Riverside Parkı'nın güneyinden gir. | Open Subtitles | البداية في المنطقة الجنوبية الغربية زاوية متنزه الضفة. |
Ona yakın çalışıyorum ve bu gece Riverside'da isimsiz bir kaynakla konuşmaya gidecekti. | Open Subtitles | حسنا، أعمل معه وهو ذاهب الليلة لتعقيب مخمن مجهول في اسفل الضفة |
Athena'nın babası West Bank'te büyüdü ve annesiyle karşılaştığı Şikago'ya taşındı. | TED | والد أثنيا تربى في الضفة الغربية وانتقل إلى شيكاغو، حيث التقى بوالدتها. |
Diğer kıyıya ulaşamadık, yine de gururluyuz ve kendimizi sarsılmaz bir şekilde adadık. | TED | لم نصل إلى تلك الضفة الأخرى، ما يزال لدينا الاحساس بالفخر والالتزام، إلتزام لا يتزعزع. |
Şimdi, eğer antilop kalır ve aslan dönerse, nehrin sağ yakasında üç aslan olmuş olacak. | TED | الأن، في حالة بقاء الحيوان البري وعودة الأسد سيكون هنالك ثلاثة أسود في الضفة اليمنى |
Bir nehri geçen sandaldaydım karşı kıyıya yaklaştığımızda kıyıda bekleyen insanlar gördüm. | Open Subtitles | لقد كنت على عَبَارَة , أعبُر النهر وكأننا نقترب من الجانب الأخر رأيت كل هؤلاء الناس يقفون على الضفة |
İtalyan birlikleri, Adriyatik'in diğer kıyısında karaya ayak bastı ve İtalya ile Arnavutluk arasında Faşist bir ittifak oluşturuldu. | Open Subtitles | نزلت القوات الإيطالية على الضفة الأخرى من بحر الإدرياتيكي والإتحاد السياسي |
Riverside İlçe tarihindeki faili meçhul cinayetle ilgili gizli kalmış bir bilgiyi açığa çıkardığını iddia etti. | Open Subtitles | يدعي بانه اكتشف معلومات جديدة بخصوص جريمة القتل الغامضة في تأريخ مقاطعة الضفة |
Bates cinayetinden bir ay sonra 29 Kasımda Riverside gazetesine daktilo ile yazılmış bir mektup gönderildi. | Open Subtitles | إعتراف مطبوع أرسل إلى مؤسسة الضفة الصحفية في التاسع والعشرون من نوفمبر شهر بعد مقتل بيتس |
Riverside katili de polise mektup yazmıştı. | Open Subtitles | انتظر قاتل الضفة كتب رسالة الى الصحيفة |
Bu geceki South Bank Show'da Steve Coogan ve yeni sanat kurulumu "Hareket Hâlindeki Kulaklar" var. | Open Subtitles | كما ميلفين براج الليلة على الضفة الجنوبية مشاهدة، ستيف كوجان وله تركيب فن جديد الآذان على هذه الخطوة. |
Green Bank Observatory’deki, dünyanın en büyük radyo teleskobuyla yıldızı gözlemlemek için | TED | كتبنا مقترحاً لمراقبة النجم مع أكبر مقراب راديوي "تلسكوب لاسلكي" في مرصد الضفة الخضراء. |
Sunshine State Bank ve Güven Şirketindeki. | Open Subtitles | في الضفة ولاية الشمس المشرقة والثقة. |
Öylesi daha rahat. Geçen yıl kanoyla kıyıya yakın durarak geldik. | Open Subtitles | هذا أفضل ، لقد أتيتُ إلى هنا العام الماضي في قارب و ظللنا قريبين من الضفة |
Sular yükselince kıyıya gelir ve ay ışığında yumurta bırakır. | Open Subtitles | يكون على الضفة من وقتً إلى آخر أثناء المياة الجارية العالية ويضع بيضة في ضوء القمر |
Boğulacağımı sanmıştım, ama su beni kıyıya taşıdı. | Open Subtitles | اعتقدت بأنني سأغرق ولكن المياه اعادتني الى الضفة |
Bu yüzden nehrin sol yakasında aslanı bırakmalıyız ve antilopun sağa geri gitmesi gerekiyor. | TED | لذا نحن بحاجة لبقاء الأسد في الضفة اليسرى وعودة الحيوان البري للضفة اليمنى |
18 yaşında, nehrin sağındaki otellerde fahişelik yapmaya başlayan manikürcü kızlar mı yoksa? | Open Subtitles | مدرمات الأظافر في الشانزيليزيه اللاتي يبدأن بممارسة البغاء بسن الـ 18 في الفنادق الكبيرة بمنطقة الضفة اليمنى؟ |
Aslında, bu çok olağan dışı bir durum. - ...kıyıda bir timsah. | Open Subtitles | في الواقع ، من النادر جداً رؤية تمساح في هذه الضفة |
Size bir keresinde çamur kıyısında oturarak altın saçlarını tarayan bir deniz kızı gördüğümü söyleyebilirdim. | Open Subtitles | فيمكنني إخبارك أنني رأيت حورية بحر ذات مرة جالسة على الضفة الموحلة تمشط شعرها الذهبي |
Bu şekilde kuzeye doğru akan Ganj'ın batı yakası kutsalların en kutsalı olarak kabul edilir. | Open Subtitles | أحد هذه الأماكن و الضفة الغربية من هذه الأماكن التي يتدفق النهر فيها شمالاً .تُعدّ أقدس الأماكن المُقدسة |
Kuşatma altına alınacak, topraklarının çoğunu kaybedecek ve ne Batı Şeria'ya ne de Kudüs'e ulaşma özgürlüğüne sahip olmayacaklardı. | TED | كانوا في طريقهم ليحاصروا، وتفقد الكثير من أراضيهم وليس لديها حرية الوصول ، إما إلى الضفة الغربية أو القدس. |
Kıyının yarısında, genç bir fil arkasından geldi ve hortumunu onun altına doğru getirdi, onu kıyıdan yukarıya doğru itmeye başladı. | TED | في منتصف الطريق نحو الضفة، جاء فيل يافع من خلفها، فربط خرطومه بخرطومها، وبدأ يجرها نحو أعلى الضفة. |
kıyı boyunca tek dümen halinde ilerleyeceğiz. | Open Subtitles | سنركب في وحدة مكونة من 10 آلاف جندي على طول الضفة |