"السبب في عدم" - Traduction Arabe en Turc

    • yüzden
        
    • sebebi
        
    • nedeni
        
    Biliyor musun Brian, hep yazılarını biraz yapmacık ve bayağı buldum ama galiba zaten bu yüzden Hollywood'ta çalışamıyorum. Open Subtitles لقد كنت دائما اجد كتاباتك مملة وغبية لكن اعتقد هذا السبب في عدم وجود عمل لي هنا في هوليوود
    İşte bu yüzden harika bir kariyere sahip olmayacaksınız, ancak -- TED وهذا هو السبب في عدم حصولكم على مسيرات عمل عظيمة، إلا إذا
    Bekle, Bu yüzden mi cevap vermediğini düşünüyorsun? Open Subtitles انتظر، لذلك تعتقد أنه السبب في عدم ردها؟
    Bu konuda hiçbir şey yapılmayışının sebebi bu olabilir mi? TED هل ذلك هو السبب في عدم فعل شيء حيال الأمر؟
    Belki de şimdiye kadar, bir yüzyıldan fazla süredir bu yolculuğa kimsenin kalkışmamasının sebebi kimsenin denemek için yeterince aptal olmamasıydı. TED لعل السبب في عدم قيام أحد بمحاولة القيام بهذه الرحلة إلى الآن، لأكثر من قرن هو أنه لا أحد بالغباء الكافي ليحاول.
    Çocuğumuz olmamasının nedeni bu olabilir. Open Subtitles يمكن أن يكون هذا هو السبب في عدم إنجابنا حتى الآن.
    İşte bu yüzden fazla takılmıyoruz. Open Subtitles وهذا هو السبب في عدم أستنشاقنا أكثر من اللازم
    Bu yüzden Bulunduğunuz taşımak istemiyorum Open Subtitles هذا السبب في عدم رغبتك في الإنتقال عندنا
    Demek bu yüzden telefonlara cevap vermedin. Open Subtitles اذاً هذا السبب في عدم ردك على المكالمات الصينيون يلعبون المايونغ للآلاف السنوات
    Hayır, hayır. İşte bu yüzden sana söylemedim. Open Subtitles لا ، لا ، هذا بالضبط السبب في عدم اخبارك
    Mantarlar mı? İşte bu yüzden katili yakalayamadık. Open Subtitles ، أترون، هذا هو السبب في عدم إستطاعنا القبض على القاتل.
    Berlin Duvarı böyle yıkıldı ve 12 Eylül'de bu yüzden daha fazla bina yıkılmadı. Open Subtitles إنها الطريقة التي سقط بها جدار برلين وهي السبب في عدم سقوط المزيد من الأبنية يوم الـ12 من سبتمبر.
    Bu yüzden artık eşofman giymiyorum. Open Subtitles هذا السبب في عدم . إرتدائ لسرويل القطنية بعد الآن
    Korkunçtu. Galiba bu yüzden kendimi dönmeye ikna edemedim. Open Subtitles هذا مُرعب، أظن أنه السبب في عدم قدرتي على العودة
    Bence, fahişe fetişi olayından kurtulamamamın sebebi hiçbiriyle tam olarak fantazimi gerçekleştirememedi. Open Subtitles اعتقد ان السبب في عدم قدرتي على الحصول على عاهرة تشبع رغباتي الجنسية اني لم اكمل الطريق مع احداهن للاخر
    Onun, hiç kılıç kullanmamasının sebebi, onunla eş değerde bir rakip olmamasıdır. Open Subtitles السبب في عدم حمله لسيفه... هو عدم خصم يستطيع أن يقارن بقوته.
    Osaka'daki, Kyoto'daki ve Tokyo'daki insanların bunu bilmemelerinin sebebi medyanın tüm olanları gizlemesi. Open Subtitles "الناس في "أوساكا"، "كيوتو" و"طوكيو السبب في عدم معرفتهم بالأمر هو التعتيم الإعلامي
    Bunları belirtmemiş olmamın sebebi, film işlerini kaçırma riskine girmek istemeyişimdi. Open Subtitles السبب في عدم ذِكْري لهذا هو أنني لم أرغب في المخاطرة بفقدان العمل على الفيلم
    Medyadan kaçınıp yurt dışına gitme sebebi ameliyatın başarılı olmaması olabilir mi? Open Subtitles هل السبب في عدم رؤيتنا لأي صورة له مغادراً أو قادماً للبلاد بسبب النتيجة السلبية للعملية الجراحية ؟
    - O dalgayı hiç kimsenin bilmemesinin sebebi ise sadece büyük kuzeydoğu dalgalarında oluşması. Open Subtitles السبب في عدم معرفة أحد بتلك الموجة لأنها تحدث بالنسبة للأمواج القادمة من الشمال الغربي
    Kapısı yok. Olmamasının nedeni sensin. Kaloriferi aç. Open Subtitles انت السبب في عدم وجود الباب افتح السخان ان كنت تشعر بالبروده

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus