| Sıradanlığı bozan tek şey, bir mahkûmun, bir diğerini öldürmeye çalışmasıdır. | Open Subtitles | الشيئ الوحيد الذي يُبطل الروتين هو أن يحاول سجين قتل آخر |
| Yapmanız gereken tek şey o adamın etrafında dolanıp bir şeylerle oyalamaktı. | Open Subtitles | الشيئ الوحيد الذي كان عليك فعله هو الدخول بين ملابس رجل الدين |
| Şanslısın ki, sen ve istediğin şey arasında duran tek şey... sensin. | Open Subtitles | أنت محظوظة أن الشيئ الوحيد الذي يقف بينك وبين ماتريدين هو أنت. |
| Ummadıkları tek şey ise Avrupa'yı ortak bir Fransız ve Alman nefreti üzerine birleştiriyor olmaları. | TED | الشيئ الوحيد الذي لم يتوقعوه هو توحيد اوروبا خلال كراهية متوسطة من الفرنسيين والالمان |
| Ve bu benim çıkıp beni kurtaracak tek şeyi bulmama engel oluyor. | Open Subtitles | وهو الذي يمنعني من الخروج والحصول على الشيئ الوحيد الذي قد ينقذني |
| İyi haber şu; Sizi buradan çıkarmakla ilgili sorumluluğumun kesinlikle farkındayım çünkü sizinle bar arasında duran tek şey benim. | TED | الخبر السار هو انني مدرك تماما لمسؤليتي في اخراجكم من هنا لأنني الشيئ الوحيد الذي يحول دونكم و المشرب |
| İyi bir hafiyeydi. Gerçekten iyi yapabileceği tek şey de buydu. | Open Subtitles | لقدكانمخبرآجيدآ، وكان هذا الشيئ الوحيد الذى يمكنه عمله |
| Kızı yakaladı, bırakmadı, yapmayı düşünebildiği tek şey buydu. | Open Subtitles | لذا قام بإمساكها ورفض تركها لأنه الشيئ الوحيد الذي يستطيع فعله |
| Tamam ama, o bana kendimi insanmışım gibi hissettiren tek şey. Bana davranılan şekilde. | Open Subtitles | لكن ذلك هو فقط الشيئ الوحيد الذي يجعلني ابدو كأنسان وهو طريق معاملتي |
| Size söyleyebileceğim tek şey dosya adı. | Open Subtitles | الشيئ الوحيد الذي استطيع اخبارك اياه هو اسم الملف |
| Bu hayvanat bahçesinin bana şimdiye kadar söylediği tek şey. | Open Subtitles | هذا هو الشيئ الوحيد الذي أخبرتني به الحديقة |
| Aklıma gelen tek şey, minicik bir çit yapıyorsun. | Open Subtitles | الشيئ الوحيد الذي أعتقده أنكِ تقومين ببناء سياج صغير جداً |
| Unutmaman gereken tek şey bunun seninle ilgili olmadığıdır. | Open Subtitles | الشيئ الوحيد الذى يجب عليك تذكره أن الأمر لا يتعلق بك |
| Unutmaman gereken tek şey bunun seninle ilgili olmadığıdır. | Open Subtitles | الشيئ الوحيد الذى يجب عليك تذكره أن الأمر لا يتعلق بك |
| - Hah! O haplar ona yarım edebilecek tek şey. | Open Subtitles | هذه الأقراص هي الشيئ الوحيد الذي يساعدها |
| Japonya hakkında bildiğim tek şey, onlarla savaş halinde olmamızdı. | Open Subtitles | الشيئ الوحيد الذي عرفته عن اليابانيين, .اننا كنا في حالة حرب ضدهم |
| Değişen tek şey benim kendimden iğrenmem oldu. | Open Subtitles | الشيئ الوحيد المختلف هو انني أشعر بالتقزز من نفسي |
| Korkman gereken tek şey onun boynunu kıracak olmam. | Open Subtitles | الشيئ الوحيد الذي تحتاج للقلق بشأنه هو قيامي بجز عنقه |
| Onu emniyete almak için yapabileceğimiz tek şeyi yaptık. | Open Subtitles | نحن فعلنا الشيئ الوحيد الذي سوف يبقيها سالمة |
| Denizci olmak iyi yaptığım tek şeydi. | Open Subtitles | الشيئ الوحيد الذى أحسنت فعله أن أصبح مارينز0 |
| Bu çiftlikte istemediğimiz bir şey varsa o da kargalardır. | Open Subtitles | الشيئ الوحيد المتواجد بغزارة في هذه المزرعة هو الغربان. |