Görevliye kelepçeleri yeterince sıkmasını söylemediniz belki de. | Open Subtitles | ربما أنت لَمْ تَأخُذْ حذرك.. لكن القيود شديدة قليلا |
Yine de efendim, izleyicilerime daha önce bu kelepçeleri hiç görmediğimi açıklar mısınız, ve buna ilk kez teşebbüs ettiğimizi? | Open Subtitles | هل ستكون لطيفاً لتشرح للجمهور أنني لم أرى هذه القيود من قبل وهذه أول مرة أحاول هذا ؟ |
- Kelepçeler son kez kontrol edilsin. - Tatlı özgürlük kuşum. | Open Subtitles | . ـ الفحص النهائي, كل القيود . ـ الطائر الجميل للحرية |
Zincirler çok kalın. Ve kurtarılmayı da hayal edeyim bile deme. | Open Subtitles | القيود غليظه جدا و لا تحلم أيضا بأنه سيتم إنقاذك |
Harry, zincirleri alacak uslu olacak mısın? | Open Subtitles | إذا جعلت هارى يخلع هذه القيود عنك ستكون لطيفا ؟ |
kelepçelerden kurtulduğumuz zaman, istersen benimle gelebilirsin. | Open Subtitles | سوف نتخلص من تلك القيود و يمكنك ان تأتي معي إن أردت |
Ne kadar ışıklandırılabileceği hakkında da bazı kısıtlamalar var. | TED | وهناك أيضا بعض القيود حول مقدار الإضاءة التي يمكن أن تتوفر عليه. |
Kelepçe suçlu insanlar içindir. | Open Subtitles | ان القيود هي فقط للناس الذين يشكلون تهديدا |
Şu kelepçeleri çöz ve ateş başlamadan önce buradan gitmeme izin ver. | Open Subtitles | فك القيود عني و اتركني امشي قبل أن يبدأ إطلاق النار |
Oradaki kelepçeleri takmaktansa buradaki sülükleri tercih ederim. | Open Subtitles | سأرسل بالمستنزفين إلى هنا بنما تكون القيود هناك |
Ama çizgiyi aşarsan, şu kelepçeleri kalıcı yaparım. | Open Subtitles | ولكنك اذا أسات التصرف ساجعل هذه القيود بيديك بصورة دائمية |
Yaşlı kemiklerim sızım sızım sızlıyor. Bu Kelepçeler çok gevşek. | Open Subtitles | مفاصلي العجوزة تؤلمني بشدة لأن هذه القيود غير محكمة |
Kelepçeler gevşek olduğu için bileklerime sürtünüyor. | Open Subtitles | القيود غير محكمة وتهتز طوال الوقت لتصطدم بمعصمي |
Korkarım bu Zincirler sonsuza dek kalacak. | Open Subtitles | أنا قلقة من أن هذه القيود الحديدية مقدر لها أن تبقى إلى الأبد |
Beni bağlayan Zincirler hakkında ben de böyle hissederim. | Open Subtitles | أنا أشعر بالمثل اتجاه القيود المفروضة علي |
O yüzden zincirleri kesemiyoruz, o yüzden camı kıramıyorsun. | Open Subtitles | هذا هو السبب في أننا لا نقدر أن نقطع القيود أو أن تكسر الزجاج أنت |
Bileklerime taktığınız şu zarif kelepçelerden ayrı olarak mı? | Open Subtitles | تقصدين عدا هذه القيود التي تُضايق رسغيّ؟ |
Tüm bu kısıtlamalar ilgili sorunun yalnızca belirtileri, sebepleri değil. | TED | كل هذه القيود تعالج أعراض المشكلة فقط، وليس الأسباب. |
Kelepçe için üzgünüm Frank, ama kuralları bilirsin. | Open Subtitles | آسف بخصوص القيود إنها القوانين , تعرف ذلك |
Ancak 1972'de Sovyetler Birliği'yle büyük çapta bir tahıl satışı için görüşülürken Başkan Richard Nixon bu kısıtlamaları kaldırdı. | TED | ولكن في عام 1972، أزال الرئيس ريتشارد نيكسون هذه القيود أثناء التفاوض في مبيعات ضخمة للحبوب إلى الاتحاد السوفيتي. |
Şu rahatsız edici Kelepçelerin anahtarlarını alabilir miyiz? | Open Subtitles | لو بإمكاننا الآن الحصول على مفاتيح لهذه القيود المُزعجة. |
Bill, Kelepçelerini çıkarıp ayağa kaldırıp, cama doğru döndürür müsün onu? | Open Subtitles | بيل ، هلا قمت بإزالة القيود اجعله يقف و اجعله ينظر الى الزجاج؟ |
Annemi zincire vurup hapse göndermen iyi bir taktikti. | Open Subtitles | اقتياد أمي إلى السجن وفي يدها القيود كانت لمسة لطيفة منك |
Ancak gen sürücülerinin ayrıca bazı fiili sınırları var. | TED | ولكن للتعديل الجيني أيضاً بعض القيود الملموسة. |
Bütün bu kısıtlamalara aslında hiç gerek yok. | TED | الآن، ليس هناك حاجة لهذه القيود على الإطلاق. |
Sorulan 3 kısıtlama arasından seçeneklerimizi en çok daraltanı sayının tam küp olup olmadığı sorusu. | TED | من القيود الثلاثة المقدمة، الذي يضيق احتمالاتنا بشكل أكبر هو أن الرقم هو مكعب تام. |
Dinleyin, herkes Kelepçenin bir halkasını bileğinde tutmalı. | Open Subtitles | و لكن اسمعوا، احتفظوا بأحد القيود على المعصم طوال الوقت |