arpa fidesi bir erkek, gernik fidesi ise bir kız bebeğin habercisidir. | TED | نبتة الشعير تتنبئ بطفل ذكر، بينما تدل نبتة القمح على الأنثى. |
- Bir çeşit cam parçası arpa kalıntısıyla kaplı. | Open Subtitles | نوع من شظايا الزجاج المغطى ببقايا من الشعير |
Benim ekipte iki adam var, arpa çuvalıyla saman yığınını ayırmazlar. | Open Subtitles | لدي إثنان من الأغبياء في فريقي لا يفرقون بين كيس الشعير والكره الزرقاء |
Fabrikanın ve fıçının yerini biliyorum. Bahsi geçen viski, malt Mill. | Open Subtitles | وعرفت أين يقع المصنع الذي يحوي البرميل إنه في طاحونة الشعير |
Egzotik çay takıntısı mı yoksa kadehlerce tek malt içebilmesi mi? | Open Subtitles | هوسها بأنواع الشاي الغريبة أو قدرتها على شرب حبات الشعير المنفردة. |
Ve sonra ben bilirsiniz arpa paketini ona fırlatıp dükkandan kaçtım. | Open Subtitles | ثم ألقيت كيس الشعير عليها و ركضت خارج المتجر |
Bir balya lezzetli arpa ve kehribar tohumu. | Open Subtitles | كومة لذيذة من الشعير والعشب ـ ـ ـ على سرير بارد من الشعير , أيه |
Bir balya lezzetli arpa ve kehribar tohumu. | Open Subtitles | كومة لذيذة من الشعير والعشب ـ ـ ـ على سرير بارد من الشعير , أيه |
arpa çiftçisi Brendlf Jensen ile birlikteyim. | Open Subtitles | انا هنا مع مزارع الشعير برندليف جونسون برندليف |
Evet. arpa işi yattığından beri, alabileceğimiz tek iş günlük çalışmalar. | Open Subtitles | نعم فمنذ فشلنا في زراعة الشعير اصبحت أعمالنا تقتصر على العمل اليومي |
Bir de, kimse boşu boşuna etli arpa çorbasını çalma zahmetine girmez. | Open Subtitles | بسبب هذا وأيضاً لا أحد يسرق حساء الشعير واللحم |
10,5 ton biralık arpa ve 40.000 litre sıcak su alıyor. | Open Subtitles | وهو يتسع عشرة أطنان ونصف من الشعير والتي نضيف إليها 40,000 ليتر من الماء الساخن |
Kış hasadı için arpa tohumu ekmekle uğraşıyoruz. | Open Subtitles | نحن قللنا من عرض زراعة الشعير كمحصول شتوي هنا. |
arpa birasının ilk alkollü içki olduğunu duymuş muydun? | Open Subtitles | هل تعلم أن بيرة الشعير ربما تكون أول مشروب كحولي؟ |
Benden gelen her hata her zaman güzelinden bir malt ile düzeltilecek. | Open Subtitles | نعم، ولكن أي فشل من جهتي دائما علاجها مع أرقى الشعير واحد. |
Hazır yiyecek satan restoranlardan birine gitmişler ve kadın memur bir malt almış. | Open Subtitles | دخلوا مطعم وجبات سريعة. وهي أخذت خبز الشعير. |
Ama malt birasını ilk üreten Mısırlılarmış... | Open Subtitles | المصريين القدماء هم أول من عالج الشعير وصنّعوه |
Düşünsene Ernest Hemingway orada Florian Kafe'de oturuyor, malt viskisini içiyor ve bir sonraki şaheserini düşünüyor. | Open Subtitles | تريد ان اكون تخيل ارنست هيمنجواى جالس هناك فى كافتريا فلورين يرشف وحيدا من شراب الشعير يحلم بتحفته الفنيه القادمه |
80 ve 7 yıl önce tadı yerinde ve taze bira yapmak için en iyi şerbetçiotu ve arpayı aldık. | Open Subtitles | قبل 87 سنة ، أخذنا أفضل الشعير وصنعنا منه أفضل البيرة |
Bahse girerim ki bir litre bira yapmak için 5 litre su harcandığını bilmiyorsunuzdur. | TED | انا اراهن انكم لا تعلمون .. ان لانتاج لتر من ماء الشعير فنحن نحتاج 5 لترات من المياه |
Homer bu, yeni geliştirdiğimiz birayı süper maltlı hâle getiren katkı maddesi. | Open Subtitles | طورنا هذه الإضافة التي تجعل الجعة تحتوي على الكثير من الشعير |
Bu iş bittikten sonra kendi buğday ve arpamızı eker evlerimizi yapar, kışlık odunumuzu depolarız. | Open Subtitles | عندما ننتهي نضع ما لدينا من القمح و الشعير نبني منازلنا و نشعل حطبنا |
Yüzde yüz buğdaylı arpadan yapılmıştır. | Open Subtitles | المصنوع 100% من الشعير المطعم بالقمح |