Bence gerçekten de denedi doğru olanı yapmayı, değişmeyi. Ama yapamadı. | Open Subtitles | أظنّ بصراحة كان يحاول فعل الصّواب حتّى يعوض، إنّما لم يستطع |
Neden kızdığını anlıyorum ama o doğru olanı yapmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | أعلم لمَ أنتِ غاضبة لكنني اعتقد انها كانت تحاول فعلَ الصّواب |
doğru olanı yapacağına eminim. | Open Subtitles | وأنا مُتأكدٌ بِأنّك ستقوم بِالأمرِ الصّواب هنا |
Burada oturuyor ve bana doğru şeyi yapmamı söylüyorsunuz? | Open Subtitles | أنت هنا أيها النائب لتقول لي إفعل الصّواب ؟ |
Asla doğru şeyi yapmaktan vazgeçmedim. | Open Subtitles | لم أفعلُ شيئًا بحياتي سوى الشيء الصّواب. |
Karım ve çocuklarım için doğru olanı yapmalıyım. | Open Subtitles | أريد أن أفعل الصّواب لزوجتي ... و أطفالي |
...en gereken anda doğru olanı yaparlar ve bu her şeyi değiştirir. | Open Subtitles | عندمايهِمّالأمر... يقومون بالشيء الصّواب وهذا يغيّر كلّ شيء |
Bence doğru olanı yapacaksın. | Open Subtitles | أعتقد أنك ستفعل الصّواب |
doğru olanı yapıyorsun. | Open Subtitles | إنّكَ تفعلين الصّواب. |
Amanda, doğru olanı yaptığın sürece başına hiçbir şey gelmeyeceğine dair sana söz veriyorum. | Open Subtitles | -أعدُكِ يا (أماندا) بألّا يحدث أيّ شيء طالما ستفعلين الصّواب . |
doğru olanı yaptın. | Open Subtitles | -لقد فعلتِ الصّواب |
Sen doğru olanı yaptın Gaius. | Open Subtitles | لقد فعلتَ الصّواب يا (جايوس). |
doğru şeyi yaptığını sanıyorsan, yanılıyorsun. | Open Subtitles | إذا كنت تعتقد أنّك تقوم بالعمل الصّواب هنا، فأنت مخطئ |
Tanrı'nın doğru şeyi yapmanı sağlayacağını biliyorum. | Open Subtitles | أعلمُ أنّ الرّبّ سيرشدكَ إلى الصّواب. |