| - onu "mavi gözlü" diye çağıracaklar. Fuar'dan önce zamanında yetişir. | Open Subtitles | إنهم سَيَدْعونَه أو آي ' ذو العيون الزرقاء في معرضِ المقاطعةَ |
| İri mavi gözlü çocuk, adın ne? | Open Subtitles | هاي, يا ذا العيون الزرقاء الواسعة ما اسمك؟ |
| Sammy Davis, Jr Fidel Castro, Gandhi, Nelson Mandela, Eric Cantona ve Yaşlı mavi gözler, Bay Frank Sinatra. | Open Subtitles | فيدل كاسترو, غاندي, نيلسون مانديلا, إريك كانتونا وصاحب العيون الزرقاء العجوز نفسه, السيد فرانك سيناترا |
| Sonra da çok sevdiğim o büyük, mavi gözleri gördüm ve bana şüpheyle bakıyorlardı. | TED | وبعدها رأيت هذه العيون الزرقاء الواسعة التي أحبها كثيرًا، تحدق فيّ بشك. |
| Yani aşağı yukarı 10 bin yıl önce Karadeniz'de bir genimizdeki bir mutasyon sonucu mavi göz ortaya çıktı. | TED | فمنذ حوالي 10.000 سنة بجوار البحر الأسود، حدث لنا تحول واحد في جين واحد والذي أدى إلى العيون الزرقاء. |
| Kanca, gözleri mavi... | Open Subtitles | هوك ذي العيون الزرقاء كأنها تقول لا تنسني |
| mavi gözlü şeytan. | Open Subtitles | السّيد جونز الشيطان أو ذو العيون الزرقاء. |
| Sarı saçlı mavi gözlü İsa'na. | Open Subtitles | للسيد المسيح ذات العيون الزرقاء و الشعر الأشقر |
| mavi gözlü sarı saçlı İsa'yı boyamak senin sofrana yemek getiriyor. | Open Subtitles | تلك العيون الزرقاء , و الشعر الأشقر هو المسيح الذى يرزقك بالطعام |
| Sarı saçlı mavi gözlü İsa'na. | Open Subtitles | للسيد المسيح ذات العيون الزرقاء و الشعر الأشقر |
| - Aynı mavi gözler. - Romanov gözleri. | Open Subtitles | ـ أنت نسخة منها ـ نفس العيون الزرقاء |
| Sarı saç ve mavi gözler az bulunur, | Open Subtitles | ... الشعر الأشقـر و العيون الزرقاء نادرة |
| O mavi gözler hiç değişmemiş. | Open Subtitles | تلك العيون الزرقاء لم تتغير ابدا. |
| Çünkü onların parlak mavi gözleri, örgülü sarı saçları, çınlayan sesleri, gizli ve merhametsiz bir gücü gizliyor. | Open Subtitles | بسبب هذه العيون الزرقاء اللامعة البريئة هذه الضفائر الشقراء هذه الأصوات الرنانة |
| Ve içlerinde en zalimi Hook, unutulmaz mavi gözleri sağ elinin yerinde olan demir kancasını karnına sokup deştiği zaman her seferinde gözleri kıpkırmızı olurdu. | Open Subtitles | وأسوأ من كلّ ذلك هوك ذي العيون الزرقاء كأنها تقول لا تنسني يقوم بخمش بطنك بالهوك الحديدي الذي لديه |
| Bir daha bana bu mavi göz saçmalığından bahsetme. | Open Subtitles | لا تكلموني عن خرافه العيون الزرقاء مرة اخرى |
| İkimizde yeşil t-shirt giyiyoruz ve ikimizinde gözleri mavi! | Open Subtitles | نحن على حد سواء حصلت على القمصان الخضراء ونحن على حد سواء حصلت على العيون الزرقاء! |
| Yere indi ve "Ol' Blue Eyes" İtalyan Kravatına yapıştı! | Open Subtitles | يذهب إلى أسفل والرتب الأخرى ' العيون الزرقاء يذهب في ل ربطة العنق الإيطالية! |
| Gördüğüm en büyük, inanılmaz mavi gözlere sahip. | Open Subtitles | لديها أكثر العيون الزرقاء الضخمة دهشةً التي لم تراها من قبل |
| Fakat bana inan, mavi gözlüler en kötüleridir. | Open Subtitles | لكن اسمعها مني، ذوات العيون الزرقاء هن الأسوأ. |
| O mavi gözlerini çıkarırsın, her şey oluverir. | Open Subtitles | يكفي ان ترمقهم بتلك العيون الزرقاء الجميلة لتيسترخوا في الحال |
| Bu konuda endişelenme. Selam, mavi gözlüm. | Open Subtitles | تعال ياصاحب العيون الزرقاء |
| Sakalları sevmem. Özellikle büyük, mavi gözlerle beraberse. | Open Subtitles | أنا لا أحبّ اللحى خصوصاً عندما ترتبط مع العيون الزرقاء الضخمة |