Bakın, sizin asıl yaşadığınız yeri bilmiyorum, ama dünyada öyle bir yer olduğunu biliyorum kendinizden daha çok seveceğiniz bir şey. | TED | انظروا، لا أعرف المكان الحقيقي الذي تعيشون فيه، لكنني أعرف أن هناك شيئا في هذا العالم تحبونه أكثر مما تحبون أنفسكم. |
Modifiye sonrası bu şey aynen bir saray gibi olacak içinde yaşadığınız şu çöplüğe hiç benzemeyecek. | Open Subtitles | وأجعل هذا المكان قصراً، ليس كالمكان القذر الذي تعيشون به |
Ve durun bir dakika, sizin yaşadığınız yeri de gördüm. Bana oldukça lüks gibi geldi. | Open Subtitles | رأيتُ المكان الذي تعيشون به, ويبدو فاحش الثراء لي. |
Evet öyle, çünkü yaşadığınız ev biraz küçük sayılır, Josh. | Open Subtitles | نعم , إنه كذلك لأن , اسمعوا المكان الذي تعيشون فيه صغير نوعا ما , جوش |
Ayrıldığımız ada-- sizin yaşadığınız yer mi? | Open Subtitles | --الجزيرة التي كنّا عليها هي المكان الذي تعيشون فيه؟ |
İçinde yaşadığınız bu hapishaneyi yarattı. | Open Subtitles | لقد أنشأ هذا السجن الذي تعيشون به. |
yaşadığınız yerde bir tugay olup olmadığını görmek için brigade.codeforamerica.org'u ziyaret edin. yaşadığınız yerde bir ekip yoksa size yardım edeceğiz. | TED | يمكنكم معرفة ما إذا كانت هناك كتائب في المكان الذي تعيشون فيه على brigade.codeforamerica.org، وإذا لم تكن هناك كتائب في المكان الذي تعيش فيه، فسوف نساعدك |
Jack yaşadığınız yerdeki bir volkandan bahsetmişti. | Open Subtitles | لقد كتب (جاك) عن بركان في المكان الذي تعيشون فيه |
"Jack bana yaşadığınız yerdeki bir volkandan bahsetmişti. Bilgin var mı? | Open Subtitles | لقد كتب (جاك) عن بركان في المكان الذي تعيشون فيه هل تعرفينه؟ |
Zira orası yaşadığınız yer. | Open Subtitles | لأنه المكان الذي تعيشون فيه. |