Bazen onları Jackson Hole ya da Aspen gibi tatil yerlerinde görürsünüz. | TED | وأحياناً ما يمكنك رؤيتهم في مناطق العطلات مثل جاكسون هول أو آسبن. |
Postane, her tatil döneminde olduğu gibi yine çok kalabalıkmış ve arkadaşım bir form doldurmaya odaklanmışken | TED | كان مزدحماً للغاية، وهذا هو المعتاد أيام العطلات. وكانت تقوم بملئ بعض الأوراق وكانت في حالة من التركيز. |
Hafta sonları için falan mı kullanıyorsun? | Open Subtitles | هل تستخدمه لقضاء العطلات الأسبوعية أو شئ من هذا القبيل ؟ |
Arada bir, sadece hafta sonları için geliyor. | Open Subtitles | إنه يأتي أيّام العطلات الأسبوعية أحياناً |
tatillerde bir araya geliriz diye umuyordum, Noel'de. | Open Subtitles | تمنيت ان نجتمع في العطلات ونقول سنه سعيده |
Kusura bakmayın ama oğlunuz tatiller çok sevmiyor gibi. | Open Subtitles | بدون إهانة ولكن لا يبدو أن ولدكِ ممن يحبون العطلات |
Sonra yarattığım bu şeyin sadece tatilde okumam için iyi senaryo bulmaktan çok daha kıymetli olduğunu fark ettim. | TED | ثم أدركت أن هذا الشيء الذي صنعته كان له قيمة أكثر بكثير من أن أجد نص سينمائي جيد لأقرأه خلال العطلات |
Ve yaşamımda, her türlü fazla başarılı kişi için en önemli yeteneğin tatil olduğunu keşfettim. | TED | و كذلك في حياتي، أكتشفت أن العطلات هي أهم مهارة للأشخاص الذين تخطوا أنجازاتهم. |
-Beni hapisten çıkarman ne büyük incelik. -Sadece tatil günlerine özel. | Open Subtitles | كم أنت طيب القلب لتخرجنى من السجن أنها العطلات فحسب |
- tatil için eve dönmüş, ilgi arıyor. | Open Subtitles | تبقي في المنزل في العطلات الرسمية وتبحث عن الحب |
Bir sürü tatil çizelgesi falan vardı. | Open Subtitles | كان فيها الكثير من برامج العطلات المملة وما شابه |
Hafta sonları gürültülü olabilir. Her saat çalışıyorlar. | Open Subtitles | أيام العطلات يمكن أن تكون مزعجه فهم يعملون بلا توقف |
En çok resim hafta sonları çekilir. | Open Subtitles | يلتقط معظم الناس صورهم في العطلات الأسبوعية |
Hafta sonları metroyu bedava kullanmayı sağlayan bir pasom var. | Open Subtitles | يعطيني الحق باستخدام القطار مجاناً أيام العطلات |
tatillerde eve gitmemize ve aramamıza izin yok. Ve onların ziyaret etmesine de izin yok. | Open Subtitles | من غير المسموح ان نذهب لرؤية عائلاتنا في العطلات, وليس مسموح لهم بالزياره. |
Her zaman tatillerde seninle olacak bir ilişkin olmalı. | Open Subtitles | يجب أن تحظوا بعلاقة دائماً خلال العطلات. |
Haftana iki bin istiyorum, ikramiye ve bir ay tatil artı normal tatiller. | Open Subtitles | أحتاج إلي آلفا دولار بالشهر, إمتيازات إجازة شهر, بالإضافة إلي العطلات المعتادة |
Ve sonra tatiller futbol turnuvalarına dönüştü. | Open Subtitles | وبعد ذلك أصبحت العطلات بطولات لكرة القدم. |
tatilde nereye gideceğimizi seçmek bizi iki benliğimizden birini seçmeye zorlayan bir durum. | TED | لم نختار العطلات التي نقضيها، هي مشكلة تواجهنا مع الخيار بين النفسييتين. |
Tamam... Herkesin aile anıları vardır. tatilleri zor yapan budur. | Open Subtitles | حسناً، لدينا جميعاً مشاكل عائلية وذاك ما يجعل العطلات موجعة. |
derlerdi. Bu yüzden onlara sirkten hiç bahsetmedi, ya da akşamları ve haftasonları nasıl profesyonelce güreştiğini söylemedi. | TED | لذلك فهو لم يخبرهم عن السيرك ولا عن أنه كيف يصارع باحتراف في الأمسيات وفي العطلات. |
Ailelere birer adet reçete verecek olsaydım daha çok tatile çıkmalarını önerirdim. | Open Subtitles | إذا ادرت أن أعطي العائلات وصفة طبية واحدة قومو بالمزيد من العطلات |
Gelecek sene bu zamanlar, tatili parmaklıklar arkasında geçirebilirim. | Open Subtitles | السنة القادمة نفس هذه اللحظه قد أقضي العطلات وراء القضبان |
Onunla Bayram boyunca yüzleşmek istemedim. | Open Subtitles | لم اواجهه اوقات العطلات كانت الأفضل بالنسبة لي |
Tatilden önce bütün yasaları geçirmemiz gerek. | Open Subtitles | يجب ان نمرر جميع القوانين قبل موسم العطلات |
Tatillere para harcayıp durmak yerine değeri sürekli artan... ..bir varlığa sahip olacaksınız. | Open Subtitles | بدلاً من الاستمرار فى اهدار نقودك على العطلات سوف تقوم بشراء أصل تزداد قيمتة مع مرور الوقت |
- Tatillerden nefret ediyorum. - O zaman bitirelim hemen. | Open Subtitles | دوماً خائف ، سأنهي هذة اللعبة ، كم أكرّه العطلات |