Muhbirinin ölmesine sebep olan sızıntının kaynağının kendi olduğunu anlamış olmalı. | Open Subtitles | لابد أنّه أدرك أنّه كان مصدر التسريب الذي جعل مصدره يُقتل. |
Adamın gülmesine sebep olan soytarı, bugün onu gördünüz mü öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | المهرج الذي جعل الرجل يضحك، أريد أن أعرف إن رأيته اليوم. |
Size karşı olan bütün kanıtları yok eden adam olduğumu biliyorum. | Open Subtitles | وأنا أعلم أنا الرجل الذي جعل كل الأدلة ضد تذهب بعيدا، |
Bizi hasta eden yabancıları getirdin. | Open Subtitles | لقد جلبت الذين بالخارج الذي جعل جميعنا مرضى |
Bütün vatandaşlarını eşit yapan Çin Federasyonu tamamen ihmalkarlıkla dolu! | Open Subtitles | الإتحاد الصيني الذي جعل كل مواطنيه متساوون , أصبحوا مهملين |
Bugüne kadar, beyazı yeni bir Mountain Dew aroması yapan karar verici oyu benim verdiğim gerçeği ile yaşadım. | Open Subtitles | إلى هذا اليوم ، كان يجب علي ان اعيش مع تلك الحادثه انا ألقيت التصويت المقرر الذي جعل وايت |
Şimdi bütün bunları olanaklı kılan yıldızlardan kimileriyle konuşmaya çalışacağız. | Open Subtitles | والآن سنتحدث مع أحد النجوم الذي جعل هذا أمراً ممكناً |
Ama bu yeri bu kadar özel kılan ve insanları ona çeken şey neydi? | TED | ولكن ما الأمر الذي جعل هذا المكان مميزًا، ووجهةً للناس؟ |
Ülkenin geri kalanının bu Babil'in ayakta kalmasına izin vermesinin tek sebebi... ..vicdana sahip olduğumuzu düşünmesi. | Open Subtitles | السبب الوحيد الذي جعل بقية البلاد تحافظ على هذه البابلية لأنها تؤمن أننا نملك ضمير |
Çünkü ben koruyucu kullanıyorum, bu yüzden senin ruhunun çürümesine sebep olan frengin ne tür olursa olsun, ben yakalanmadım. | Open Subtitles | لأني ارتدي الحمايه لذا لم التقط أي نوع من مرض الزهري منك الذي جعل روحك تتعفن |
Geçen sene sana kızmasına sebep olan ipucu neydi? | Open Subtitles | ماهو اللغز في العام الماضي الذي جعل (إيمي) تغضب بشدة منه؟ |
Ali'nin kaçırılma yalanını söylemesine sebep olan tehditin... o olduğunu kanıtladığımız anda... | Open Subtitles | وعندما نثبت أنه هو الخطر الذي جعل (آلي) تكذببشأنخطفها،عندها... |
Gelişmiş bir programla aşılmıştı karmançorman siteleri adam eden bir program. | Open Subtitles | مع تطور البرنامج الذي جعل المواقع المعقده ممكنه |
82 yaşındaki Kazakları Çin'de epey meşhur eden bir geleneği devam ettiriyor. | Open Subtitles | تقليد الذي جعل زيا بعمر اتنان و ثمانون عام مشهور في كافة أنحاء الصين. |
Bunlarda egzema için bitkisel krem yapan insanlar. | TED | هؤلاء هم الاشخاص الذين صنعت أفكارهم هذا المرهم العشبي الذي جعل حل مشكلة الإكزما ممكناً |
Miyamoto Musashi'yi diğer savaşçılardan farklı yapan şey dünyadaki en iyi savaşçı olma hayalidir. | Open Subtitles | الذي جعل مياموتو موساشي مختلفاً عن غيره من المحاربين هو بأنّه حلم بأن يكون أفضل مقاتل في العالم |
Peki komşumuz Neal'in yardımını bu kadar kıymetli kılan ne? | TED | إذًا، ما الذي جعل مساندة جارنا نيل مهمة؟ |
Peki James Baldwin'in hem halkın hem de otoritelerin hayal gücünde çok büyük görünmesini sağlayan şey neydi? | TED | إذًا، ما الذي جعل بالدوين يُثير القلق في أذهان الجماهير والسلطات على حد سواء؟ |
Carmen Tibideaux'nun Winter Showcase'de şarkı söylemene izin vermesinin tek nedeni seninle arkadaş olduğumuzu bildiği içindi. | Open Subtitles | السبب الوحيد الذي جعل (كارمن تيبيدو) تسمح لك حتى بالغناء في العرض الشتوي هو انها كانت تعلم أنه أنت وأنا أصدقاء. |