Hikayemi bitireyim, beyler. Bütün Gece ayakta kalmak istemezsiniz. | Open Subtitles | دعوني أنهي الحكاية يا رفاق، لا تريدون السهر طيلة الليل |
Hiç bu kadar geç saate kadar ayakta kalmamıştım! Lütfen bırak da uyuyayım! | Open Subtitles | وأنا لم أعتد السهر الى هذا الوقت أرجوك دعني أنام |
Bütün Gece elimizde bu aletle ayakta durup bebeğin nefes alıp verişini mi izlememiz gerekiyor? | Open Subtitles | يتوقعون منك السهر ليلاً تلصق هذا هل تراقب صدر الطفل يتنفس ؟ |
Dün Gece laboratuvarımda çalışmak istemiştim ama kâğıt oynamak istedi. | Open Subtitles | أردتُ السهر طوال الليل في المعمل، لكنها أرادت لعب الورق |
Şimdi, fikir vermesi açısından, bu, bir Gece uykusunu kaçırmak veya alkolün etkisiyle kıyaslanabilir. | TED | لأعطيكم فكرة أوضح، هذا ما يعادل السهر لليلةٍ كاملة أو آثار الإدمان على الكحول. |
Uyumadan bu saate kadar hiç kalmamıştım. Bırak biraz uyuyayım | Open Subtitles | وأنا لم أعتد السهر الى هذا الوقت أرجوك دعني أنام |
Geç saatlere kadar konuşur ve film izleriz. | Open Subtitles | مارأيك في السكن معي , يمكننا السهر ونحن نتحدث ونشاهد الأفلام |
Birkaç bardak kahve için Gece geç saatlere kadar aşna fişna için ayakta kalacaktım. | Open Subtitles | لقد كنت سأشرب كأس من القهوه لاتمكن من السهر |
Bütün Gece ayakta kalıp bana tasarımlarını göstermek istiyor. | Open Subtitles | يريد السهر طوال الليل ليرينى تصاميمه |
Geç saate kadar ayakta kalırlardı, tabii ben de öyle. | Open Subtitles | فكانا يُطيلان السهر وأنا معهما |
ayakta olmaman icab eder. | Open Subtitles | لا يفترض بك السهر. |
Gece yarısına kadar ayakta kalabilirim. | Open Subtitles | أستطيع السهر حتى منتصف الليل |
Gece yarısına kadar ayakta kalabilirim. | Open Subtitles | أستطيع السهر حتى منتصف الليل |
İşim beni ayakta tutuyor. | Open Subtitles | وظيفتي تتطلب السهر. |
Bazen sabaha kadar ayakta kalıp, | Open Subtitles | .. أحياناً تحب السهر |
Düşünsene tüm Gece ayakta... Derrick Glossner'ı düşünüyorsun. | Open Subtitles | أتظن أني أريد السهر طوال الليل لأفكر في (ديريك جلوسنر)؟ |
Aynı zamanda, egzotik yiyecekler pahalı elbiseler ve Gece hayatından hoşlanır. | Open Subtitles | ولديهأيضاًميل للأطعمةالمبهرجة، و الملابس غالية الثمن و السهر |
Onun Gece eğlencesinin gönüllü mazeretiyim ben. | Open Subtitles | كان قادر على تقديم الاعذار ببساطة والخروج لِ السهر ليلاُ |
Taze çiçeklerin aroması ve henüz Gece geç saatler ve kötü yemeklerle bozulmamış öteki şeyler. | Open Subtitles | عبق الزهور الندية.. وكل تلك الأشياء التي لم يدمرها السهر والطعام غير الصحي |
-hiç bu saate kadar kalmamıştım -alışkanlıklarla ilgili birşey | Open Subtitles | ولم يسبق لى السهر لهذا الوقت المتأخر - إنها مجرد عادة - ماذا سيظن الخدم بنا ؟ |
Dolayısıyla daha geç saatlere kadar... ve daha sıkı çalışmaya hazır olun. | Open Subtitles | إرفعوا جواربكم يا سيدات لأنه سيكون عندكم الكثير من السهر والكثير من العمل الشاق |
Her hafta buluşup geç saatlere kadar vakit geçiriyoruz, abur cubur yiyip annenin izlemene hayatta izin vermeyeceği filmleri izliyoruz. | Open Subtitles | تعرف, كل أسبوعين, يتسنى لنا أن نتأخر في السهر, نأكل طعاما رخيص, و |