Bu kararları alan şapşalları bilirsin. | Open Subtitles | أنت تَعْرفُ المهرّجين الذين يصنعون هذه القراراتِ. |
Rahul ile konuşmaya ne gerek var? bu tip kararları alamaz. | Open Subtitles | ماذا الحاجة للكَلام مع راهول هو لا يَستطيعُ إتِّخاذ هذه القراراتِ العائليةِ. |
Protokolü uyguluyoruz çünkü tarih bize öğretti ki en çok hayat kurtaran kararları alıyoruz. | Open Subtitles | نحنُ نتبعُ قاعدةً أساسيّة لأن التاريخ قد أبان لنا أيُّ القراراتِ تمكننا من حماية أغلبِ الحيوات |
Herkes doğru kararlar verebilmek için bazı bilgilere ulaşmaya çalışıyor. | Open Subtitles | ـ ـ ـ محاولاً الحصول على المعلوماتِ التي نَحتاجها لإتِّخاذ بَعْض القراراتِ الموضوعية |
Saat 8 yönünde üç tane piliç oturmuş fena kararlar alacakları kokteyllerini yudumluyorlar. | Open Subtitles | ثلاثة شقروات تشرب مشروبات القراراتِ سيئةِ صباحا فى 8: 00. |
Vermek zorunda olduğun kararlara gıpta etmiyorum ama senin için endişeleniyorum. | Open Subtitles | ولا أحسد القراراتِ التي اضطررتَ أن تأخذها، لكنّي أقلق بشأنِكَ. |
Andrew Meyer'ın verdiğim kararlar üzerinde hiçbir etkisi yok. | Open Subtitles | تَعْرفين، أندرو مير لَيْسَ لهُ تأثيرُ مطلقاً على إتّخاذ القراراتِ. |
Bazı çok büyük kararlar aldın. | Open Subtitles | جَعلتَ بَعْض القراراتِ الكبيرةِ جداً. |
Eğer benim yaptığım gibi, hayatlarını etkileyecek kararlar vereceksen her biri eşit şekilde değerli olmalı. | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ يَكُونَ قيمين على حد سواء إذا كنتى ستقومين ببعض القراراتِ الي ستؤثّرُ على حياتِهم هذه هى الطريقَه التى يجب على فعلها |
Tabii, virgül, akademi yıllarında bir şey öğrendiyse eğer diğer insanların mantıklı yaratıklar olduğu fikrine göre mantıklı kararlar verildiği düşüncesi virgül, aslında, virgül koca bir yalan. | Open Subtitles | " بالطبع، لو سبق لهُ تعلمُ أي شيء " " في سنواتِ دراستهِ بالوسطِ الأكادميّ " "فسيكون، بأن نظرية إتخاذ القراراتِ العقلانيّة إستناداَإلىفرضيّة" |
Dene ve aklından ziyade kalbinin sesini dinleyerek kararlar al. | Open Subtitles | حاولْى وإتّخذْى بَعْض القراراتِ. . . . |