Yani, eğer sana hayallerinin peşinden gitme hakkı verilmişse ve Tanrı da seni mutlu etmek isterse o zaman alabilirim. | Open Subtitles | اعني اذا كان لديك الحق في السعي وراء احلامك ومشيئة الله التي تجعلك سعيدا معنى هذا انا استطيع ان اشتريها |
Kadın kontrol manyağı, ve adam hayallerinin peşinden gitmeye korkuyor, ama birbirlerini seviyorlar. | Open Subtitles | انها تهوى السيطرة وهو خائف من السعي وراء تحقيق احلامه لكنهم يحبون بعضهم |
Ancak keşfetme arayışı beni, kısa sürede gezegenin en uzak köşelerine, bu keşfedilmemiş kıtanın yeni, potansiyel girişlerini bulmaya savurdu. | TED | ولكن السعي وراء الاستكشاف سرعان ما قادني إلى أبعد زاوية في الكوكب، باحثًا عن مداخل محتملة لهذه القارة الغير مكتشفة. |
Bugün konuşmak istediğim konu bana göre insanlığın bugüne kadar girişim yaptığı dünyanın en harika maceralarindan biri: evreni anlama arayışı ve bizim buradaki yerimizdir. | TED | أود أن أتحدث اليوم حول ما أعتقد أنها إحدى أعظم المغامرات التي شرع البشر فيها، وهي السعي نحو فهم الكون ومكاننا فيه. |
Ustalığı arayış, diğer bir deyişle, hemen hemen hep ileriye doğrudur. | TED | إن السعي إلى التفوق، بعبارة أخرى، يكاد يكون تقدماً أبدياً إلى الأمام. |
Şüphesiz ki iyi bir askersiniz ve benim için de iyi bir yardımcıydınız, efendim, fakat kolay yoldan zenginliklerin peşinde iflas bayrağınızı çektiniz. | Open Subtitles | لا شك إنك جندي لطيف وكنت سكرتير جيد لي، يا سيدي لكنك أفلست نفسك في السعي لتحقيق الثروة السريعة و شوهت سمعتك كثيرا |
Eric Nichols'ın peşine düşmek sorunumuzu çözmez. | Open Subtitles | السعي خلف ايريك نيكولس ليس هو الحل لمشكلتنا |
Basit zevk ve eğlence ile başlayan birçok tecrübe bizi büyük bir dönüm noktasına götüren bir arayışın sonucudur. | TED | و هذا السعي هو سبب العديد من التجارب التي بدأت بمرح بسيط وتسلية قادتنا في النهاية إلي اختراقات عميقة. |
Birazcık daha çabalamanız gerekiyor, hepsi bu. | Open Subtitles | علينا فقط السعي قليلاً |
ya da size kehanetin bir parçası olduğunu söylendiğinde başladığını anlattığımız sürece Liderliğin en önemli gerçeğini farketmelerini engelliyoruz. içimizden geldiği gerçeğini. Hayallerinizin peşinden koşmaktır -- | TED | ان البطولة تأتي جراء علامة موجودة على جبهتك او نبوءة قديمة تبشر بك فنحن نفقد المعنى الاساسي للبطولة والقيادة والذي يأتي من السعي لتحقيق أحلامك كفرد |
Hayatın tüm amacının mutluluğun peşinden koşmak olduğunu düşünürdüm. | TED | كنت أعتقد أن الهدف الوحيد من الحياة هو السعي وراء السعادة. |
Onun bizim peşimizden gelmesini ve bizim de onun peşinden gitmemizi durduracak bir anlaşma. | Open Subtitles | حسناً ، شيء مثل ، هو يتوقف عن السعي وراءنا و نحن نتوقف عن السعي وراءه |
Tabii ki, bu demektir ki onun iblislerinin peşinden gitmeyi de bırakabiliriz, ki benim için sorun yok. | Open Subtitles | بالطبع ، هذا يعني أن نتوقف عن السعي وراء مشعوذيه أيضاً |
Öğrenme ve kavrama arayışı asla sıkıcı değildir. | TED | السعي من أجل المعرفة والفهم لا يصبح مملاً أبداً. |
Bu kısım, doğal harikalar üzerine ve daha büyük olan konferans ise mutluluk arayışı üzerine. | TED | تتحدث هذه المحاضرة عن عجائب الطبيعة و يتحدث المؤتمر ككل عن السعي وراء السعادة |
CA: Ama Danny, Amerikan Rüyası tamamen yaşam, özgürlük ve mutluluk arayışı ile ilgili. | TED | كريس: لكن داني، كل المساعي الأمريكية تدور حول الحياة، الحرية، السعي لتحقيق السعادة. |
Fakat bu kutlamayla ilerleme için arayış, sevgi ve şefkat için kapasitemiz, eşit olarak kendini ortaya çıkarmak zorunda, kendini ortaya çıkarmak zorunda, | TED | ولكن ضمن هذا الإحتفال السعي لتنمية قدرتنا على الحب والرحمة ينبغي أن يفرض ذاته تماماً بنفس القدر. |
Lauren, gelişmek için bir yer bulmak için bir grup mülteciyle bir arayış içerisine girer. | TED | لاورن تقرر السعي لإيجاد مكانٍ لها ولمجموعة من اللاجئين يكونون ناجحين فيه. |
'Para peşinde koşmak' deniyor ve hepimizin için çöküş olacak. | Open Subtitles | إنه السعي خلف الدولار المُبجل، وسوف تكون سقطة لنا كلنا. |
Aslında güvenliğin peşinde bunca koşmak sizi daha güvensiz hale getirdi çünkü artık daima tetikte olmalısınız. | TED | كل هذا السعي من أجل الأمن، في الحقيقة جعلكم أقل أمناً بكثير لأن الآن، يتعين عليك الحرص في كل الأوقات. |
Bu esnada, bu zengin züppelerinden birinin peşine düşmek apayrı bir hikâye. | Open Subtitles | في نفس الوقت, السعي خلف أحد هؤلاء الأغنياء المترفين, فإنّها قصّة مختلفة تماماً |
Bilimsel arayışın amacı sadece etrafımızdaki dünyadan faydalanmak olmamalı onu anlamak olmalı, temelini. | Open Subtitles | وينبغي ألا يكون الهدف من السعي العلمي مجرد للاستفادة من العالم من حولنا |
Birazcık daha çabalamanız gerekiyor, hepsi bu. | Open Subtitles | علينا فقط السعي قليلاً |
Mükemmel olmaya çalışmak çok stresli, değil mi? | TED | ولكن، السعي لبلوغ الكمال أمر مرهق، أليس كذلك؟ |
Anlayacağınız, mükemmellik arayışında olmalıyız, her zaman, ve bence çabuk olmamız gerekiyor. | TED | أترون، أعتقد أن علينا جميعًا السعي إلى الكمال، في كل الأوقات، وأعتقد أن علينا القيام بذلك سريعًا. |