"الظلم" - Traduction Arabe en Turc

    • Adaletsizlik
        
    • haksızlık
        
    • adaletsizliğe
        
    • adil
        
    • adaletsizliğin
        
    • haksızlığa
        
    • haksızlığı
        
    • haksız
        
    • adaletsizlikten
        
    • haksızlığın
        
    • Adaletsizliği
        
    • adalet
        
    • adaletsiz
        
    • haksızlıklar
        
    • haksızlıkla
        
    Bu Adaletsizlik düzeltilene kadar, günde 13 bin dolar ziyan edeceğim. Open Subtitles حتى يتم تصحيح هذا الظلم سأقوم بإسراف 13 ألف دولارٍ يومياً
    Sanırım beni en çok etkileyen şey Adaletsizlik olmuştu. TED وأعتقد أن ما أدهشني حقا كان أهمية الظلم لقد أدهشني قسرا.
    Başına gelen hangi korkunç haksızlık seni bu davranışlara itiyor? Open Subtitles م الظلم المروع الذى وقع عليك لتتصرفى بهذه الطريقه ؟
    Teknoloji ve tasarımın getirdiği hiçbir bağlantısızlık bizi acı çekmeye, fakirliğe, dişlanmışlığa, adaletsizliğe önem vermediğimiz sürece tam olarak insan olmamıza izin vermez. TED ليس هناك فصل بين التكنولوجيا والتصميم وبين أن نكون أكثر إنسانيةً لنلتفت إلى المعاناة ، الفقر ، الإهمال ، الظلم ، وعدم المساواة.
    Fransızca'dan başarısız olduğumu kabul ettiğimiz göz önüne alındığında, ...davalının bilmediği bir dilde bir diyalog yürütmek de adil olmaz gibi görünüyor. Open Subtitles بما أني قد بينت لكم أني رسبت في مادة اللغة الفرنسية، فمن الظلم أن تجروا أية محادثة في لغة لا يتحدثها المتهم
    Bu açlığın ve adaletsizliğin sonu olacak, yorgun insan kalmayacak. Open Subtitles ستكون نهاية الجوع, نهاية الظلم لا مزيد من الناس المستنزفين
    Bu yüzden halkın Brendan'ın davasındaki haksızlığa karşı tepkisini anlıyorum. TED لذلك أتفهم الغضب العام من الظلم في قضية بريندان داسي.
    Bu kabul edilemez sosyal Adaletsizlik, beni, dünyamızdaki temiz su problemi için bir çözüm bulmaya zorladı. TED هذا الظلم الاجتماعي غير المقبول أجبرني على أن أرغب في إيجاد حل لمشكلة المياه النظيفة في كوكبنا.
    Adaletsizlik ve eşitsizliğin hayatımızda büyük izler bıraktığı gerçeği gibi. TED حقائق مثل الظلم وعدم المساواة التي تترك أثراً كبيراً في حياتنا.
    Etrafımdaki Adaletsizlik sinirlerimi altüst etmişti ve tek yapabildiğim şey sanattı, ben de resim yapmaya başladım. TED وكنتُ غاضباً من رؤية كل ذلك الظلم حولي، وكان منفذي الوحيد هو الفن، لذلك بدأت بالرسم.
    Sancılı Adaletsizlik zamanlarında oyun, nefes alabilmemiz için gereken hafifliği getirir. TED في أوقات الظلم المؤلم. اللعب يجلب الخفة التي نحتاجها كي نقدر على التنفس
    Babasının soyadını almaması oğlumuz Johnnie Jr. için haksızlık olurdu. Open Subtitles سيكون من الظلم لإبننا الصغير، بأن لا يأخذ إسم أباه.
    Burada olmam bile bir haksızlık ve o orospu bunu bilmiyor. Open Subtitles عين الظلم هو كوني هنا وتلك الساقطة لا تعلم بذلك حتى
    Dubaide iken göçmen işgücünün düzenli olarak maruz kaldığı haksızlık ve eşitsizliklerin kayıtlarını tuttum. TED في دبي، كشفت الظلم وعدم المساواة اللذان يحدثان بانتظام في وجه العمال المهاجرين.
    Fakat bakış açımızdaki bu değişiklik adaletsizliğe karşı toleransımızı çok büyük ölçüde düşürür. TED و هذا التغير ذاته في منظورنا يقودنا إلى أن نصبح أقل تسامحا من أي وقت مضى مع الظلم.
    Bazılarının hiç bir şeyi yokken bazılarının aşırısına sahip olmasının adil olmadığını düşündük. Open Subtitles لكننا كنا مُقتنعين بأنه من الظلم امتلاك البعض الكثير فى حين الآخريين يمتلكون القليل
    Bu adaletsizliğin bazı bölümlerini gideremeyeceğimizi biliyorum çünkü güvenli bir dünyaya doğru gitmiyoruz. TED وأنا أعلم أننا لسنا قادرين على معالجة بعضا من ذلك الظلم لأننا لسنا في طريقنا لعالم آمن.
    Onlar, Çin insanının haksızlığa ve baskılara karşı mücadele eden koruyucuları. Open Subtitles و أصبحت هذه الجماعة بمثابة الحارس للشعب الصيني تُقاوم الظلم والطُغيان
    İlk sözel şiirim, 14 yaşında birinin tüm bilgisiyle donatılmış, ve kadınsı görünmemenin haksızlığı ile ilgiliydi. TED وكان القائي الاول للشعر امام طفل عمره 14 عاماً وكان حول الظلم كما ينظر إليه من منظور غير أنثوي.
    Peter, bunun son derece haksız olduğuna inanıyordu ve tekrar bildirmeyi denedi, en sonunda Mary'nin yaptığı gibi bir gazeteciyle görüştü. TED وفكر بيتر بمدى الظلم في هذا الأمر وحاول التبليغ ثانية وأخيرا تحدث مع صحافي مثل ما حدث مع ماري
    Leni anlıyor ki, Werner'in misyonu, insanlığı adaletsizlikten ve kölelikten kurtarmak. Open Subtitles فهمت ليني طبيعة مهمة فيرنر التي تقتضي تحرير الشعب من الظلم و الهيمنة
    Başına sardıkları bu haksızlığın ardından, onun saygısını hak etmediklerini savunarak Zelda karşı çıktı. TED وأرادت زيلدا أن تعترض، قائلةً أنهم لم يستحقوا احترامه أبداً بعد هذا الظلم الذي سببوه له.
    Açıklık, mesuliyet, ölçme yerine, kişilikleri suçlarsak, verimli olmamaya bir de Adaletsizliği ekleriz. TED عندما نلوم شخصياتهم فبدلاً من الوضوح والمسؤولية والقياس، نضيف الظلم على انعدام الفعالية
    Bu kulübün amacı adaletsizliklerle savaşmak, bütün haksızlıkları düzeltmek ve McKinley koridorlarına adalet ve barış getirmektir. Open Subtitles المغزى من هذا النادي هو لمكافحة الظلم لتصحيح كل ماهو خاطئ والحفاظ على الحقيقة والعدالة والسلام
    Bazı insanların Tanrı'nın verdiği ebeveynlik hakkının, geçmişteki birkaç kirli olay yüzünden ellerinden alınmasını çok adaletsiz buluyorum. Open Subtitles وأعتقد أنه من الظلم بعض الأشخاص ينكرون الحقّ ليكونوا أباء فقط بسبب بضعة حوادث قذرة بماضيهم
    Amerika'daki haksızlıklar ve kölelik hakkında okuyorum da ağlayasım geliyor. Open Subtitles كنت أقرأ عن الظلم و العبودية فى أمريكا حتى أبكانى ما قرأته
    haksızlığın üstesinden haksızlıkla değil, adaletle ve... Open Subtitles ولن تستطيعوا قهر الظلم . بارتكاب مزيد من الظلم

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus