Organize olarak sanat, sadece sanatçıların amaçlarıyla ilgilenmez, sanatçının gerçek etkisiyle de ilgilenir. | TED | لذلك لا يهتمّ الفنّ بصفته منظّماً بنوايا الفنّان فحسب، بل بأثرهم الواقعيّ أيضاً. |
Belki cildinde melanin biraz fazla var ama sanat eserini yücelten kusurlardır. | Open Subtitles | لعلّ جلدها أغمق من اللّازم، لكن العيوب هي ما تصنع روعة الفنّ. |
Bir müze açacak kadar elimizde çalıntı sanat eseri var. | Open Subtitles | لدينا ما يكفي من مسروقات الفنّ تكفي لبدء متحف كامل. |
Fakat, geometrik işaretler dediğimiz soyut şekiller beni sanatı araştırmaya çeken şey oldu. | TED | ولكن بالنسبة لي، كانت هذه الأشكال التجريدية، ما نسميها أشكال هندسية، السبب في دراستي الفنّ. |
Gece geç saatlere kadar sanatın siyasetteki, siyasetin de sanattaki rolü hakkında konuşurduk. | TED | حتى في وقتٍ متأخرٍ من الليل أدرنا نقاشاتٍ حولَ دور الفنّ في السياسة ودورِ السّياسةِ في الفن. |
Öğretmenim bütün sanat tarihi sınıfını buraya tablolarımızı görmeye getirmişti. | Open Subtitles | معلمتي جعلتني أجلب كلّ زملائي بفصل الفنّ جميعًا لأريهم لوحاتنا. |
Hikâyem şu: "Modern bir sanat merkezinde yöneticiyim, fakat ben kanamayan, terlemeyen veya ağlamayan sanata inanmıyorum. | TED | قصتي هي التّالي: أعمل أميناً لمتحف الفنّ المعاصر، لكنّي لا أؤمن بفنٍّ لا ينزف ولا يتعرّق ولا يبكي. |
En azından kendimiz ve çocuklarımız için günlük sanat ve kültür dozumuzu alabiliriz. | TED | وأقل ما يمكن أن نقوم به، أن تحصل علي جرعة يومية من الفنّ والثقافة لأجلنا ولأجل أبنائنا. |
Gece tartışmalarımızdan birinde sanat ve organizasyondan ötesini gördük ve sanatın bir organizasyon olduğunu fark ettik. | TED | خلال أحدِ نقاشاتنا الّليلية المتأخرة، تأمّلنا في ما وراءِ الفنّ والتنظيم وبدأنا نرى أنّ الفنّ كانَ بالفعلِ هو التنظيم. |
Karikatür sıradan insanların sevdiği eleştirisel bir sanat şeklidir. | Open Subtitles | الكاريكاتور هو شكلٌ من أشكال الفنّ السّاخر و الّذي يلقى إعجاب عامّة النّاس |
sanat hocam benim çok orjinal olduğumu ve böyle bir şeyin de benim için paha biçilemez bir deneyim olacağını söyledi. | Open Subtitles | مُدرّسي في الفنّ قد قال لي بأنّني أصيلة و أنّ هاته ستكون تجربة ثمينة بالنّسبة إليّ |
Öyleyse sanat eleştirmeni olarak kariyerine veda edebilirsin. | Open Subtitles | حسنـاً، أعتقد أنّه يمكنك أن تقبّل مهنتك وتُلقي كلمة الوداع إلى الفنّ |
sanat muhammini olarak kariyerine hoşçakal diyebilirsin. | Open Subtitles | حسنـاً، أعتقد أنّه يمكنك أن تقبّل مهنتك وتُلقي كلمة الوداع إلى الفنّ |
Onu ilk sanat camiasının cenazecisi gibi giyinmiş gördüğümde anlamalıydım. | Open Subtitles | كان يجب أن اعلم، عندما ظهر بهذا اللباس مثل حانوتي لعالم الفنّ |
sanat demek mutlu ve güzel şeylerin seni etkilemesi demektir. | Open Subtitles | الفنّ يعني السعادة والأشياء الجميلة التي تلمس المشاعر. |
sanat insaları gençleştirir, onları ihtiyar yapmaz. | Open Subtitles | الفنّ يجب أن يجدد الناس لا أن يجعلهم شيوخاً عجزة. |
Resmi sanat, Sovyetler Birliğini; zeki, kendini düşünmeyen liderlerce idare edilen, ...vaat edilmiş ve bir sürü fırsatın olduğu bir diyar olarak göstermekteydi. | Open Subtitles | أظهر الفنّ الرسمي الإتحاد السوفيتي كأرض ميعاد تملأها الخيرات والفرص، بقيادة رشيدة غير أنانية |
Sanatçının da neredeyse sanatı kadar güzel olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | حسناً، قال بأنّ الفنّ تقريباً يشبه بجماله جمال الفنان |
O iğrenç sanatı ve rezalet şiirleri harika bir yemeğe çevirmeni istiyorum. | Open Subtitles | أودّ منكِ تحويل ذلك الفنّ الفضيع والشعر المريع إلى وجبة عظيمة |
Çağdaş sanatı her zaman merak etmişimdir. | Open Subtitles | لطالما كنتُ مَعْنيَّة بشأن الفنّ المعاصر |
Karl babasının koleksiyonundaki bütün çalıntı eserleri yasal sahiplerine iade etmek istiyordu. | Open Subtitles | كارل يريد ان يعيد كلّ الفنّ المسروق في مجموعة أبوه إلى أصحابها الشرعيين |