Öncü birlik üniformaları içinde Hepsi birer mücevher | Open Subtitles | يرتدين كأفراد الصاعقة كل منهن ترتدي الحلي |
Ev, bir araba veya bir tür mücevher değildir. | TED | المنزل ليس سيارة، أو نوعًا من الحلي |
Et yerine viski, battaniye yerine süs eşyaları. | Open Subtitles | ثم بدأت. ويسكي، بدلا من لحوم البقر الحلي بدلا من البطانيات |
- ...annem sana o ıvır zıvırları bıraktı... | Open Subtitles | الذي جعل والدتي تترك لكِ هذه الحلي كبقية عقاراتي، |
Amerika'nın her yerinde ağaçlardan sarkan süsler kapılarda çelenkler ve buhar borularında cesetler olur. | Open Subtitles | حيث الحلي معلقة بالشجرة و العصي على الأبواب في جميع أنحاء أمريكا |
Güzel giysiler ve mücevherler için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكرا لسماحك لي بإرتداء كل هذه الملابس الجميلة وشكرا على كل الحلي |
Yine de şu barok süslemeleri tanırsın... şu, üzüm salkımı tutan adamı... arkasındaki yapraklar... bizi bekleyen bir bahçeden sanki. | Open Subtitles | رغم ذلك لا زلت تتذكري هذه الحلي تلك الايدي المصنوعة من الجص حاملة العنب خلفها الخضرة |
mücevherlerle ilgili fikir sahibi olmak hakkım benim, hediye düşmanı. | Open Subtitles | مسموح أن يكون لي رأي حول الحلي يا كاره الهدايا |
mücevher, araba parçası çalanları yakalarken veya meth laboratuvarı basarken gazetede fotoğrafını yayınlatırdı. | Open Subtitles | وينشر صوراً حسنة الإنطباع بالجريدة وهو يغير على سارقي الحلي أو سارقي أغطية محاور عجلات السيّارات أو مستودعات تصنيع الممنوعات |
Gel validem, mücevher seçelim. | Open Subtitles | تعالي، والدتي، لنختر بعض الحلي. |
...o mücevher parçası her şeyi sonlandırabilir. | Open Subtitles | أعلم أن قطعة الحلي تلك ستنهي ذلك |
mücevher gibi bir sey taktilar. | Open Subtitles | انظر لقطعة الحلي هذه |
Ya da bir parça mücevher. | Open Subtitles | أو قطعة من الحلي |
Mesai hakları geri verildi ve herkese iki adet kişisel fotoğraf iki tane ufak oyuncak ve üç tane karışık süs eşyası hakkı verildi. | Open Subtitles | تم اعادة الساعات الإضافية ومسموح لكل واحد منكم بـ صورتين شخصيتين واثنان من الحلي وثلاثة من التماثيل |
Bir dizi kişisel süs eşyası. | Open Subtitles | و مجموعة من الحلي الشخصية |
Issız bir adada yaşayan birine göre oldukça fazla ıvır zıvırın var. | Open Subtitles | لديكِ الكثيرُ من الحلي بالنسبة لجزيرة مهجورة. |
caldwell metresi icin pahali süsler satin almayi seviyor. | Open Subtitles | كالدويل يحب بأن يشتري الحلي الثمينة من اجل عشيقته |
Senin de görebildiğin gibi, bazı yeni mücevherler edindim. | Open Subtitles | فكما ترى، لقد اكتسبتُ بعض الحلي الجديدة. |
-Onun aldığı bütün bu saçma tuhaf süslemeleri gördüm ve ona bir Christmas/doğum günü partisi düzenleyebileceğimizi düşündüm. | Open Subtitles | تصورت أنّها إشترت كلّ هذه الحلي الغريبة... لذا فكرت بأن أقيم لها مزيجاً لحلفة عيد ميلادها وأعياد نهاية السنة، أتفهمني؟ |
Seni bu mücevherlerle süsleyebildiğimiz için çok şanslıyız. | Open Subtitles | كلانا محظوظ جدا لتزينك بهذه الحلي. |
Kafasında saçında bir çeşit takı vardı, tarak gibi bir şey. | Open Subtitles | انها تمتلك نوعاً من الحلي في شعرها مثل المشط |
Noel süslerini ve çelengi getirdim. | Open Subtitles | حسنا لقد احضرت الحلي و الاطواق الخاصة بالميلاد |
Bu da süslemeler, dekorasyon, pencerelerde kar efektleri anlamına geliyor. | Open Subtitles | هذا يعني الزينه الحلي, تصقيع النوافذ |