Şehre giren her kervan dikkatle incelenmeli. | Open Subtitles | كل القوافل التي تدخل المدينة يجب أن تراقب |
Ayrıca Musa ya da başka bir erkeğin önünde kervan malı gibi teşhir olamayacağım. | Open Subtitles | و لن أذهب لأعرض نفسى مثل سلع القوافل أمام موسى أو أى رجل آخر |
Son zamanlarda çok konvoy geçmeye başladı. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من القوافل مؤخرا. |
Belki daha sonra örgütlenerek, konvoyları engellemek için sabotajlar düzenleyebiliriz. | Open Subtitles | ربما لاحقاً، عندما يتم تنظيمنا، في ذلك الوقت يمكننا تخريب القوافل. أنا لا أصدق ذلك. |
O konvoyu yağmacılardan koruyordum senin de çalıştığın yağmacılardan. | Open Subtitles | كنت أحمي تلك القوافل من المُغيرين المُغيرين الذين أستأجرتهم أنت |
Bu görüş kabul edilebilir ama bana göre kervanlar son derece önemlidir. | Open Subtitles | يمكن لهم أن يحتفظوا بتلك الصورة ولكن قطعا بالنسبة لي القوافل حيوية |
Tartarlar kervanları yağmalıyor, canlı herşeyi kılıçtan geçiriyorlardı. | Open Subtitles | يهاجمون القوافل و يذبحون كلّ شخص |
Kervanlarda, Mısır'dan sürülen yüce birinden söz ediliyor. | Open Subtitles | هناك أقاويل من القوافل عن الشخص العظيم الذى تم إخراجه من مصر |
Ayrıca Musa ya da başka bir erkeğin önünde kervan malı gibi teşhir olamayacağım. | Open Subtitles | و لن أذهب لأعرض نفسى مثل سلع القوافل أمام موسى أو أى رجل آخر |
Bu bela İran'dan çıkıp büyük kervan yolunu takip ederek... | Open Subtitles | من فارس انتقل الوباء عن طريق مسار القوافل |
Ebu Talip bir tüccardı, antik zamanlardan kalan bir iş olan, Arabistan'ı Orta Doğu ve ötesinin medeniyetleri ve kalabalık merkezleriyle birbirine bağlayan kervan ticaretiyle uğraşmakta, Suriye'ye mal taşımaktaydı. | Open Subtitles | أبو طالب كان تاجر يأَخذ القوافل إلى سوريا جزء من الاعمال التي ربطت ومنذ القدم بلاد العرب إلى المراكز السكانيه وحضارات الشرق الأوسط وما بعده |
Muhammed'in kervan ticaretine katılışı olağanüstü bir fırsattı. | Open Subtitles | في تجارة القوافل كان فرصة إستثنائية |
konvoy koruması önemsenen bir konu değildi. | Open Subtitles | تحصين القوافل لم يكن مثار اهتمام قبل الحرب ...وبين الحربين، و أعتقد أن هذا أمراً طبيعياً |
konvoy sistemi bozulmuş ve Dover gibi limanlar vurulmuştu. | Open Subtitles | لقد فشل نظام القوافل فشلاً ذريعاً ( و موانىء مثل ميناء ( دوفر تكبدت خسائر ماديه مروعه |
Daha, çok daha fazla konvoy, Kanada'dan ayrılıyordu. | Open Subtitles | العديد من القوافل ستخرج ( صوب وجهتها من ( كـنـدا |
Cobbler Körfezi'nden gelen konvoyları durdurmaya çalışıyorlardı. | Open Subtitles | ليوقفوا هذه القوافل اللعينة من المجيئ من خليج كوبلر |
Ama yardım ilk olarak Alman denizaltıları, bombardıman uçakları ve savaş gemilerinin olduğu ölüm diyarı arasından Murmansk ve Archangel'a giden arktik konvoyları aracılığıyla geldi. | Open Subtitles | لكن فى البدايه لم تكن المساعدات تأتى إلا عن طريق القوافل الأطلنطيه متجهةً صوب موانئ ( مورمانسك ) و ( أرك أنجل ) مارةً من منطقة الموت التى تسيطر عليها الغواصات وقاذفات القنابـل وسفن السطـح الحـربيه الألمانيـه |
Hatırlatmak isterim Omaha ve Utah plajlarının Amerikan konvoyu en uzun yolu kat edecek. | Open Subtitles | ينبغي أن اذكر الجميع ...أن القوافل الامريكية إلى سواحل أوماها و يوتا مكلفة بإجتياز اطول مسافة في القناه |
Hergün kervanlar geliyor. | Open Subtitles | القوافل تصل كل يوم |
Tartarlar kervanları yağmalıyor, canlı herşeyi kılıçtan geçiriyorlardı. | Open Subtitles | يهاجمون القوافل و يذبحون كلّ شخص |
Kervanlarda, Mısır'dan sürülen yüce birinden söz ediliyor. | Open Subtitles | هناك أقاويل من القوافل عن الشخص العظيم الذى تم إخراجه من مصر |
konvoyun rotasından farklı bir güzergahta seyredildiğinden dolayı doğal olarak birçoğuyla buluşamadık. | Open Subtitles | إضافةً لنقطة ضعف خبرة الملاحين كانت حماية القوافل غالباً عبئاً أضافياً لذلك لا عجب أننا فشلنا أكثر من مـره فـى حماية أكثـر مـن قافـله |
Ne var ki Alman denizaltıları konvoylara, yüzeyden saldırıyordu. | Open Subtitles | لـكـن الـغواصـات الألمـانيـه كـانـت تهاجم القوافل مـن عـلى سطح الماء |