Hayır, ben bu öğleden sonra yapacak çok şey var. | Open Subtitles | لا، لدي الكثير مما يجب عمله بعد ظهر هذا اليوم. |
10 yaşındaki küçük aklımdan çok şey geçiyordu. | TED | أعرف أن كان هنالك الكثير مما دور في عقلي الصغير ذو عشر سنوات. |
Cidden. E-kitaplardan kazanılacak çok şey var: Kolaylık, elverişlilik, taşınabilirlik. | TED | هناك الكثير مما يمكن الحصول عليه من خلال الكتب الإلكترونية: السهولة والراحة، والاحتمالات الشاسعة. |
Sen kendi oyununa bak. Düşüneceğin bir sürü şey var. | Open Subtitles | انشغل بلعبك أنت فهناك الكثير مما يستحق انشغالك |
Bilmedikleri çok şey olduğunu anlayacak bilgiye sahipler. | TED | فهم يعرفون كفاية لكي يدركوا أن هناك الكثير مما لا يعرفونه. |
Yani çok şey olup bitiyor ve kavganın öyle olmasını gerektirmeyen çok yolu var. | TED | لذلك هناك الكثير مما يجري هناك، وهناك طرقا كثيرة للقتال بها بدون الضرورة لفعل ذلك. |
İklim değişikliği hakkında anlamadığımız pek çok şey var. | TED | اتضح لنا أن هناك الكثير مما نجهله بخصوص التغير المناخي. |
Bu yeni ortamın nasıl işlediğine dair öğrenilecek çok şey vardı. | TED | واتضح أن هناك الكثير مما يمكن تعلمه عن كيفية عمل هذا الوسط. |
ışık alan bölgelerle ilgili biraz fikir edinirdiniz ama insanlardan tutun sıradağlara kadar göremediğiniz çok şey olurdu | TED | يمكنك أن تستدل لأماكن وجود الضوء، ولكن يوجد الكثير مما لا يمكنك رؤيته، كل شيء، ابتداءً بالأشخاص وحتى السلاسل الجبلية. |
Pek çoğumuzun malumu olduğu üzere, daha iyi bir dünya inşa etmek için önümüzdeki yıllarda yapılacak çok şey var. | TED | هناك الكثير مما يجب فعله خلال الاعوام القليلة القادمة، وهو ما يتضح لكثيرٍ منّا، لبناء عالم افضل. |
Bir erkek çok şey yapabilir... ama kendini satmak sizin yapacağınız iş değil. | Open Subtitles | هناك الكثير مما يفعله الرجل... لكن الخيانة من أجل المال ليست من صفاتك |
Görülecek daha çok şey var, dilersen tabii. | Open Subtitles | هناك الكثير مما يستحق الرؤية في حال اردت |
Ama yine de birbirimizden çok şey öğrendik. | Open Subtitles | ومع ذلك هناك الكثير مما تعلمناه من بعضنا البعض |
Eğer yardım edecek bir adam varsa böyle bir evde yapacak çok şey vardır. Evet. | Open Subtitles | هناك الكثير مما يجب عمله في هذا المنزل لو كان هناك رجل للسماعدة |
Son zamanlarda kafamda bir sürü şey var, o kadar. Geçer. | Open Subtitles | فقط لدي الكثير مما يشغل عقلي مؤخراً ، سأكون بخير |
O zaman göründüğünden daha fazlası olduğunu anlardınız. | TED | لكي تستطيعوا ان تعلموا ان هناك الكثير مما لا ترونه حقاً في اليمن |
Ulusal tarih hakkında söylenecek çok fazla şey var, egemen devlet için söylenecek daha fazlası. | TED | هناك الكثير مما يمكن قوله عن التاريخ الوطني، وأكثر من ذلك عن الدولة السيادية. |
Ve olanların çoğu içeride -- işte parlayan gözlü, titreşen gözlü bir balık | TED | و الكثير مما يجري في الداخل -ـ هنا سمكة عيونها متوهجة، عيون نابضة |
Birlikte ne kadar çok kötülüğün üstesinden gelebileceklerini fark edeceklerine inanıyorum. | Open Subtitles | أشعر بحق أن ما يدرك كم هناك الكثير مما يمكن قهر الشر معا. |
Bak, çok az bir zamanım kalmış olsa bile yapabileceğim birçok şey var. | Open Subtitles | أنظر، حتى وإن بقي لي القليل من الوقت فهناك الكثير مما يمكنني فعله |
Sen merak etme. Sultan olduğumda sana çok iş düşecek. | Open Subtitles | لا تخف هناك الكثير مما سأفعله عندما أتولى الأمر |
Dudağından dökülen kelimelerin çoğundan bir anlam çıkaramıyoruz. | Open Subtitles | الكثير مما تقولة لا نستطيع فهمة بسبب خشونة وشحوب فمها الضعيف |
Ama bu sihirli kutularla yapabileceğinizden daha fazla şey var. | TED | ولكن ثمة الكثير مما بوسعك فعله بصناديق السحر هذه. |