"الكئيبة" - Traduction Arabe en Turc

    • kasvetli
        
    • iç karartıcı
        
    • asık
        
    • Mimsy
        
    • blues
        
    • kederli
        
    • arbedeyi
        
    Dah sonra son grup, siyahlar içinde, gecenin kasvetli saatleri. Open Subtitles ثم مجموعة أخيرة مرتدية ملابس سوداء تمثل ساعات الليل الكئيبة
    Genç adam, Mançurya'nın bu kasvetli bölgesini görmek için 8,000 mil uçtun. Open Subtitles الشاب الذى طار ل8000 ميلا .. إلى هذه البقعة الكئيبة فى منشوريا
    Yapabilecekleri en kötü şey, beni şu kasvetli ülkelerinden yollamak olur. Open Subtitles أسوا ما يمكن أن يفعلوة أن يرسلوني خارج هذه البلاد الكئيبة
    Kirli, iç karartıcı otel odaları. Sürekli trenden trene koşuşturma. Open Subtitles قذارة، غرف الفندق الكئيبة دائما مطاردة القطارات
    - Sen ve ben asık suratlarla, adamın karısını öldürmediğini anladığımız için üzülüyoruz. Open Subtitles أنت وأنا بوجوهنا الكئيبة أستسلمنا إلى اليأس لأننا إكتشفنا أن الرجل لم يقتل زوجتة
    Eğer bu hızda gidersek öğleden önce Mimsy Ovası'na varırız. Open Subtitles بهذا المعدّل نستطيع الوصول إلى السهول الكئيبة قبل منتصف النهار
    Önceden yaptığımız gibi blues şarkıları yapalım. Open Subtitles دعونا نبدأ الاغنية الكئيبة التي اعتدنا ان نغنيها
    O kasvetli kaleden çıkığımdan beri, sağlığım daha iyi durumda. Open Subtitles عندما خرجتُ من تلك القلعة الكئيبة بدى أن صحتي تتحسن
    Moralimizi bozacak şeyler yaşanabilir ama Vonnegut kasvetli değerlendirmeleriyle bir parça umuttan daha fazlasını sunuyor. TED قد نصاب بالتعب والإحباط، لكن فونيغت بعثر على تقديراته الكئيبة فتاتاً بسيطاً من الأمل.
    O kasvetli eski pencerelerde hayat görmek güzel olacak. Open Subtitles ستكون إغاثة لرؤية الحياة فى تلك النوافذ الكئيبة القديمة
    kasvetli otel odasında suskundular. Nedenini bilmeden birlikte oldular. Open Subtitles كانا صامتين في غرفة الفندق الكئيبة لكنهم تضاجعا
    Sinema okulundan sonra o kasvetli siyah-beyaz filmleri çektin. Open Subtitles بعد المدرسة قمتَ بصنع أولئك الأفلام البيضاء والسوداء الكئيبة
    Böyle kasvetli, iç karartıcı şartlarda tanışmamız... bir talihsizlik. Open Subtitles ومن المؤسف أننا وقد لمقابلتنا في ظل ظروف كما الكئيبة.
    Ne yokluğundaki o kasvetli yıllar kalbimi verdiğim o kıymetli,ünvansız adam imajını en ufak bir ölçüde zihnimden silebildi... Open Subtitles و كل سنوات الغياب الكئيبة تلك رسمت لوجهك صورة داخل قلبي
    O kasvetli kasabadan kaçmanın yanında, hep senin için bekledim. Open Subtitles ، بالإضافة إلى الهروب من القرية الكئيبة لقد انتظرت فقط من أجلك
    Çünkü kasvetli şeylere yardım ediyoruz. Open Subtitles لأن الأشياء الكئيبة هي التي تحتاج لمساعدتنا
    Canlı renkleri tercih et, iç karartıcı olanları değil. Open Subtitles اختاري الألوان البرّاقة، وليس الكئيبة دائماً.
    - Sen ve ben asık suratlarla, adamın karısını öldürmediğini anladığımız için üzülüyoruz. Open Subtitles أنت وأنا بوجوهنا الكئيبة أستسلمنا إلى اليأس لأننا إكتشفنا أن الرجل لم يقتل زوجتة
    Mimsy Ovası'ndaki Yüksekten Bakan Tumtum Ağacı'nın altına gömmüştük. Open Subtitles دفنّاها في السهول الكئيبة تحت شجرة "طمطم" الشاهقة
    Şu "blues" havası, kendini beğenmiş tavırları, ...bulmacaları, o gülüşü, o büyük kırmızı gözleri. Open Subtitles الحكمة الكئيبة , التعليقات الوقحة , الكلمات المتقاطعة الإبتسامة , تلك الأعين المائية الحمراء
    O'nun kutsal hakimiyeti kederli yaşamına rehber olsun. Open Subtitles ولعل سيادته المقدسة ترشدك خلال حياتك الكئيبة
    Ve eğer ısrar edersen, bu arbedeyi sonuna kadar sürdürebiliriz. Open Subtitles فإما أنك مصر على تكملة هذه المهزلة لنهايتها الكئيبة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus