| Birisine tekme atın, bir ay tatlı yemeyin. | TED | ركل شخص ما، الحرمان من الحلويات لمدة شهر. |
| sen de şeker var,tatlı yiyemezsin ! | Open Subtitles | لا حلويات ، أنت مريض بالسكر لا يمكنك أكل الحلويات |
| Herifin teki Irak pazarının ortasına kamyonu çekmiş bedava şeker dağıtmaya başlamış. | Open Subtitles | أحد الرجال قاد شاحنة إلى منتصف السوق العراقيه وبدأ بتوزيع الحلويات المجانية |
| Bunun anlamı 4 Temmuz'da havai fişeklerin izlenmesi, Cadılar bayramında ''şaka mı şeker mi?'' diye sorulması ve Noel'de bir ağacın altına hediyelerin konulup sunulmasıdır. | TED | ما يعني احتفالي بمشاهدة الألعاب النارية في الرابع من يوليو، جمع الحلويات في الهالوين ووضع الهدايا تحت شجرة الميلاد. |
| Bu uçaklar çocukların üzerine şekerleme mi yoksa, bomba mı, yağdırıyorlar, Chip? | Open Subtitles | خذ قنابل الطائرات بدون طيار أو الحلويات للأطفال من ، رقاقة ؟ |
| Güneş doğana kadar kalıp, birlikte kalan tüm tatlıları yedik | Open Subtitles | بقينا و أكلنا كل الحلويات المتبقية معًا حتى أشرقت الشمس |
| çok fazla tatlı yemek yok,sana zarar verebilir. bunları aklında tutabilecek misin ? | Open Subtitles | لا تأكل الكثير من الحلويات إنها تضر بك ، هل تتذكر ذلك؟ |
| Bunu aldıktan sonra istediğin kadar tatlı yiyebilirsin. | Open Subtitles | بعد أن تأخذ هذا سيمكنك أن تأكل من الحلويات كما تشاء |
| Denemelisin, sonra istediğin kadar tatlı yiyebilirsin. | Open Subtitles | خذه، ثم بعدها يمكنك أن تأكل كل الحلويات كما تشاء |
| Bana gittik. Ona tatlı ekşi karides yapıyordum. | Open Subtitles | ذهبنا لشقتي لاعداد بعض الحلويات والقريدس المخلل كذلك |
| Tek söyleyebileceğim, artık tatlı yok Howie. | Open Subtitles | كل ما يمكنني قوله هو، لا مزيد من الحلويات |
| Katılımcılara bu şeker kavanozlarının, yandaki gelişim laboratuvarına katılan çocuklar için ayrıldığını özellikle belirttik. | TED | أخبرنا المشاركين بشكل صريح علبة الحلويات هذه مخصصة للأطفال المشاركين في مختبر التنمية القريب. |
| Yıllardır ona şeker ve oyuncak veriyorsun. | Open Subtitles | خلال سنوات, كنتَ تُحضر لها الحلويات و الهدايا الصغيرة |
| Bana şeker ve karamel, doğum günümde şampanya getirmeye devam edersin. | Open Subtitles | تستطيع أن تواصل أعطائي الحلويات و كذلك "الشمبانيا" في عيد ميلادي |
| Oğlunuz sevimli küçük kızlara şeker verdiğinde mi? | Open Subtitles | عندما يعطى أبنك الحلويات للبنات الصغار الجميلات ؟ |
| Karşı çıkarsan o zaman şekerleme üreticilerinden alırım. | Open Subtitles | إن كنت معارضاً له ستتوفر عندي لك أموال من أصحاب مصانع الحلويات |
| Ben tatlıları pek sevmem, ama bu harika bir şey. | Open Subtitles | أنا لا أميل إلى الحلويات.. لكن هذه ممتازة |
| Sağ kolu çenesinde uyuyor... ve işte kurabiye kavanozu açılıyor. Her şey tamam. | Open Subtitles | إنه يضع ذراعه على الدرج وبالخارج يوجد علبة الحلويات |
| İyi bir tatlıcı var. tatlılar şişmanlatır. | Open Subtitles | لم لا تأخذنا إالى محل الحلويات الذى قلت عنه كل الأشياء اللذيذه تُسمن |
| Uçan şekerler. | Open Subtitles | الا تشبه هذه الطيور الحلويات تعرفين الحلويات الطائرة |
| Çalıntı tatlıların dilinde bıraktığı heyecanın bedelini ödemen gerekiyor dalgalanan çarşafa dolanarak. | Open Subtitles | على لسانك ذو الحلويات المسروقة عليك أن تدفع الفاتورة متشابك في الأكفان |
| Büyüdükçe, babayla çikolatalı pasta yeme fikri çok acayip geliyordu. | Open Subtitles | ثم كبرنا وأصبح الأمر غريباً أن نرافق أبونا لأجل الحلويات |
| -Sorun da bu. Tatlıyı kesmeye çalış. | Open Subtitles | حسناً هذه هى مشكلتك حاول أن تقلل من الحلويات |
| Avenue caddesindeki kiliseden aldığı en sevdiği Bengal şekerleri. | Open Subtitles | إنها حلواه البنغالية المفضلة يحضرها من محل الحلويات القريب من الكنيسة |
| Hep biraz şekerle başlar, belki biraz da çörek bir de bakmışsın günde iki torbaya çıkmış. | Open Subtitles | بدأت في بعض الحلويات ربما بعض الكعك المجمد وقبل ان تعرف أنت على حقيبتين في اليوم. |
| - Ben de sevmem. O yüzden hamur işi yapmak istiyorum, insanları mutlu eden bir şey. Bu taraftan. | Open Subtitles | أجل، أنا أيضا، لذلك أريد أن أصنع الحلويات الآن أتدري أنها تجعل الناس سعداء، سنذهب في هذا الإتجاه |
| Tüm şekerli ürünler ve gazlı içeceklerdeki şekeri çıkarabiliriz ve yerine tamamen doğal taze meyve koyabiliriz. | TED | يمكننا ان نلغي السكر من الساحة من كل منتجات الحلويات و الصودا وان نبدلها بهذه الفاكهة الطبيعية النقية |
| Şimdi, ya bu bir daha izleyeceğiz ya da gidip sattıkları şekerlerden yiyeceğiz. | Open Subtitles | الآن ، يُمكننا إما مُشاهدة هذا مُجدداً أو الذهاب للحصول على بعض من تلك الحلويات التي يبيعونها |