Küçük kalibre. 48 saattir suda. | Open Subtitles | صغيرة العيار, كانت في المياه مدة 48 ساعة. |
Orta kalibre bir tüfekten atılan tek kurşunla göğsünden vurulmuş. | Open Subtitles | واحد من العيار المتوسط الجولة بندقية في صدره |
Ağır kalibreli makineli bir silahla. | Open Subtitles | الأن هو قد تعرض للقتل عند الشاطئ بواسطة سلاح ثقيل, رشاشة ذات العيار الثقيل |
Hayır, nişancı var. Yüksek kalibreli silah. | Open Subtitles | لدينا مسلح يستخدم اسلحة ذات العيار الثقيل |
Rus muhafazalı eski bir alman varili hemen hemen aynı kalibrede. | Open Subtitles | تقريبا نفس العيار الحامل إيطالي, العجلات فرنسية |
Kurbanın ölümüne sebep olanla aynı çapta. | Open Subtitles | نفس العيار الذي أودى بحياة مركز فيينا الدولي الخاص بك. |
Varmint,paslanmaz çelik,kabartmalı namlu,ağır kalibre, 175-ghp. | Open Subtitles | من الستانلس ستيل القاسي ، ذات فوهة كجوفة ، تحمل الرصاص ذي العيار الثقيل مخزنها يتسع لـ 175 رصاصة مجوفة |
Binada bulduğumuzla aynı kalibre ve marka. Barda hiç boş kovan bulamamıştık. | Open Subtitles | نفس العيار و النوع من الذي وجدناها بمكتب البناية |
Diğer cinayetlerdeki gibi aynı kalibre, aynı mermi. | Open Subtitles | نفس العيار كما بعمليّات القتل السابقة نفس التوقيع |
Görünüşe bakılırsa, takım elbiseli bir adam yüksek kalibre silahla yoldan çıkarmış. | Open Subtitles | على ما يبدو، رجلاً يرتدي حلّة أطلق عليهم النار، في الطريق بسلاحٍ من العيار الثقيل سأذهب إلى مكان الجريمة |
- Evet, tamamen betona saplanmış ama aynı kalibre gibi görünüyor. | Open Subtitles | -أجل. لقد خبطت بشدّة في الاسمنت ، لكن تبدو نفس العيار. |
Zırh delici cephane, büyük kalibreli makineli tüfekler, roketler. | Open Subtitles | ذخيرة حارقة للدروع مدافع من العيار الثقيل صواريخ |
Küçük kalibreli bir mermi olduğu için çok şanslıyız, yani... | Open Subtitles | نحن محظوظون للغاية أن الرصاصة كانت من العيار الصغير جداً، لذا |
Şuradaki altı, ve diğeri de5 kez yakın mesafeden yüksek kalibreli silahla vurulmuş. | Open Subtitles | من مسافة قصيرة بسلاح كاليبر من العيار الثقيل |
Bu kalibrede bir silahın geri tepmesi devasa olur. | Open Subtitles | ردة الفعل من البندقية بهذا العيار ستكون هائلة |
Kurbanın vücudundan çıkardığımız kurşunlarla aynı kalibrede kurşunları alabilen bir silahtır. | Open Subtitles | عيار الرصاصة الذي يستخدم فيه مثل العيار الناري الذي أخرجناه من الضحية |
İkisinde de 9 mm. varmış. Cesetlerin olduğu arazide bulunan kovanlarla aynı kalibrede. | Open Subtitles | كلاهما يحملان مسدس تسعة ملي نفس العيار واغلفة القذائف |
Bu çapta bir kadının beni sevemeyeceğini biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف أن النساء من ذاك العيار لا يمكن أن تحب رجل مثلي أبداً |
2 mermi parçası gibi şeyler buldum, silahı belirlemek zor olabilir, ama belirlemeye çalışacağım. | Open Subtitles | وجدت شظيتين لرصاصتين وربما بعض التآكل والتصدع للمقارنة لكنه ربما نوع العيار |
Polisler onu analiz ediyorlar. Kalibresi Lionel'ı vuranla aynıymış. | Open Subtitles | تفحصه الشرطة الآن إنه نفس العيار الذي قتل به ليونيل |
Acınacak hâldeki 20'liğinle orada sıkışıp kaldın. | Open Subtitles | إنّك تملك مدى مثير للشفقة مع .ذلك العيار 20 الذي تستخدمه بالأعلى |
40 kalibrelik mermi göğsümden geçip, gövdede delik açtı ve kabin basıncı düştü. | Open Subtitles | رصاصة العيار الثقيل تلك ،مرت خلال صدري ،صنعت ثقب بجسم الطائرة وقللت من ضغط المقصورة |
Bütün silahları, kalibreleri ve bulundukları yer bakımından hemen hemen bütün mermi kovanlarıyla eşleştirdik. | Open Subtitles | يمكننا ربط كل سلاح بأغلفته الخاصة عبر العيار والموقع. |
Ama şimdi, o ağır makineli bir silahla sahilde öldürüldü. | Open Subtitles | الأن هو قد تعرض للقتل عند الشاطئ بواسطة سلاح ثقيل, رشاشة ذات العيار الثقيل |