Söylemek isteyip de beceremediğim... şey şu... aslında, belki görünenin aksine... senden çok hoşlanıyorum. | Open Subtitles | ما أحاول قوله هو هو أن فى الواقع، ربما وعلى الرغم مما هو ظاهر |
Bundan şüpheliyim, çünkü dediklerinin aksine, onu önemsiyorum. | Open Subtitles | كنت أشعر بالفضول لأنه على الرغم مما قلته أنا أهتم لشأنها |
Düsündügünün aksine ben kendimin efendisiyim, kendim karar alir, onlara uyarim. | Open Subtitles | بمجموعة من التفاهات مرة اخرى ، اليس كذلك ؟ .. على الرغم مما تعتقدين انا امرأة مستقلة |
Konukçum bana yaptıklarına rağmen Pangara'lılar için bir çare aradığızı söylüyor. | Open Subtitles | مضيفتي أخبرتني أنكم تبحثون لمساعدة البانجريين على الرغم مما فعلوه بي |
Şimdi, tüm bu fırsatlara ve provakasyonlara rağmen... ilki seferinde şansını denemedin. | Open Subtitles | الآن، على الرغم مما حدث أنت لم تحاول ضربي مما يجعلني أعتقد |
Olanlara rağmen sonsuza kadar mutlu olacağımıza emindim çünkü onu seviyordum ve o da beni o kadar çok seviyordu ki... | TED | على الرغم مما حدث، كنت متأكدة أننا سنعيش سعيدين للأبد، لأنني أحببته، وأحبني كثيراً. |
Sandığının aksine ben senin babanım Damian, gardiyanın değil. | Open Subtitles | ،على الرغم مما قد تظنه أنا والدك وليس سجانك |
Fransızların düşündüğünün aksine tüm Amerikalılar şişman ve tembel değil. | Open Subtitles | على الرغم مما يعتقده الفرنسيون جميع الأميركان ليسوا سمان و كسالى |
Düşündüğünüzün aksine, tamamen kalpsiz değilim. | Open Subtitles | وعلى الرغم مما قد تفكّران فيه أنا لست عديمة الشفقة |
Kaynağınızın aksine, biz "Nezmeroz" un askeriye yanlısı biri olduğunu duyduk. | Open Subtitles | و على الرغم مما يقوله مصدرك فنحن نسمع أن "نيزميروز" هذا متشدّد |
Özel Ajan Gibbs'in söylediğinin aksine tesadüfler vardır. Bu da öyle bir şey. | Open Subtitles | وعلى الرغم مما قد أخبركم به العميل (غيبز)، فالمصادفات موجودة فعلا. |
Fakat düşündüğünüzün aksine, | Open Subtitles | لكن على الرغم مما تعتقد |
Neji, olanların bizimde sorumluluğumuz olduğunu söylemene rağmen ne olduğunu görmedik bile. | Open Subtitles | على الرغم مما تقوله بأننا المسؤولون عما حصل فنحن لم نرى حتى ما الذي حصل |
Burda olanlara rağmen, Lucy Pevensie. Seni tanıdığıma memnun oldum. | Open Subtitles | عل الرغم مما حدث، لوسي لكنني سعيد بمقابلتك |
Bence herşeye rağmen güzel bir gün. | Open Subtitles | أود أن أقول على الرغم مما حدث ، بأنه يوم جيد. |
Finansal magazinlerde okuduğunuz şeylere rağmen.. | Open Subtitles | على الرغم مما تكوني قد قرأتيه في مجلة إقتصادية معيّنة |
Onun hakkında bildiğini sandıklarına rağmen Ed Clark seni önemsemişti. | Open Subtitles | على الرغم مما تعتقدين أنكِ تعلمينه حوله أيد كلارك أعتنى بكِ |
Söylediklerine rağmen ikinizin de yanımdan gitmesi lazım. | Open Subtitles | على الرغم مما قاله للتو سأطلب من كلاكما المغادرة |
Annen, babanın yaptıklarına rağmen onu affetmek istiyordu. | Open Subtitles | أمك ، على الرغم مما فعله أبيكِ ، أرادت عودته |