Farkına varamadıkları şu ki, güvercin kafesine uyacak tek şey bir güvercindir. | Open Subtitles | الذى لا يدركونه أن الشئ الوحيد الذى يناسب برج الحمام هو الحمام |
O uydu Wraithler ile Atlantis arasında duran tek şey. | Open Subtitles | و هو الشئ الوحيد الذى يحول بين الريث و أتلانتس |
Aslında, bu doğru, burada görebileceğiniz tek şey, bulunduğumuz yerdeki büyük bir oyuk ve kırılmış birkaç ağaçtan ibaret. | Open Subtitles | أساسا ذلك صحيح، الشئ الوحيد الذى يمكن أن تراه حيث كنا هو حفرة كبيرة فى الأرض وبعض الأشجارِ المَكسورة |
Alacağın tek şey o iğrenç ağzını yıkamak için küçük bir sabun. | Open Subtitles | . الشئ الوحيد الذى سوف تحصل عليه شراب قليل لغسل فمك القذر |
Yapabileceğiniz tek şeyi yapıyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تفعل الأن الشئ الوحيد الذى يمكنك فعله |
O an için yapılabilecek tek şeyin bu olduğunu düşünmüştük. | Open Subtitles | لقد ظننا انه الشئ الوحيد الذى يمكن عمله وقتها |
Bundan bir kez kokladı mı yıkılan tek şey engeller olmayacak. | Open Subtitles | نفحة واحدة من هذه ومشاعرها لن تكون الشئ الوحيد الذى سيسقط |
Tatlım, sende olup bende olmayan tek şey pantolonunun içindeki. | Open Subtitles | عزيزى، الشئ الوحيد الذى تملكه وليس عندى، ما بداخل بنطالك |
Uyuşturucu savaşlarıyla ilgili bildiğim tek şey uyuşturucuların galip çıktığı. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذى أعلمه عن حرب المخدرات أن المُخدرات تفوز |
Bana tüm gün boyunca kara büyü yapmamı söyleyen sesler duyacağım ve onları durduran tek şey ilaçlar olacak o zaman... | Open Subtitles | لو كان لدى أصوات تحدثى طوال اليوم لأفعل السحر الأسود و أنا أعرف أن هذه الحبوب الشئ الوحيد الذى يوٌفف الأصوات |
en azından benim için. O kontrbası affetmemi sağlayan tek şey de bu aslında. | Open Subtitles | فى الواقع ، إن الشئ الوحيد الذى يجعلنى أغفر لهذا الكمان تواجده فى طريقى |
Bana öğrettiği tek şey, şarap şişesini dişlerimle açmak. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذى لم يعلمنى إياه كيف أفتح زجاجة النبيذ بأسنانى |
-Olabilir. Ağaçlar hakkında bildiğim tek şey iyi kütükler olduğu. | Open Subtitles | إن الشئ الوحيد الذى أعرفه عن الأشجار هو أنها تصدر خشباً جيداً |
İstemediğim tek şey, birinin sorunumu söylemesi. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذى لا أطيقه هو أن يقول لى أحدهم ما هى مشكلتى |
İnsanların saygı gösterdiği tek şey katı önlemler. | Open Subtitles | تدابير صارمة ، الشئ الوحيد الذى يحترمه الناس |
Kontrolümü kaybettim. Asla yapmamaya yemin ettiğim tek şey. | Open Subtitles | لقد فقدت أعصابى ، الشئ الوحيد الذى أقسمت ألا أفعله |
Senin görmek istediğin tek şey, babamın ölüm döşeğinde olması. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذى تودين رؤيته هو عذاب الوالد على فراش الموت |
Hatırlaman gereken tek şey Millen Kanunudur: | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذى عليك فعله هو ان تتذكر قانون ميلان |
Cabot Cove'da kıskaçları olan tek şey ıstakozlardır ve biz onları yeriz. | Open Subtitles | ان عندنا فى خليج كابوت , الشئ الوحيد الذى له مخالب هو الكابوريا ,ونحن نأكلها |
Barnes'ı öldürebilecek tek şey, Barnes'ın kendisidir. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذى سوف يقتل بارنز هو بارنز نفسه |
- Seks için gerekli tek şeyi getirmedin mi? | Open Subtitles | لم تجلب الشئ الوحيد الذى نحتاجة لممارسة الجنس ؟ |
Evliliklerinde işleyen tek şeyin bu olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | لقد اعتادت أن تقول أنها الشئ الوحيد الذى كان يعمل فى زواجهما |