yunusların çıkardığı her sesi duymayı, ...balinaların söylediği her şeyi. | Open Subtitles | أردت سماع كل شيء تفعله الدلافين كل شيء يقوله الصيادون |
yunusların bu sürüleri bulabilmesi için oldukça azimli ve kararlı olması şart. | Open Subtitles | عندما يكون السردين بعيداً جداً في البحر فتحتاج الدلافين مثابرة عظيمة لتتعقّبهم |
Helikopterle aktif bir yanardağ gezisi, veya kristal berraklığında sularda yunuslarla beraber yüzmek. | Open Subtitles | حول بركان ودخانه في هليكوبتر او السباحة في مياه نقية جدا مع الدلافين |
Bahamalar'da, sosyal olarak benekli yunuslarla etkileşime geçen şişe burunlu sakinlerimiz de yaşıyor. | TED | في الباهاما لدينا أيضاً دلافين قارورية المنقار تتفاعل اجتماعياً مع الدلافين المرقَّطة |
Kosta Rika sularında güneş batarken bile, yunuslar hâlâ oyun oynuyorlar. | Open Subtitles | بينما تغرب الشمس في مياه كوستاريكا، لا تزال الدلافين مفعمة بالنشاط |
Seyirci sayısı az. Dolphins ise çok iyi durumda. | Open Subtitles | الحضور محبط بينما الدلافين تحسنوا |
Sistemin asıl gücü, gerçek-zamanlı ses tanıma. Yani yunuslara çabucak ve doğru bir biçimde yanıt verebiliyoruz. | TED | إلا أنَّ الروعة الحقيقية للنظام تكمن في الإمكانية الفورية للتعرف على الصوت، بحيث نستطيع إجابة الدلافين بسرعةٍ ودقَّة. |
Sonunda dalan kuşlar Yunuslardan daha fazla oluyor ve hatta onları yiyeceklerden uzaklaştırıyorlar, ama yunusların yerine bir başka yırtıcı hayvan filosu geliyor - | Open Subtitles | سرعان ما تفوق الطيور الدلافين عدداً، بل حتى أنها تبعدها عن الوليمة. سرعان ما يحل نوع آخر من المفترسات محل الدلافين.. |
Sizleri, son 28 yıldır doğada birlikte çalıştığım, olağanüstü bir yunus grubuyla tanışmanız için Bahama adalarına götürmek istiyorum. | TED | حسنا، سنذهب إلى جزر البهاما لنلتقي مجموعةً رائعةً من الدلافين التي أعمل معها في البرية منذ ثمانية وعشرين عاماً |
Ekip, bu yunusların yalnız olmadığını, takım halinde avlanmak için toplandığını görünce şaşırdı. | Open Subtitles | الطاقم مندهشون لبجدوا ان هذه الدلافين ليست منعزلة لكنهم يأتون معاً للصيد كفريق |
Ben de, birkaç yıl değil, onlarca yıl önce yunusların iletişim sistemlerini çözmek amacıyla onları su altında gözlemleyebileceğim bir yer bulmak için yola çıktım. | TED | منذ عقودٍ مضت وليس سنوات ماضية بدأت بالبحث عن مكان في العالم حيث بامكاني أن أراقب الدلافين تحت الماء في محاولةِ لكسر شفرة نظام اتصالاتها. |
Sudayken yunusların kurallarına uymaya çalışıyoruz, çünkü onları gerçekten, fiziksel olarak gözlemliyoruz. | TED | نحاول أن نتّبع آداب سلوك الدلافين عندما نكون في الماء، في الواقع لأننا نراقبها بدنياً في الماء |
Bu gördüğünüz yunusların sonarı. (yunus yankı-konumlama sesleri) Bu tıkırtıları avlanmak ve beslenmek amacıyla kullanırlar. | TED | هذا هو سونار الدلفين تستخدم الدلافين هذه النقرات للصيد والتغذي |
Bunu yapabileceğimizi düşünmemizin bir nedeni de yunusların da aynı merakla bize ilgi göstermeye başlamalarıdır. | TED | وأحد الأسباب التي جعلتنا نفكِّر بالقيام بذلك هي أن الدلافين قد بدأت بإظهار الكثير من الفضول اتجاهنا |
Yani ben daha önce hiç yunuslarla yüzmedim. | TED | بالنسبة لي، لم أسبح مع الدلافين من قبل. |
O yüzden Meksika'ya gittim ve su altında yunuslarla yüzdüm. | TED | لذا ذهبت إلى المكسيك، وسبحت مع الدلافين. |
Bir de ben sevinsem. Sabah yunuslarla yüzüyordum. | Open Subtitles | أتمنى لو كنت سعيداً بالعودة، كنت أسبح مع الدلافين هذا الصباح. |
Tıpkı yunuslar gibi onlardan da balık sürülerinin yerini öğrenebilir. | Open Subtitles | مثل الدلافين ، فإنها تساعد على ايجاد وتطويق المياه الضحلة |
Takımın, Dolphins kadar başarılı değil. | Open Subtitles | فريقك لا ينجز ما ينجزه الدلافين |
Onu yunuslara vermelisin. Daha fazla istediler. | Open Subtitles | حسناً، يجب عليك أن تسلميه إلى الدلافين إنه مرغوب لديهم |
Yunuslardan hoşlandığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلك أنك تحبن الدلافين وقد تكون ناعمة وحريرية |
Hele de hükümetin elinde bir sürü maymun kalbi ve yunus beyni varken. | Open Subtitles | بالأخص منذ أن قامت الحكومه لوضع مخزون إحتياطي من قلوب السعادين وأدمغة الدلافين |
Bunu, baltayı alıp bir grup yunusu parçalamak gibi düşünebilirsin. | Open Subtitles | قد تقوم بحمل فأس وتقوم بتقطيع عائلة من الدلافين |
Yunan sahillerinde, bir yunusa zarar verirseniz, cezanız ölüm bile olabilir. | Open Subtitles | في عصر الإغريق، كان إيذاء الدلافين جريمة تستحق الإعدام |
Ama birkaç katil yunusun bizi yaşamaktan alıkoymasına izin veremeyiz! | Open Subtitles | لكننا لانستطيع ترك بعض الدلافين القاتلة تمنعنا من العيش وتحصيل النقاط |
Annem ve ben yunusları severdik... bu bizim birlikte... paylaştığımız birşeydi. | Open Subtitles | أنا وأمي كلانا نعشق الدلافين لذا فهذا كان شيئا مشتركا بيننا |
Bu fenomen sadece balina ve yunuslarda gözlenir. Şimdiye kadar. | Open Subtitles | تلك هي الظاهره الوحيده التي لوحظت في الحيتان و الدلافين |