salyangoz, en güçlü şövalyeleri bile yenen ölümün kaçınılmazlığının sembolü olabilir. | TED | قد يكون الحلزون رمزاً لحتمية الموت، الذي يهزم حتى أقوى الفرسان. |
Eğer onu görmezsem... salyangoz ve mantar topluyomuş gibi yaparım. | Open Subtitles | سأتظاهر بأني أبحث عن الحلزون أو الفطر وكأني لم أراها |
salyangoz yürürken arkasında tatak gibi bir şey bırakır yahu. | Open Subtitles | الحلزون يترك أثرا من الحثالة وراءه في الحديقة وهو يمشي |
Bayan sesi: Bir salyangozu ezmek önemsiz gözükebilir, ama unutmayın bu tercih bile Milo'nun gelişimini etkileyecektir. | TED | صوت : ان سحق الحلزون لا يبدو امراً ضروريا ولكن تذكروا ان حتى هذا الخيار البسيط سوف يؤثر على نمو مايلو |
Ancak salyangozun yol alma hızı ile karşılaştırıldığında bir yıldırımdır. | TED | لكنه بمثابة سرعة الصاعقة بالمقارنة مع سرعة الحلزون في تعلم اللغات. |
- Biz salyangoz alacagiz. - Bir içki daha istiyorum. | Open Subtitles | ـ إننا نتناول الحلزون أيضاً ـ أظن إنّي بحاجة لشراب آخر |
salyangoz ve fil numaralarını Broadway'de bile yapacaksın. | Open Subtitles | ستقوم بصنع الحلزون والفيل في مسارح برودواي |
salyangoz satıcısı hakkında beni dinlenmediniz balık kartalları hakkında beni dinlemediniz ve pekariler hakkında da beni dinlemediniz. | Open Subtitles | لم تسمعواْ لي حين تكلمنا عن الحلزون ولم تسمعواْ حين تكلمنا عن طائر الشماط ولم تسمتعواْ حتى عن الهافلينا |
Orada bir fil kadar büyük bir maki kadar uysal ve bir salyangoz kadar da yavaş bir memeli yaşarmış. | Open Subtitles | كان يعيش حيوان ثديى ضخم كالفيل، ولطيف كحيوان الليمور، وبطىء جدا بطء حيوان الحلزون |
Bugün hala herhangi bir salyangoz türü yeme düşüncesi tüylerimi ürpertir. | Open Subtitles | إلى يومنا هذا أقشعر عندما أتذكر فكرة أكل أي نوع من الحلزون |
Evine girip biraz salyangoz toplayın. | Open Subtitles | حسناً، اقتحموا منزله، واجلبوا لي بعض قواقع الحلزون |
Menüsünde koni kabuklu salyangoz olan birini biliyorum Doktor. | Open Subtitles | أيُها الطبيب، أعرف شخص ما من لديه الحلزون المخروطي على قائمتها. |
Örnek olarak her ne kadar, spiral bir salyangoz gibi spiral galaksilerin de olabileceğini düşünmek güzel olsa da kendimize "Peki bu şekil neden gökyüzünde olsun ki?" sorusunu sormalıyız. | Open Subtitles | وبما أنها فكرة جيدة لأن تتخيل هذا الحلزون وشكله اللولبي على سبيل المثال وأنت تعرف أن هنالك مجرات حلزونية |
Fransa'ya gidersin, salyangoz yersin. Buraya gelirsin ve ağlarsın. | Open Subtitles | تذهبين الى فرنسا ثم تأكلين الحلزون ثم تأتين الى هنا ، ثم تبكين |
İlk olarak, salyangoz gizli silahını oyuna dahil etmek için yeterince yakına yaklaşmalı. | Open Subtitles | أولا، يجب على الحلزون التسلل بشكل قريب بما فيه الكفاية لجلب اسلحته السرية في اللعب. |
salyangoz, kurbanını felç eden kimyasal salarak meydana çıkar. | Open Subtitles | يبدو ان الحلزون قد اطلق المواد الكيماوية التي تشل ضحيته. |
O şeyin salgılandığı koca salyangozu görmek istemezdim. | Open Subtitles | أكره أنّ أرى حجم الحلزون الّذي يُستخرجمنهذلكالزيت،وبالبداية.. |
Dakikalar sonra, salyangozun içindeki zehirli bir iğne balığın acısına son veriyor. | Open Subtitles | بعد لحظات, الشوكة السامة التي داخل الحلزون تضع السمكة خارج بؤسها. |
Bu ilk spiral gereğinden fazla aralıklıdır, çünkü geçicidir. | Open Subtitles | هذا الحلزون الأوّل متباعد جداً لأنه مؤقت فحسب |
Minik bir salyangoza benziyorsunuz | Open Subtitles | إنكِ تشبهين الحلزون |
Şu gördüğümüz büyük sümüklü böcek gibi şeyi hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أنت تعرف هذا النوع من الحلزون الكبير شاهدنا؟ |
Ve üçlü sarmalı anlayabilmek demek, sevgilinin hayatını kurtarmak demek. | Open Subtitles | وفهم معنى الحلزون الثلاثي هو المفتاح لإنقاذ حياتك |
İnsanlar sümüklüböcek kokusunu neden sevmiyor, anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أعرف لماذا بعض الناس لا يعجبها الحلزون |
Ama bu salyangozla kimse ilgilenmemiş. | Open Subtitles | ولكن لم يهتم احد لحيوان الحلزون |