| Garip olan, kemiklerin oldukça küçük olmasıydı. | Open Subtitles | الغريب في الأمر أن تلك الأجزاء من العظام كانت صغيرة جداً |
| Evet, ama Garip olan şey eller, kollar ve pelvis çevresinde ortaya çıkmış soyutlanmış yaralar var. | Open Subtitles | أجل، لكن الغريب في الأمر أنّ كلّ الإصابات محصورة باليدين، الساعدين ومنطقة الحوض. |
| Bu konuda en şaşırtıcı şeyse aslında hiç kimsenin sağlık hizmeti derken neden bahsettiğimiz hakkında ufacık bir fikrinin olmamasıydı. | TED | الغريب في الأمر أن لا أحد لديه فكرة عما نريد في الرعاية الصحية |
| Burada asıl gizemli olan şey bütün bunların bizim teşhisimizi engellememesidir. | Open Subtitles | الغريب في الأمر أن هذا لم يمنعنا من الاندماج في العمل |
| Garip olansa, normalde en çok korktuğum kısmın bu olmasıydı. | Open Subtitles | الغريب في الأمر هذا اكثر ماكنت اخاف منه |
| Asıl tuhaf olan şu ki, kafasını asla bulamadılar! | Open Subtitles | والشيء الغريب في الأمر كان انهم لم يجدوا رأسها أبداً |
| İşin tuhaf yanı, o gece üzerinde içini gösteren bir elbise vardı. | Open Subtitles | الغريب في الأمر أنها كانت مرتدية لثوب ليل تقريبا شفاف |
| komik olan ne biliyor musun? | Open Subtitles | الغريب في الأمر... |
| Garip olan... toplumun bu kadınları, astronomlardan daha iyi... anlıyor olması gerektiği. | Open Subtitles | الغريب في الأمر بأن على المجتمع أن يعمل على تفهم ...أولئك النسوة بشكل أفضل من انكبابه على تفهم علماء الفلك |
| Ama asıl Garip olan, | Open Subtitles | هل تعفوا ما الغريب في الأمر |
| Garip olan da bu. | Open Subtitles | - لا- و هذا هو الغريب في الأمر |
| Garip olan ne biliyor musunuz? | Open Subtitles | أتعرف ما هو الغريب في الأمر ؟ |
| şaşırtıcı biçimde, hepsini hemen verdiler, ve yanımdaki birkaç kalemle, sadece 80 cent'e bu projeyi yaptım. | TED | و الغريب في الأمر أنهم أعطوني إياهم بكل سهولة و مع القليل من أقلام الرصاص التي كانت لديّ صنعت هذا المشروع فقط بقيمة 80 سنتاً. |
| Şimdi, gerçekten tuhaf olan şey, biz bunu diğer elinede yapabiliriz. | Open Subtitles | والآن، الغريب في الأمر أننا نستطيع فعلها بيدكِ الأخرى |
| Garip olansa hep kadın olmaları. | Open Subtitles | الغريب في الأمر أن جميعهم نساء |
| Garip olansa... | Open Subtitles | الغريب في الأمر... |
| Ama tuhaf olan şu ki; ...kontrollü olan, yani telefon görüşmesini yapan,.. | Open Subtitles | ...لكن الغريب في الأمر هو أن الشخص الذي نعتقد أنه المسيطر |
| tuhaf olan şu ki, ben de aynı şekilde hissetmiştim. | Open Subtitles | الغريب في الأمر أني شعرت بنفس الطريقة |
| İşin tuhaf yanı da... o da 20-B'de oturuyordu. | Open Subtitles | لكن الغريب في الأمر... أنها كانت تسكن الشقة 20-B أيضاً |