Her zaman nefret ettiğin salondaki o halıyı değiştirmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد ان أغير السجاد الذي في غرفة المعيشه الذي تكرهه |
nefret ettiğin bir adam ile bunu yapmış olmasından rahatsız olmadın mı? | Open Subtitles | ألا يضايقك أنها كانت تفعل ذلك مع الشخص الذي تكرهه ؟ |
Bu kadar nefret ettiğin büyüyü kısır karının, sana bir çocuk vermesi için kullandım. | Open Subtitles | لقد استخدمت السحر الذي تكرهه لإعطاء زوجتك العقيمة الولد الذي تحتاجه |
Seni nefret ettiğin şeyin peşinden götürüyor, değil mi? | Open Subtitles | انها تجعلك تلاحق الشيء الذي تكرهه, اليس كذلك؟ |
Bir kefeye koyup, haklarında genelleme yapmak dışında tüm kadınların nefret ettiği tek şeydir. | Open Subtitles | و من حيث انكما معاً و تعمم عليه و هذا هو الشيء الوحيد الذي تكرهه النساء |
"Hey, şu anda Abu Dabi'deyiz ve ben senin nefret ettiğin adamla evlendim." | Open Subtitles | مرحباً أنا في أبوظبي ولقد تزوجت ذاك الرجل الذي تكرهه |
Sevdiğin şey ördek nefret ettiğin şey tavşan oluyor. | Open Subtitles | البطة هو الشيء الذي تحبه والأرنب هو الشيء الذي تكرهه ماذا؟ |
nefret ettiğin tüm bu ilgi artık yok. | Open Subtitles | هذا يُعني أن كل هذا الإهتمام الذي تكرهه ينتهي |
Şimdiyse bodrumunda kilitli tutacak kadar nefret ettiğin adam. | Open Subtitles | وهو الآن الرجل الذي تكرهه كفاية لتبقيه حبيس قبوك. |
O senin bu kadar nefret ettiğin şeyi değiştirmek için savaşıyor. | Open Subtitles | هي تحارب لتغيير الذي تكرهه انت كثيرا |
nefret ettiğin program iptal edildiğinde ağlamıştın. Aptalca davranmak beni bilgili hissettirdi. | Open Subtitles | بكيت عندما ألغوا البرنامج الذي تكرهه - الإستهزاء به جعلني أشعر بالحكمة - |
Senin nefret ettiğin fotoğrafçının yazdığı mektup. | Open Subtitles | خطاب المصـوَّر يا (جوردي)، الرجل الذي تكرهه. |
Senin nefret ettiğin polisler değil Zu. | Open Subtitles | زو، الذي تكرهه ليس شرطيا |
nefret ettiğin adam haline geldin. | Open Subtitles | أصبحت الرجل الذي تكرهه. |
nefret ettiğin şey değilim ben. | Open Subtitles | أنا لست الشيء الذي تكرهه |
Geçen yıl Halep'te, nefret ettiğin, kendini beğenmiş Times muhabirinin anma törenine gitmiştin ama. | Open Subtitles | العام الماضي في (حلب) ذهبت للنصب التذكاري لمراسل الـ"تايمز" الذي تكرهه هذا |
- Ne? Tanımadığım kız kardeşimle ve nefret ettiği biyolojik babasıyla Obama'yla çalışma sansından vazgeçtin diye mi yemek yiyeceğim? ! | Open Subtitles | يجب أن أتناول العشاء مع شقيقتي التي لا أعرفها ووالدها الذي تكرهه |
Çoğunluğun nefret ettiği nedenden çünkü bana, güç sadece onu elde edenindir diyor. | Open Subtitles | أحبه لنفس السبب الذي تكرهه الناس من أجله لأنه بالنسبة لي يعني |
Dana'nın seksten daha fazla nefret ettiği şey; toplum içinde küçük düşürülmesidir. | Open Subtitles | الشي الوحيد الذي تكرهه (دانا) أكثر من الجنس هو الإحراج على الملأ |