Bazı duygular da o kadar gariptir ki onları nasıl adlandıracağınızı bile bilemezsiniz. | TED | بالطبع هناك بعض العواطف الغريبة جدًا التي ربما لا تعرف حتى ماذا تدعوها. |
İkinci içgörü duygular düşüncelerimizin merkezidir. | TED | المنظور الثاني ان العواطف هي مركز تفكيرنا. |
İnsanların düşünülemeyen şeyleri neden yaptıklarını.... ...anlamak için onları motive eden duyguları bulmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نعي أن العواطف تحفزه لأجل فهم لمَ يفعل الناس الغير وارد |
İkimiz de, duyguların gözlerde görülmesinin duygusal efsane olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | كلانا يعرف أنْ أسطورة المشاعر التي تظهر العواطف هي العين |
duyguların, çalkantılı hareketiyle anılan bir organla ilişkilendirilmesi belki de oldukça mantıklı. | TED | ومن المنطقي على الأرجح أن تربط العواطف بعضو يتصف بالتبدل المستمر لأحواله. |
Kızın bozulmasıyla yüzleşince tüm duygu ve hisler yok olur. | Open Subtitles | في وجه الفتاة المشوهـة . تدفق المشاعر و العواطف توقفت |
Bu mümkün, ama o kişinin duygularını çok iyi kontrol etmesi gerekir. | Open Subtitles | فمن الممكن ، ولكن اردت ان يكون لديك السيطرة الكاملة على العواطف. |
tiksinme üzerinde yıllarca çalıştım ve duygular üzerine çok düşünürüm. | TED | لقد درستُ الإشمئزاز لعدة سنوات، وأفكرُ حول العواطف كثيرًا. |
duygular ve duygusal zekâmızı geliştirmemiz gerektiğinden bahsetmek istiyorum. | TED | أريد الحديث عن العواطف والحاجة لزيادة ذكائنا العاطفي. |
ve tabii ki bu benim için çok özel, çünkü bütün bu duygular, bazıları banal, bazıları da biraz daha engin, hepsi aslında benim günlüğümden çıktı. | TED | وبالطبع هذه عزيزه على قلبي, بسبب كل هذه العواطف, بعضها كان بسيطاً, وبعضها كان اعمق قليلا, كلها اصلا خرجَت من يومياتي. |
duyguları çoğu insandan daha iyi fark edebilen kaliteli bir bilgisayar programı. | Open Subtitles | برنامج كمبيوتر الممجد الذي يمكن الكشف عن العواطف أفضل من معظم الناس. |
Bilinçaltı bu duyguları fiziksel semptomlara dönüştürdü. | TED | فيقوم بتحويل هذه العواطف إلى أعراض بدنية. |
duyguları alıp cinsiyet yerine yetenek yönüyle düşünebiliriz. | TED | يمكننا أن نأخذ العواطف ونفكر فيها من حيث الكفاءة وليس الجنس. |
Çünkü çok daha hızlı karar alabiliyor, çok daha fazla veriyi işleyebiliyor ve kararları alırken daha az duygusal davranabiliyor. | TED | وذلك لأن أجهزة الحاسب يمكنها إتخاذ القرارات بشكل أسرع، ويمكنها معالجة العديد من المعلومات ويمكنها معالجة القرارات بدون تدخل العواطف. |
Sanırım duyguların bu kadar kötü bir yanı olabileceğini hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | أفترض أني لن أدرك ذلك أن العواطف يمكن أن تسبب الإحباط |
Ne, bu yeni duygu seliyle dolup taştığını mı söylüyorsun yani? | Open Subtitles | أنتتقول إنها أثقل عبءها بواسطة هذا التدفق من العواطف الجديدة ؟ |
Bu algılamaların ölmesi, duygularını arttırıyor ve tabii ki... gücünü de. | Open Subtitles | جوّع حميته المنتظمة للمساهمة يبقى وحيدا العواطف |
Tum duygulara ve acılara karsın, biz birbirimize destek olmak için varız. | Open Subtitles | بالرغم من كل العواطف و الإيذاء كل منا اتكئ على الأخر ليدعمه |
Diğer tarafta, ölüm hakkında daha çok konuşursak, keder çevresinde hissettiğimiz duygularla ilgili daha rahat olacağız. | TED | وعلى الجانب الآخر، لو تحدثنا أكثر عن الموت، سنصبحُ أكثر راحةً مع العواطف التي نعيشها نحو الحزن. |
- Geçen hafta Lincoln'daki kırmızı ışıkta yaptığın tutku gösterisine ne demeli? | Open Subtitles | العواطف التي ظهرت على الملأ بالاسبوع الماضي؟ بمنطقة لنكولن, عند اشارة التوقف؟ |
Yani, dünyamızın bu üç itici gücü için mutluluğu artırmak, olumlu duyguyu yükseltmek mümkün görünüyor, | TED | أن تلك الأمور الثلاثة في إمكانها أن تكون محركات لعالمنا لزيادة العواطف الإيجابية, و السعادة, |
Muhtemelen dilimizde bariz bir karşılığı olmayan bu tuhaf, çevrilmeyen duygulardan birini hissettiniz. | TED | وربما تكون قد اختبرت واحدة من تلك العواطف الغريبة والغير قابلة للترجمة، والتي لا يوجد لها نظير في الإنجليزية. |
Şimdi de bana gülümsediğini ve hisleri olduğunu söyleyeceksin. | Open Subtitles | أجل , فى المرة القادمة سوف تخبرنى أنها أبتسمت وعندها العواطف |
Dr Jackson'ı burada tutan sebepler hep duygularıyla bezeli, hep öyleydi. | Open Subtitles | الدكتور جاكسون لديه دوافع للبقاء هنا مصبوغة بنوع من العواطف وكان دائما كذلك |
Çözmem gereken çok karmaşık hisler içerisindeyim ve duygularım... | Open Subtitles | كان لدي الكثير من العواطف المضطربه |
Bana düşünce süzgecimin olmadığı ve duygularımı ifade etmekte pek iyi olmadığım söylendi. | Open Subtitles | لقد تم أخباري بأنه ليس لدي أي مرشح وأنني لست عظيمه في التعبير عن العواطف |