"الدليل الوحيد" - Traduction Arabe en Turc

    • tek kanıt
        
    • tek ipucu
        
    • tek delil
        
    • tek kanıtı
        
    • tek kanıtımız
        
    • tek kanıtta
        
    • tek kanıtısın
        
    • tek delilimiz
        
    Eldeki tek kanıt, Katie'nin boğazına sarılı bulunan bantın üzerindeki birbirine geçmiş iki soluk parmak izi. TED الدليل الوحيد هو بصمات باهتة ومتداخلة على الشريط اللاصق الذي وجد ملفوفًا حول عنق كاتي.
    Claude Dukenfield'ın cesedinden çıkarılan tek kanıt. Open Subtitles الدليل الوحيد تعافى من جسم كلود دوكينفيلد.
    Bulabildiğimiz tek kanıt o olabilir. Open Subtitles ربما يكون ذلك الدليل الوحيد المفترض وجوده.
    Olay yerindeki tek ipucu, kanlı bir avuç iziydi. Open Subtitles و الدليل الوحيد في مسرح الجريمة كان بصمة مٌدماه لراحة يد
    Hiç şaşmam. Ama elimdeki tek ipucu bu. Open Subtitles ذلك لن يكون صادماً، لكن هذا هو الدليل الوحيد الذي لديّ
    Bu anlaşmadan geriye kalacak tek delil gizli departman olarak adlandırılan çok özel ve ortaya çıkması çok zor bir hukuki dosya olacak. Open Subtitles الدليل الوحيد الذي سيبقى لهذه الصفقة سيكون مستندات قانونية غالية جدا يطلق عليها القسم السري
    Katili kurbana bağlayan tek kanıtı bozduğunu mu? Open Subtitles أنك عرضت للكشف الدليل الوحيد الذي يربط القاتل بالضحية ؟
    Polise göstermen gerek. Elle tutulur tek kanıtımız bu. Open Subtitles لابد أن تريها للشرطة أنها الدليل الوحيد الذي نملكه
    Ayak izlerinin dışında, katilin bıraktığı tek kanıt bu. Open Subtitles علاوة على اَثار الأقدام هذا هو الدليل الوحيد الذي تركه هذا الرجل
    tek kanıt, bir jetonlu telefonun haznesindeki parmaktı. Open Subtitles وكان الدليل الوحيد وجود بصمة الابهام على قطعة النقود في محطة الهاتف
    Katile dair bulabildiğimiz tek kanıt okdaki kısmi iz. Open Subtitles إن الدليل الوحيد نحن يمكن ان تنسب الى القاتل هو طباعة جزئية على السهم.
    Seni hapse tıktırmak için bana gereken tek kanıt gebe kalma tarihin. Pekâlâ, pekâlâ. Open Subtitles تاريخ الحَمل هو الدليل الوحيد الّذي احتاجه لابقائك بعيدًا
    Bu ikisini birbirine bağlayan tek kanıt mı? Open Subtitles ..الدليل الوحيد الذي يربط هتان الجريمتان
    İnsanlar sorular soruyor ve olay yerinde bulunan, katile bağlanabilecek tek kanıt da sende. Open Subtitles الكثير من الناس يسألون الأسئلة وأنت لديك الدليل الوحيد المرتبط بالجاني من مسرح الجريمة
    Katilden kalan tek kanıt bu. Open Subtitles وهذا هو الدليل الوحيد من مسرح الجريمة المتعلق بالقاتل
    Davada bulunan tek kanıt bu oldu. Open Subtitles إنه الدليل الوحيد الذي عثر عليه في القضية
    Şu anda elimizde olan tek ipucu bu. Open Subtitles هذا هو الدليل الوحيد المتوافر لدينا حاليــا
    Kaçırılma olayındaki tek ipucu bu el yapımı merdiven. Open Subtitles هذا السلّم هو الدليل الوحيد على وقوع الإختطاف، كان منزليّ الصنع.
    Kaçırma olayının tek ipucu merdiven, ev yapımıydı. Open Subtitles هذا السلّم هو الدليل الوحيد على وقوع الإختطاف، كان منزليّ الصنع.
    Sahip olduğun tek delil, başka bir şeyin kanıtı. Open Subtitles الدليل الوحيد الذي لديك هو دليل على شيء آخر
    - İhtiyacım olan tek delil elimde: Ölüm sertifikası. Open Subtitles الدليل الوحيد الذى احتاجة حصلت عليه.
    - Deneyin tek kanıtı Werth. Open Subtitles إنّه الدليل الوحيد على أن تلك التجربة قد حصلت.
    Bu Underlay'in olmadığına dair tek kanıtımız... Open Subtitles إن هذا هو الدليل الوحيد على أن أندرلاي
    Tasarladıkları şey hakkında elimizdeki tek kanıtta tarih kitapları. Open Subtitles الدليل الوحيد الذى لدينا هو ما أرادوا فعله فى كتب التاريخ
    Belki de sen...e ... bu korkunç yerdeki, Tanrı'nın varlığının tek kanıtısın. Open Subtitles .. من المحتمل أنك الدليل الوحيد على قدرة إلهى فى ذلك المكان الفظيع
    Şu an ona karşı tek delilimiz ürpertici biri olması. Open Subtitles دليل قد غفلت عنه الشرطة ؟ الدليل الوحيد الذي لدينا ضده

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus