Erkek arkadaşı da saldırı ve çocukları tehlikeye atmaktan içeride yatıyor. | Open Subtitles | هي تحصل على وقت عمل الخليل أيضا لمخاطرة الطفل والهجوم. |
Yeni bir erkek arkadaşı bulmuş ve adam da burada yaşıyor ama... | Open Subtitles | لديها هذا الخليل الجديد و هو يعيش هنا لكن |
Şeytan'la iyi erkek arkadaş olma konusunda kapışamam. | Open Subtitles | هذا لا يساعدني لا استطيع منافسة الشيطان في مسابقة منْ هو الخليل الألطف |
Yani ne yaptın ettin hep olmasını istediğim sevgili oldun bir anda. | Open Subtitles | أعني ، بطريقة ما أصبحت الخليل الذي طالما رغبتك أن تكون |
Peki bu hayali erkek arkadaşın hayali bir adresi de var mıdır sizce? | Open Subtitles | إذن، هذا الخليل القاتل الخيالي، هل تعتقد أنّ لديه عنوان خيالي؟ |
Erkek arkadaşının evinden aldığımız delillere bir göz atsana. | Open Subtitles | و تفحص الأدلة التي استرجعناها من منزل الخليل الميت |
Tetikçi burada yaşadığını, kızın sevgilisi olduğunu söyledi,.. | Open Subtitles | ،مُطلق النار قال بأنّه يَعيش هنا قال إنّه كان الخليل |
Erkek arkadaşı pastacı değilse onunla nasıl tanıştığına dair hiçbir fikrimiz yok. | Open Subtitles | إذاً, ما لم يكن الخليل طاهِ معجنات, فليس لدينا فكرة عن كيفية مقابلتها له |
Vücudu da temizlenmiş, ama erkek arkadaşı mutfakta kanlar içinde bırakılmış. | Open Subtitles | بالنشافة وجسدها تم تنظيفه حيث تم ترك الخليل ينزف حتى الموت بالمطبخ |
Erkek arkadaşı, saat 2 civarında uyurken görmüş, bu yüzden onu listeden çıkartabiliriz. | Open Subtitles | رأى الخليل وهو يخرج من غرفة الضيوف ،قرابة الساعة 2 صباحاً لذا بإمكاننا غض النظر عنه |
Başka bir erkek arkadaşı olan, Clive Brisbane tarafından verilmiş. | Open Subtitles | هو أعطىَ إليها مِن قِبل الخليل الآخر، كلايف Brisbane. |
Kocam senin eski kız arkadaşının yeni erkek arkadaşı. | Open Subtitles | زوجي هو الخليل الجديد لخليلتك السابقة |
Hiç korkmuş erkek arkadaş rolü oynayacak halim yok. | Open Subtitles | سأغادر لا أودّ حقاً لعب دور الخليل المرتعب |
Kız arkadaş ve erkek arkadaş konusunu konuşmadık dedim sadece. | Open Subtitles | كل ما قلت أننا لم نقم بالحديث حول أمور الخليل والخليلة الأمر الذي لم نفعله |
Bu gece dışarı çıkacağım çünkü daha kız arkadaş ve erkek arkadaş konusunu konuşmadık ve başkalarıyla görüşme konusundan bahsetmedik. | Open Subtitles | لأننا لم نقم بحوار الخليل والخليلة و لأننا لم نقم بحوار مواعدة الناس الآخرين |
Bizimkilerin, bütün bu sevgili şeyleri ortaya çıkmadan birleşmemeleri çok kötü. | Open Subtitles | من المؤسف آن والدتك ووالدي لم يجتمعوا معا قبل آن يظهر ذالك الخليل |
Çünkü ben hala lisedeyim ve beni rezil eden bir ailem var ve saçma derecede çok eski sevgili draması ve eğer bunlarla başa çıkamayacaksan anlarım. | Open Subtitles | لأنني ما زلت في الثانوية ولديّ والدان مُحرِجان وكمية كبيرة من دراما الخليل السابق |
Dikkat çekeceğim şey ise sinirli eski erkek arkadaşın hâlâ kurbanı öldürmüş olabileceği. | Open Subtitles | أن الخليل السابق الغاضب ما يزال قد يكون القاتل |
Seni ateş edeni göz altına aldın ben de aldatan erkek arkadaşın zarar görmediğinden emin oluyorum. | Open Subtitles | إنّكَ تتكفّلين بأمر الرّامي، وإنّي أحرصُ على ألّا يؤذى الخليل الخائن. |
Kızınızın erkek arkadaşının çalıştığı yeri biliyor musunuz? | Open Subtitles | عِنْدَكَ أيّ فكرة حيث بنتكَ الخليل يَعْملُ؟ |
sevgilisi hiç sorguya çekilmedi, suçlanmadı. | Open Subtitles | لم يُستجوب الخليل قط، ولم يوجه له تهم |
Adı İsa. Celile'deki Nasıra'dan geliyor. | Open Subtitles | اسمه السيد المسيح جاء من الناصرة، في الخليل |
Ben Mouna Khalil. Habersiz geldiğim için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا منى الخليل آسفة لأني أتيت بدون دعوة |
Dün tanıştığım yıkılmış erkek arkadaştan eser yok. | Open Subtitles | لا يُشبه الخليل المُحطّم الذي إلتقيتُه البارحة. |
Sen de benim gibi iyi biliyorsun ki bu gibi davalarda polis ilk önce erkek arkadaşından veya kocasından şüphelenir. | Open Subtitles | أنتِ تعرفين أن أول من تشتبه به الشرطة في قضية كهذه هو الخليل أو الزوج |
Bu dağ sırasının üzerinde o bölgenin bütün eski şehirleri bulunuyor yani Kudüs, Beytüllahim, Hebron. | TED | وفي ذلك النطاق كانت تقبع كل المدن القديمة للإقليم القدس، بيت لحم و الخليل. |