| Böyle bir çarpışmanın yankısı evrendeki erken Büyük Patlama döneminden kalma bir radyasyon çorbası olan kozmik mikrodalga arka planında görülebilir. | TED | قد يظهر صدى تصادم مماثل في إشعاع الخلفية الميكروي: فيض من الأشعة تقطع الكون والتي تعتبر بقايا من حقبة الانفجار العظيم. |
| Yani bu demek ki, teknik olarak, buna evinizin arka bahçesi da dahil. | TED | وذلك فنيًا يعني، أن هذا ينطبق على الحديقة الخلفية لمنزلك في ضاحية المدينة. |
| Ve arkada şu yüksek sesli, heyecanlı müzik çalar. Şu çılgınca parça. | TED | وهناك تلك الأصوات المرتفعة ، وموسيقى الإثارة الخلفية ، كل تلك الموسيقى الصاخبة. |
| Arkadan uğursuz bir müzik çalıyor, cerrahın yüzünden dökülen boncuk boncuk terler. | TED | موسيقى حزينة تشتغل في الخلفية قطرات من العرق تنزل من وجه الجراح |
| dikiz aynamda kaldırımda ağlayışını gördüm kendimden nefret ettim, çünkü istediğim de buydu. | Open Subtitles | رأيته بمرأة السيارة الخلفية يبكي على الرصيف وكرهت نفسي لأن ذلك ما أردته |
| Anka Kuşu'nun arkasında, artalan çoğunlukla beyaz ve sonrasında ise çevresinde azımsanmayacak altın bir kenar var. | TED | خلف طائر العنقاء، الخلفية بيضاء تقريباً و هي تحتوي على حدود ذهبية أساسية تحيط به. |
| arkasına bakmadan çekip gitti. | Open Subtitles | لم تنظر بالجوار أو تتباطأ ولم تنظر حتى فى المرآة الخلفية |
| arka dişleri fırçalamak ve kedilerin çocukların soluklarını almaları gibi. | Open Subtitles | اعلم تماما مثل تنظيف الاسنان الخلفية والقطط التى تسرق الارواح |
| Plaka takılan yere ya da arka camın iç tarafına. | Open Subtitles | إما مكان اللوحة أو على شكل ملصق إلى النافذة الخلفية |
| Önkollarının parmakları arasında gerilerek uzanıp, arka bacaklarının dibine kadar devam eder. | Open Subtitles | والتي تمتد من أصابعهم الطويلة على مفاصلهم الأمامية حتى نهاية مفاصلهم الخلفية |
| arkada gördüğünüz ana giriş üstünde harika simetrik tasarımların olduğu sekiz kolona sahip. | TED | تحمل تملك البوابة التي ترونها في الخلفية ثمانية أعمدة، ذات تصميم متماثل و جميل. |
| Saat gece 1'de senin oraya gelmesini söyle ve arkada bekle. | Open Subtitles | أخبره أن يكون متوجداً فى ملهاك الساعة 1: 00 صباحاً وينتظرنى فى الحجرة الخلفية |
| Tıpkı eski günlerdeki gibi, Niles. Onlar çocukken arkada bir tek mayonez kavanozum vardı. | Open Subtitles | أتذكرون أنفسكم وأنتم صغاراً يا نايلز كل مالديكم في المقاعد الخلفية هو جرة مايونيز |
| Ortalık yatıştıktan sonra Rusların Arkadan çevirdiği dolapların peşine düşeriz. | Open Subtitles | ثم حينما ينقشع الغبار نبدأ بمحاكمة الروس عبر القنوات الخلفية |
| Ama kasko firmaları Arkadan çarpanı yüzde yüz hatalı bulduğu için gerçeği ortaya çıkarmak için küçük bir yalan söyledim. | Open Subtitles | حيث أن شركات التأمين دائماً تضع الخطأ كليةًس على السيارة الخلفية و كذبتى هذة كانت مجهود لأحقق واقع أقرب للحقيقة |
| Ben put gibi kesilmiştim, donakalmıştım, bakabildiğim tek şey dikiz aynasıydı. | TED | كنت مشلولة من الخوف مصابة بالخدر كل ماكان بإستطاعتي فعله كان النظر إلى المرأة الخلفية |
| Önünde palmiye ağaçları ve arkasında dağ olan çok güzel bir bölgedeki hastane. | Open Subtitles | ... إنه موجود في منطقة جميلة حيث النخيل بالجهة الأمامية والجبال في الخلفية |
| Picasso kurdeleleri kutunun arkasına bağlardı. | Open Subtitles | بيكاسو سيضع الاربطة فوق الجهة الخلفية للعلبة |
| -Ben arkaya bakayım, sen öne. | Open Subtitles | سأعمل في الجهة الخلفية هل تتولى الجهة الأمامية؟ لك ذلك |
| Bileğinizi büktüğünüzde bacağınızın önündeki kaslar kasılır, aynı anda bacağınızın arkasındaki kaslar da esner. | TED | عندما تثنون كاحلكم، تنقبض عضلات مقدمة الساق لديكم، بالتزامن مع ارتخاء عضلات ساقكم الخلفية. |
| Bilgisayarı Kıç güvertesine kilitle. | Open Subtitles | الكمبيوتر قفل على الخلفية لخشبة اليخت. تعيين التلقائي الخفافيش الانتظار. |
| Kültürel geçmiş veya dini inanca bakılmaksızın bir affedilme ihtiyacı var. | TED | بغض النظر عن الاعتقادات الدينية أو الخلفية الثقافية هناك حاجة للغفران |
| Araba ters dönüp kaldı diye çocuklar okula gitmeyecek değil ya? | Open Subtitles | أقصد، لأن السيارة علقت في التعشيقة الخلفية فلا يعني أن الولدين لن يذهبا الى المدرسة |
| Hayvanlar arasındaki bu gerilimin hep bir perde arkası, bir temeli vardı. | Open Subtitles | لقد كان هُناك دائماً نوعاً من الخلفية.. تعزيز الجهد هذا بين الحيوانات. |
| Büyük beyaz bir balina hakkında kitap yazmış ve tutmamıştı ama bugün, dünya çapında edebiyat okuyan her öğrencinin Sırt çantasında o kitap var. | Open Subtitles | والآن كل طالب آداب في العالم يحمل ذلكَ الكتاب في حقيبتهِ الخلفية |
| Eskiden bir komşu, onu kaçıran kişinin geçmişi hakkında bir şeyler biliyor. | Open Subtitles | الجيران من جهة الخلفية للمنزل.. يبدو ان بعضهم شاهدوا الخاطف في الارجاء. |
| Artı, paralel park etme konusunda berbatım ve arkadaki kamera yüzyılın buluşu. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أنني لا أجيد ركن السيارة والكاميرا الخلفية كأنها اختراع القرن |