Tonane'nin halkına yalan söylemek fikri benim de hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | أنا لا أحب فكرة الكذب على قوم توناني أكثر منك |
Tanrı'nın suratına karşı yalan söylemek ahlaksızlık değil mi sence de? | Open Subtitles | غير اخلاقي الا تعتقدين هذا؟ مثل الكذب على في وجه الاله؟ |
Değişiklik olsun diye yalan söylemeyi dene. Dünyanın düzeni bu. | Open Subtitles | جربى الكذب على سبيل التغيير إنه العملة المتداولة حول العالم |
Arkadaşlarını dolandırmayı, eşine yalan söylemeyi ve çocuklarından uzak durmaya devam edecek misin? | Open Subtitles | هل تريد حقّا أن تستمرّ في خداع أصدقائك الكذب على زوجتك، واجتناب أبنائك؟ |
Öbür türlü Bill'e yalan söyleme fikri çok rahatsız edici. | Open Subtitles | ما لم تكن فكرة الكذب على بيل غير مريحة لك. |
Parmaklıkların ardından bile diğer kayıp çocukların ailelerine yalan söylemeye devam ediyordu. | Open Subtitles | حتى من وراء القضبان تابع الكذب على العائلات بشأن أطفال آخرين مفقودين |
Yalandan nefret ederim. | Open Subtitles | انا اكره حقا ان يتم الكذب على |
Iris'e yalan söylemekten bıktım çünkü. | Open Subtitles | لأنني على وشك القيام به الكذب على ايريس. |
"Birbirimize yalan söylemek yok" adlı anlaşmamızı yeniden düşünmem gerekebilir. | Open Subtitles | قد أضطر لأعادة التفكير بأتفاقنا بشأن عدم الكذب على الآخر |
O zaman onu hapse atmak için nedenim federal ajana yalan söylemek olur. | Open Subtitles | أذن الكذب على عميل تحقيقات مركزية هو شيء آخر قد تصعبُ من مهمتها |
Öncelikle; çevrim içi yalan söylemek çok tehlikeli olabilir, değil mi? | TED | أولاً, الكذب على الإنترنت يمكن أن يكون خطر جداً, صحيح؟ |
Benim işim çocuklara yalan söylemek ama dürüst yalanlar. | TED | عملي هو الكذب على الأطفال، و لكنها كذبات بيضاء. |
Araba hırsızlığı, sarhoşken araba kullanmak, memura saldırı, hakime yalan söylemek... şimdi de haneye tecavüz. | Open Subtitles | سرقة سيارة , القيادة تحت تأثير الخمر مهاجمة ضابط , الكذب على القاضى والآن , إقتحام منزل |
Yeni görevinde Bay Burns'ün telefonlarına bakmak, vergi iadesi formu hazırlamak, göz kapaklarını nemlendirmek, çiğnemesine ve yutmasına yardım etmek, Kongreye yalan söylemek ve yazı yazmak var. | Open Subtitles | ،تجهيز أوراق ضرائبه ، ترطيب عيونه .. مساعدته بالمضغ والبلع الكذب على الحكومة ، وبعض الكتابات |
Eğer öyleyse bunu açığa çıkarıp birbirimize yalan söylemeyi kesmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن يكون معلن ونتوقف عن الكذب على أنفسنا |
Dedim ki Federal İletişim Komisyonuna gideceğim ve işimden kamu yayın lisansı sahibi olan sizin tarafınızdan kovulduğumu bildireceğim yayında halka yalan söylemeyi red ettiğim için. | Open Subtitles | وسأقدم تقريرا بأنني طردت من وظيفتي بواسطتك الترخيص لتلك الموجات الهوائية العامّة لأنني رفضت الكذب على الناس على الهواء. |
- Biliyor musun, belki de kazanamayacağımı kabul edip Lynn'e ve diğerlerine yalan söylemeyi bırakmalıyım. | Open Subtitles | لعلى يجب أن أقبل الواقع أننى لا أستطيع الفوز وأوقف الكذب على لين وعلى أى شخص آخر |
Doğduktan sonra otuz saniye bile geçse geçmişin olur ve altmış saniye sonra kendine yalan söylemeye başlarsın. | Open Subtitles | بعد ثلاثون ثانية من ولادتك يصبح لديك ماضٍ وبعد هذا بـ60 ثانية تبدأ الكذب على نفسك بشأن ذلك |
Sen de kazanabilirsin. Tek yapman gereken kendini kandırmayı bırakıp şu soruyu sorman: | Open Subtitles | يمكنك، عليك أن تتوقف عن الكذب على نفسك |
Seni öpeceğim, sarılacağım ve en kötüsü de bir arkadaşa bile yalan söylenebileceğini hatırlayacağım. | Open Subtitles | التقبيل ، لف الذراع .. والأسوء في ذلك عندما أتذكر الكذب على صديق ونحن نتناول الغداء |
Federal Şerife yalan söylemenin sadece günah değil, suç da olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | أتدرين أن الكذب على مارشال إتحادي ليس مجرد خطيئة بل هو جريمة |
Herkes bencili oynuyor fakat o bana yalan söyleyerek ve köpek gibi davranarak son zamanlarda oldukça kötü kararlar veriyor. | Open Subtitles | كل شخص يمر من خلال فترة تمرد لكنه كان يفعل الكثير من الخيارات الفقيره مؤخرا الكذب على,تمثيل كا أنه كلب |
Sen bütün dünyaya yalan söylemekte deneyimli olabilirsin ama ben değilim. | Open Subtitles | لأنّك خبيرٌ في الكذب على الملأ أنا لا أستطيع فعل ذلك |