Daha resmi değil ama ortaklık komitesi çoktan onaylamış bile. | Open Subtitles | لم تنشر للعامة بعد، لكن لجنة الشراكة قد صوتت مسبقاً |
Eş ortaklar ortaklık tekliflerini geri çekmiyorlar, yalnızca ertelememiz gerekiyor. | Open Subtitles | لم يسحب الشركاء المساهمون عرض الشراكة ولكن يجب أن نؤجله |
Onun faaliyetleri, 142.000 civarı dünya vatandaşları eğitim için küresel ortaklık adı altında Amerika hükumetinin yatırımını iki katına çıkarmalarını sağladı. | TED | عملها بالإضافة إلى عمل 142,000 مواطن عالمي آخر. دفع حكومة أمريكا لمضاعفة استثماراتها في الشراكة العالمية للتعليم. |
Çünkü onlara bu biçimi verecek şey teknoloji, doğa ve insan ortaklığı olacak. | TED | لأن من سيشكل تلك الأشياء هي تلك الشراكة الجديدة بين التكنولوجيا والطبيعة والإنسانية. |
Ve şimdi de, düzenbaz milletlerden biriyle ortak olacağını düşünüyoruz. | Open Subtitles | ويتطلع الى الشراكة مع أحد الدول المارقة. |
ve bu politik ortaklığa kadar gidiyor. | Open Subtitles | زهز كما تعلمين بدوره يدعم الشراكة السيسية |
Bence ortaklığın nasıl yürüdüğü konusunda takviye kursa ihtiyacın var. | Open Subtitles | أعتقد أنك بحاجة إلى دورة تنشيطية بشأن كيفية سير الشراكة |
Çantasının içinde imzaladığım ortaklık kağıtlarını buluyorlar. | Open Subtitles | داخل حقيبته كانت توجد عقود الشراكة التي وقّعتها |
Artık değil. Bu ortaklık sona erdi. Bana ait olanı alıyorum ve seni tanıdığımı bile unutacağım | Open Subtitles | ليس بعد الآن ، وهذه الشراكة سأقوم بنسفها ونسيان أنني أعرفك حتّى |
Bitmeyen çalışma saatlerine ve tüm bu ortaklık takıntına katlandıktan sonra, yemekte istifa ettiğini ve bir cumhuriyetçi ile çalışacağını söylüyorsun. | Open Subtitles | و بعد أن تعودت على ساعات عملك المتواصلة وهوسك لعمل الشراكة تعلن بسخافة على العشاء أنك ستعمل لحساب جمهوري |
Otuz yıldır tanıdığım bir arkadaşım vardı ve o bize zeytin yağıyla ilgili bir ortaklık teklif etti. | Open Subtitles | لكان لدي تلك الصديقة منذ ثلاثين عاما و عرضت علينا الشراكة في مشروع عمل متعلق بالتنقيب عن النفط |
Biliyor musun bu ortaklık işi pek yürümeyecek gibi. | Open Subtitles | أتعلم، من الواضح أن هذه الشراكة بيننا لن تنجح |
- Patti ortaklık sözleşmesine bakacak olursa anlaşmazlıkların öncelikle tahkimde çözümlenmesi gerektiğini görür. | Open Subtitles | محامي الآنسة نايهولم, سعدت بلقائك اسمح لي بدقيقة إذا نظرت باتي إلى اتفاق الشراكة الخاص بها |
Harley ile olan ortaklık anlaşmasını iyice araştırmanı istiyorum. | Open Subtitles | اريدك ان تبحث جيداً في اتفاقية الشراكة مع هارلي |
- Ömür boyu sürecek bir ortaklık. - Hayatımda tek sağlam kalan ortaklık budur işte. | Open Subtitles | الشراكة الوحيدة في حياتي والتي صمدت بالرغم من كل الصعوبات |
Öyle bir durum olsaydı, ortaklığı fesheder... hasılatı annene gönderirdim. | Open Subtitles | لو اقتضى الأمر ذلك، لقمت بحلّ الشراكة وإرسال العائدات لوالدتك |
Onun gibi biriyle ortak olmak için çok iyisin. | Open Subtitles | انت جيدة جدا بحيث لا يمكنكِ الشراكة مع رجل مثله |
Böyle bir şey ortaklığa çok stres getirebilir. | Open Subtitles | امر مثل هذا يمكن ان يخلق بعض التوتر في الشراكة |
Ve ortaklığın esası, senin, bana ofisi verecek olduğundu. | Open Subtitles | وأساس هذه الشراكة هو أنك ستعطينى هذا المكتب |
Eğer bir numara yaparsa bacaklarını mı kırayıım, ama ortaklıktan vaz geçmeyeyim. | Open Subtitles | وإذا قام بأي حيلة هذه الـمرة، سوف أكسر ساقيه لكن ليس الشراكة |
Ve Parklar Departmanı'yla olan yeni ortaklığımız konusunda çok heyecanlıyız. | Open Subtitles | و نحن جد متحمسون لأجل الشراكة الجديدة مع قسم الحدائق |
şirket adamı olmasaydı sıçmıştın şu an. | Open Subtitles | و إن لم يكن مشغول في موضوع الشراكة الآن كنت ستكون غادرت منذ زمن |
Fransız Dominican ortaklığının yeni bir planıyla kokain esrarla birlikte teknelere yüklenecek. | Open Subtitles | أي جديد هذه الشراكة الفرنسية الدومينيكية أين يتم نقلها مع الكيف المعالج عبر بواخر |
Bu şekilde vakit geçirmek ortaklığımızı pekiştirir. | Open Subtitles | أنا أقول لكَ، قضاء أوقات كهذه تجعل الشراكة أقوى... |
"..ortakların ortaklıktan yana çıkarlarıyla - | Open Subtitles | التي لا تتم وفقا لمصالح الشركاء في الشراكة |
Bir ebeveyni idam cezasına maruz bırakmak... ortaklıkta böyle bir soğuma etkisine neden olabilir. | Open Subtitles | تعريض أحد الوالدين لعقوبة الإعدام يمكن أن يكون له أثر سلبي على الشراكة ، أجل |
Fakat dünya çapında anormal bir şekilde ısınan deniz suyu bu partnerliği tehdit ediyor. | Open Subtitles | لكن حول العالم ماء البحر دافئ بشكل غير إعتيادي يهدّد هذه الشراكة |
Bu işbirliğinin bir diğer yönü de afetlere yardım konusu. | TED | جانب آخر من هذه الشراكة هو الإغاثة فى حالات الطوارئ |