| Fakat finansal vergi düzenleyicilerin yüzde 17'sinin atık bir işi yok. | TED | لكن 17 في المائة من معدي الضريبة لم يعد لديهم وظائف. |
| Bence umursamıyoruz, ta ki çalışana, vergi ödeyene ve askerlik çağına gelene kadar. | TED | أعلمكم أننا لا نهتم، إلى أن يصلوا لسن العمل ودفع الضريبة والخدمة العسكرية. |
| Neredeyse otuz yaşındasın ama hala nasıl vergi iadesi alacağını bilmiyorsun. | Open Subtitles | انتي تقريبا فالثلاثين من عمرك, ولازلتي لا تعرفين كيفية اخراج الضريبة |
| İyi de emlak vergisi zaten iki hafta gecikti. | Open Subtitles | ولكننا متأخرون اسبوعين عند دفع تلك الضريبة بالفعل |
| karmaşık vergi yapısı, çığır açan hukuk davaları için ihtiyaç duyulacak. Ancak makineler, bu işlerin kademelerini daraltacak | TED | سنحتاجهم لهيكلة الضريبة المعقدة ابتكار وتجديد الدعوى القضائية ولكن ستقلّل الآلات من مكانة هذه الوظائف |
| Üzgünüm millet ama bebeklere ve onların bakımına değil, trilyonerlere daha fazla vergi kesintisi yapmalıyız. | TED | يجب أن نتوقف عن إعطاء تخفيضات على الضريبة آسفة يا رفاق، لأصحاب المليارات بدلًا من الرضع ورعياتهم الصحية. |
| - Adam başı 85 sent, artı vergi, 1.76$. | Open Subtitles | 85سنت للغداء بالإضافة إلى الضريبة,أى المجمل 1.76دولار |
| Kralını ordular ile destekleme görevini beceremeyen ve görevinden kaçınan ruhban sınıfından olmayan kişiler, vergi ödemelidir. | Open Subtitles | رجل العامة الذي يتهرب من أداء واجبه ويفشل بإمداد ملكه بالسلاح فلا بد عليه أن يدفع الضريبة |
| Bu nedenle de vergi ödemekle yükümlü tutulamaz. | Open Subtitles | ولذلك لا يمكن اعتباره مسؤولا عن دفع الضريبة |
| Mikrofilmler, medya hikayeleri ve vergi kayıtları hepsi burada... | Open Subtitles | لديهم ميكروفلم بتصريح الضريبة وقصص صحفية |
| Kıtlık yüzünden köylüler kiliseye vergi veremiyor. | Open Subtitles | هذه المجاعة تمنع الناس من دفع الضريبة المناسبة للكنيسة. |
| vergi kağıtlarım kadında. Ve ona gösterişçi mi dedin? | Open Subtitles | المرأة لديها ورق الضريبة خاصتي، وتخبرها أنها متكبّرة؟ |
| Fiyatı 109.950 dolar artı vergi. Freddie, senin için | Open Subtitles | أنها تساوي مائة وتسعة آلاف دولار هذا غير الضريبة تسعمائة وخمسون دولار |
| Pek İngilizce bilmezdi, hele vergi kaçırmayı hiç. | Open Subtitles | وكان مهاجر لا يعرف الكثير الانجليزية ولا حتى القليل عن اقتطاع الضريبة |
| vergiden kaçmak ile vergi kaçırmak arasındaki fark nedir: | Open Subtitles | الفرق بين تجنب الضريبة والتهرب الضريبي هو |
| İşte sana Maliye Bakanlığı için bir koçun vergi ederi. | Open Subtitles | ها هو ما يستحقه الكبش من الضريبة للخزانة |
| Chicago Şehir Konseyi tarafından geçirilen bulut vergisi sayesinde, | Open Subtitles | وبفضل الضريبة سحابة أقره مجلس مدينة شيكاغو، |
| Orayı sana ayarlayabilirim. Vergiyi ödemen yeter. | Open Subtitles | أستطيع أن أحجزها لك ولكن عليك أن تدفع الضريبة. |
| Belki vergiler ve nakliyeyle bir damla aşabilir. | Open Subtitles | ربما لو اضفت الضريبة سأكون قد تجاوزت المبلغ قطرة أو قطرتين |
| ...istihdam vergisini düşüreceğiz. | Open Subtitles | و اللذين لا يقومون بذلك سنخفض الضريبة على الرواتب |
| Hele Kuzey'in tüm vergileri söz konusuyken asla. | Open Subtitles | . لا يقبل بضعة جنيهات للأمساك ببعض المجرمين . ليس عندما تكون كل أموال الضريبة للجزء الشمالى تكون معروضة |
| Mesela kimsenin Vergiyle falan fazla rahatsız edilmediği yerlere. | Open Subtitles | على سبيل المثال، حيث يبدو أن لا أحد يهتم كثيرا عن أشياء مثل الضريبة. |