Gerçek şu ki her halükârda benden daha iyi bir şoför. | Open Subtitles | في الحقيقه هي أفضل مني بكثير في القياده على أي حال |
Gerçek şu ki bu adamda Puppet Master tarafından kontrol edilen başka bir kukla. | Open Subtitles | الحقيقه هي ان هذا الشخص لعبة اخرى مسيطر عليه من قبل سيد اللدميه |
Gerçek şu ki, ünlülerin derin cepleri ve daha derin güvensizlik duyguları var. | Open Subtitles | الحقيقه هي ان المشاهير لديهم الامكانيات الماليه الكبيره وحاله من عدم الامان |
İşin gerçeği siz yeteneksiz ve zavallı birisiniz ve diğerlerini suçluyorsunuz çünkü sizde gerekli yetenek ve cesaret yok ve seçtiğiniz yolda başarılı olacak bir özelliğiniz yok. | Open Subtitles | الحقيقه هي انك غير مؤهله ومثيره للشفقه وتلومين غيرك لانك لا تملكين الشجاعه والمهاره |
Ama işin aslı insanlar bu kutsal hakkı kullanabilmemiz için savaşıp öldüler. | Open Subtitles | و لكن الحقيقه هي أن العديد من الرجال قاتلو و ماتو من أجل الحق المقدس اللذي نمارسه اليوم |
Gerçek olan seninle bir daha konuşmak istememem | Open Subtitles | الحقيقه هي أنني لن أتحدث معك بعد الآن |
Ama asıl gerçek sizin birbirinizden kaçtığınız ve hiçbir ortak noktanız olmadığını anlamanız için tek gerekenin bir içecek olması ve tek sahip olacağınız şey, bu bok çukurunda geçirdiğiniz zamanın anıları olacak. | Open Subtitles | ولكن الحقيقه هي بأنكم تتجنبون بعضكم لأن الأمر اخذ مشروب واحد لتدركوا بأنه ليس لديكم أمر مشترك |
Gerçek şu ki, ünlülerin derin cepleri ve daha derin güvensizlik duyguları var. | Open Subtitles | الحقيقه هي ان المشاهير لديهم الامكانيات الماليه الكبيره وحاله من عدم الامان |
Fakat Gerçek şu ki o ikinci kez altına sıçtığında öldü! | Open Subtitles | لكن الحقيقه هي انه مات بلحظة انه تغوط في بنطاله |
Gerçek şu ki, hala pisliğin tekisin ve hala kıçını tekmeleyebilirim. | Open Subtitles | الحقيقه هي أنك مازلت أحمق و أني مازلت قادراً على ركل مؤخرتك |
Gerçek şu ki, Barış Gönüllüleri'nde bombacı oldum. | Open Subtitles | في الحقيقه هي كانت مدمرة .. منظمات السلام |
Seni tehdit etmeleri hikayelerine rağmen Gerçek şu ki zavallı hayatında, başkalarının yanında rahat ettiğinden çok, onlarlayken rahat ediyordun. | Open Subtitles | برغم كل قصصك عن سوء معاملتهم لك الحقيقه هي اظنك كنت مرتاحه اكثر معهم |
Gerçek şu ki, ben seni hayata hazırlamak için hiçbir şey yapmadım. | Open Subtitles | الحقيقه هي انا لم اقم بشيء لمساعدتك لتكوني مستعده للحياه. |
Yani Gerçek şu ki sen yerleri temizlemelisin ve ben okulu yönetmeliyim. | Open Subtitles | لذلك الحقيقه هي يجب عليك تنظيف الأرضيه وأنا من يجب أن يدير المدرسه |
Gerçek şu ki, ...ona pek de iyi bir örnek olmadım. | Open Subtitles | الحقيقه هي, كان من المفترض أن أكون مثله الأعلى. |
İşin gerçeği siz yeteneksiz ve zavallı birisiniz ve diğerlerini suçluyorsunuz çünkü sizde gerekli yetenek ve cesaret yok ve seçtiğiniz yolda başarılı olacak bir özelliğiniz yok. | Open Subtitles | الحقيقه هي انك غير مؤهله ومثيره للشفقه وتلومين غيرك لانك لا تملكين الشجاعه والمهاره |
İşin gerçeği bir dünya liste yapabilirim ama bundan başka neyin önemi var ki? | Open Subtitles | الحقيقه هي... يمكنني أن أصنع كل قوائم العالم, ولكن ماذا يهم ? |
İşin aslı, müzisyen olduğunun çok da farkında değildim. | Open Subtitles | الحقيقه هي, أني كنتُ مدركة بشكل بعيد وحيدَ بأنك ستصبح موسيقي. |
Bana zarar veriyor çünkü. İşin aslı, Norman'la uzun yıllar önce ayrılmamız gerekiyordu. | Open Subtitles | الحقيقه هي نورمان و أنا كان علينا الأنفصال منذ سنين |
Ama Gerçek olan da en az onun kadar kötü. | Open Subtitles | لكن الصوره الحقيقه هي ايضا سيء للغايه |
Asıl Gerçek şu ki; sanırım çok fazla mutlu ya da hoşnut olmak istemiyorum. | Open Subtitles | - الحقيقه هي, انني ربما لا اريد ان اكون سعيده جدا او راضيه |
İşin açığı, şu ara onun etrafında olmaya bile dayanamıyorum. | Open Subtitles | الحقيقه هي, لم أستطع أن أبقى إلى جواره هذه المده كلها. |