Doğal olarak iç değerlendirme yapan kişiler daha iyi çıkacaktı. | TED | بشكل طبيعي، سيكون الأشخاص الذين يقومون بالتأمل الباطني أفضل حالًا. |
Fi böyle özel seyahat ayarlamaları yapan birkaç kişi tanıyor. | Open Subtitles | فيي تعرف بعض الأشخاص الذين يقومون بترتيبات سفر إضافية خاصة |
Bu yaklaşımla harika şeyler yapan doktorlarla ilgili birçok hikâye olduğunu biliyorum. | TED | الأمر جليّ بأنه يوجد العديد من القصص لهؤلاء الباحثين الذين يقومون بأشياء استثنائية |
Bu tür işleri yapanlar hayalettir,adamım. | Open Subtitles | الذين يقومون بعملٍ كهذا يكونوا أشباحاً يا رجل |
Bu tür işleri yapanlar hayalettir,adamım. | Open Subtitles | الذين يقومون بعملٍ كهذا يكونوا أشباحاً يا رجل |
Öyle hatalar yapanların bu işte yeri yok. | Open Subtitles | الأشخاص الذين يقومون بمثل هذه الأخطاء لاينتمون الى هذا العمل |
Babam, hayır yapanların hayrı kendilerine yapmalarını, başkalarına yapmamaları gerektiğini söylerdi. | Open Subtitles | اخبرني والدي أن الناس الذين يقومون بالـ أعمال الخيرية يفعلون ذلك لتحسين انفسهم ليس الآخرين |
Halkımızın içinde, bu işleri yapan kimseler; ilgimizi, sevgimizi ve en derin desteğimizi hak ediyorlar. | TED | الناس الذين يقومون بهذه الأعمال في مجتمعاتنا يستحقون أن يحظوا بانتباهنا وحبنا ودعمنا الكبير. |
Biliyorsun, burası birbirine kötülük yapan insanlarla dolu. | Open Subtitles | كما تعلم هذه المنطقة مليئة بالناس الذين يقومون بأعمالٍ شريرة لبعضهم البعض |
İkinci hamleyi yapan erkekler hakkında ne düşünürsün? | Open Subtitles | مارأيك بالرجال الذين يقومون بالخطوة الثانية؟ |
Bunu yapan adamların rahat olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد أن الرجال الذين يقومون بهذا سهليين؟ |
İIk yapan biz olsaydık, bu hiç de fena olmazdı. | Open Subtitles | ألن تكون هذه مثل ريشة فى قبعتنا إنْ كنا أول الجراحين الذين يقومون بذلك؟ |
Kötü şeyler yapan insanlar cezalandırılmalıdır. | Open Subtitles | الاشخاص الذين يقومون بأشياء سيئه يجب ان يعاقبوا |
- Bunu kim söyledi? Normalde bizimle iş yapan iki Flaman tüccar. | Open Subtitles | إثنان من التجار الفلمنيكيين الذين يقومون عادة بالعمل معنا |
Bu kontrol işini yapanlar sayıca azlardı. | Open Subtitles | و يوجد فقط مجموعة رجال هم الذين يقومون بالفحص و التفتيش. |
Yasadışı işler yapanlar hep korkarlar. | Open Subtitles | غير قانونية, يخافون دائما أولئك الذين يقومون بأعمال |
Protez bir bebek yaptım ve o köye gittim bebek şekil bozukluğuyla doğmuş gibi davranıyordum ve işte katliamı yapanlar da geldi. | TED | لذا صنعت طفل صناعي رضيع وذهبت إلى القرية، تظاهرت كما لو كان هذا الطفل قد ولد مشوه، وهنا كان الرجال الذين يقومون بالقتل. |
Bize bunu yapanların, Londra'daki hangi aileler olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلمين من هم العائلات في "لندن" الذين يقومون بهذا؟ |
Merdiven yapanların. | Open Subtitles | الناس الذين يقومون ببناء السلالم. |