılmış kütlesiz taneciklerden oluşmuştur. Open Subtitles الجاذبية مصنوعة من جزيئات معدومة الكتلة موزّعة بالتساوي حول الحقل الجذبي
    Bir Yerçekimi kuyusuna yakınsın. Nerede olacaklarını bilmenin yolu yok. Open Subtitles أنت قرب حافة ابار الجاذبية لا مجال لمعرفة أين سيكونوا
    Genç Isaac Newton'un ilk kez kapsamlı Yerçekimi teorisini çözdüğü o dahiyane an. Open Subtitles تلك اللحظة العبقرية التي نجح خلالها الشاب اسحق نيوتن في اكتشاف نظرية الجاذبية
    yer çekimi üzerine düşeni yaparak onu yavaşça engin bulut kütlelerine çekti. Open Subtitles وبفعل الجاذبية المعتاد الذى يشده ببطء . فى تجمعات ضخمه من الغيوم
    yer çekimi gaz bulutlarını milyonlarca yıl sıkıştırdı ta ki merkezin derinliklerinde hidrojen füzyonu oluşturacak kadar sıcak hale gelene dek. Open Subtitles الجاذبية ضغطت سحب الهيدروجين على مر ملايين السنين إلى أن أصبح الغاز في المركز ساخناً . بما فيه الكفاية لحدوث الاندماج
    yer çekimi çok güçlü ve düştüğünün farkına bile varmıyor. Open Subtitles الجاذبية فى منتهى القوة و هو لم يلاحظ حتى سقوطه
    Burada değil. Kara deliğin çekim gücü çok güçlü. Kapana sıkıştık. Open Subtitles ليس هنا, قوة الجاذبية من الثقب الأسود قوية للغاية, نحن محاصرون
    çekim gücü, dev bir yıldızın çekirdeğini sıkıştırarak bu hâle getirmiş. Open Subtitles لا بد أن الجاذبية قد إعتصرت النجم الضخم ليصبح بهذا الحجم
    Yıldızlar, gazın ve toz bulutunun kesişmesinden doğmuş, yerçekiminin geri dönülemez çekimi ile başlamıştır. TED ولدت النجوم في تمازج فوضوي للغاز والغبار، تدعمها الجاذبية بجذبها.
    Fakat onunla biraz takıldıktan sonra, bana da çekici geldi. Open Subtitles لكن بعد قضاء بعض الوقت معه أستطيع ان ارى الجاذبية
    Ama onlar yerçekimini taşıyan kuvveti bulamadılar yakalanması zor gravitonları. Open Subtitles ولكنهم لم يجدوا أبداً القوة التي تحمل الجاذبية الجرافيتونات المراوغة
    Kuyrukluyıldızlar kütleçekim ile Güneş Sistemi'nin dışına itilebilir ve uzayın derinliklerine sürülebilirler. Open Subtitles بإمكان الجاذبية أن تقوم بقذف المذنبات خارج النظام الشمس لتنفى الى الفضاء
    Bizim gibi tüm gün yerçekimine karşı ayakta durmaya ihtiyaçları yok TED فهي ليست بحاجة للوقوف طوال الوقت مقاومة بذلك الجاذبية كما نفعل.
    Öylesine büyük kütleli ki, ışık içinden geçerken bükülüyor, kümenin aşırı kütleçekimi tarafından çarpıtılıyor. TED إنّه كبير جدّا لدرجة أنّ الضوء المارّ عبره يتقوّس، ينحرف عن المسار المستقيم تحت تأثير الجاذبية الهائلة لهذا العنقود.
    Yani evrensel yer çekimini anlamayı mümkün kılan bazı atlama taşlarını, bazı özel koşulları kastediyorum. TED أعني هناك ركائز أساسية، و بعض الظروف التي في ظلها لم يكن مستحيلًا عليه أن يستنتج قانون الجاذبية.
    Bir vücut oyununa bakacağız. Bu, spontane bir kendini yerçekiminden kurtarma isteği. TED سوف ننطر في الألعاب الجسمانية, و التي رغبة عفوية للتخلص من الجاذبية.
    Düşük bir ağırlık merkezin var gibi. Özür dilerim. Sullivan. Open Subtitles يبدو كأنه لديك أنخفاض في منطقة الجاذبية عذرا , سوليفان
    Aslında, fare sadece bir zeminde harekete başlayıp bunu sürdürmekle kalmıyor bacak hareketlerini de ayarlayabiliyor. Örneğin, bir merdiven tırmanmak için .yer çekimine karşı koyabiliyor. TED في الحقيقة, الفأر لم يمكن فقط بإمكانه البدء والاستمرار بالحركة على الأرض, بل كان أيضاُ بإمكانه تعديل حركة ساقيه مثلاً ليقاوم الجاذبية لكي يصعد الدرج
    Fakat, uzay aracı Dünya'ya geri döndüğünden ve astronotlar Dünya'nın yer çekimi alanına girdiğinden dolayı yer çekiminin etkilerini görmeye başlarlar. TED لكن عندما يقوم مكوك الفضاء بالرجوع للأرض، وعندما يدخل رواد الفضاء لحقل جاذبية الأرض، يبدأون بملاحظة تأثيرات الجاذبية.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus