doğru şeyi yapmakla başarılı olmak arasında seçim yapmak zorundaydım. | Open Subtitles | كان عليّ أن أختار بين فعل الشئ الصحيح وأن أنجح |
Sanırım Lily şirketle ve senin mahkumla doğru şeyi yapmaya çalışıyor. | Open Subtitles | اعتقد أن ليلي تحاول فعل الشئ الصحيح بالشركة وبصديقك المسجون أيضا. |
ve ikinci şey onlar sen nerede olursan ol ya da nereye gidersen git sana güveniyoruz derlerdi, sen her zaman doğru şeyi yapacaksın. | TED | والامر الاخر الذي قالاه: ونحن نثق بك لايهم أين انت أو الى أين انت ذاهب, سوف تفعل دائما الشئ الصحيح. |
Sen her zaman Doğru olanı yapıp aileni her şeyin önüne koy dersin. | Open Subtitles | أنت دائما ماتخبرني, عليك فعل الشئ الصحيح ولكن العائلة تأتي في المقام الأول |
Sakin ol. Onu arıyoruz. Ve sen Doğru olanı yaptın. | Open Subtitles | إهدأ , نحنُ نبحث عنه , وأنت فعلت الشئ الصحيح |
Bilmiyorum. Arzu her zaman yapılacak en doğru şey değildir. | Open Subtitles | لا أعرف , أعنى الحاجة ليست دائما الشئ الصحيح الذى تفعله |
Elbette, eğer birisi bize gerçekten her zaman için tam doğru şeyi nasıl yapacağımızı söyleyebilseydi bu inanılmaz bir armağan olurdu. | TED | وبالتأكيد، إذا كان بمستطاع شخص ما إخبارنا كيف نفعل الشئ الصحيح بالضبط في كل الأوقات الممكنة، سيكون هذا هدية مذهلة. |
Umarım, onu buraya getirerek doğru şeyi yapmışımdır. | Open Subtitles | أتمنى أن أكون فعلت الشئ الصحيح بإحضاره هنا |
Burada doğru şeyi yapıp sana şunu söylemem gerekiyormuş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أوكيه ,أشعر أنني يجب أن افعل الشئ الصحيح وأخبرك بأن |
Lütfen, hâlâ doğru şeyi yapabilirsin. | Open Subtitles | لا زال بإمكانك أن تفعل الشئ الصحيح هنا يمكنك أن تساعدني لمنع حدوث هذا |
Babanın bir kere olsun doğru şeyi yapması için dua edelim. | Open Subtitles | إذن دعينا ندعو أن يفعل والدك الشئ الصحيح لمرة |
İnsanlar kendi başlarına da doğru şeyi yapabilirler. | Open Subtitles | الناس يمكنهم معرفة الشئ الصحيح في النهاية لوحدهم |
Çevre için Doğru olanı yapmak istiyorsanız hangisini seçerdiniz? | TED | ايهما ستختار اذا اردت ان تقعل الشئ الصحيح نحو البيئة |
Ve çevresel inançlar gerçekten çok önemlidir, çünkü Doğru olanı yapmaya çalışıyoruz. | TED | و الفلكلور البيئي امر مهم جدا لاننا نحاول بفعل الشئ الصحيح |
Onlara izin vererek, umarım Doğru olanı yapmışızdır. | Open Subtitles | . أتمنى أن نكون قد فعلنا الشئ الصحيح بتركنا لهم يذهبون |
İçlerinden biri dostun için Doğru olanı yaptığını bilmek. | Open Subtitles | احدهما ان تعلم بانك فعلت الشئ الصحيح من اجل رفيقك |
Doğru olanı yapıp ondan uzak durmaya, onu unutmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أفعل الشئ الصحيح و أبقى بعيدا عن طريقه |
- Hayır, yapmamız gereken doğru şey bu olduğu için. - Evet, aşıksan belki. | Open Subtitles | لا ، لكن بسبب أنها الشئ الصحيح الذي يجب أن نفعله |
Yapılacak doğru şey, bu gibi görünüyor, değil mi? | Open Subtitles | يبدو ان هذا هو الشئ الصحيح الذى يجب ان افعله , صحيح ؟ |
Acı daha da kötüleşecek. Yapılması gereken en doğru şey onu vurmak olacak. | Open Subtitles | والألم سوف يزداد الشئ الصحيح هو أن نقتله |
Bu herkesin doğru olan şeyi yapmayı başaramadığının kanıtı. | TED | هذا مجرد دليل على فشل كل شخص في أن يفعل الشئ الصحيح. |
Rahip olmaya karar verdiğinizde yapılacak doğru şeyin bu olduğunu nereden biliyordunuz? | Open Subtitles | عندما قررت أن تكون قساً فكيف عرفت أن هذا هو الشئ الصحيح لتفعله ؟ |