Ama Gerçek şu ki, adamın boğazını berbat ettin, ve ben bunu düzeltmek için 8 saat harcadım. | Open Subtitles | لكن الحقيقة أنّك أفسدت عنق هذا الرجل، وأنا قضيت 8 ساعات في إصلاحه بالأمس. |
Gerçek şu ki, zamanı geldiğinde ve gitmeye karar verdiğin zaman, seni özleyeceğim, ufaklık. | Open Subtitles | لكن الحقيقة أنّك حينما تأخذين للرحيل أهبتك، سأشتاق إليك يا الصبيّة. |
Bak. Gerçek şu ki, sen artık oynamak istemediğim bir oyunun piyonuydun. | Open Subtitles | الحقيقة أنّك كنت بيدقًا في لعبة فقدت اهتمامي بلعبها الآن. |
Gerçek şu ki, çalışmanda bana ihtiyacın var. | Open Subtitles | حسناً، الحقيقة أنّك تحتاجني في الدراسة. |
Gerçek şu ki elinde sağlam hiçbir şey yok. | Open Subtitles | إذاً، الحقيقة أنّك لا تملك شيء قاطع |
Gerçek şu ki, benim ölmeme asla izin vermezsin. | Open Subtitles | الحقيقة أنّك تعجز عن السماح بموتي. |
Gerçek şu ki, siz partnerinize bağlısınız. | Open Subtitles | الحقيقة أنّك مقيّد مع شريكك |
Ama Gerçek şu ki... | Open Subtitles | ... لكن الحقيقة أنّك |