| Kanada hükümeti 1999 yılının Nisan ayında İnuitler’e, California ve Teksas’ın toplam büyüklüğünden daha büyük bir arazi verdi. | TED | أعادت الحكومة الكندية في أبريل 1999 السيطرة الكاملة لشعب الإنويت على منطقة من الأرض أكبر من كاليفورنيا وتكساس مجتمعتين |
| Sizin organizasyonunuz, Bay Midnight, Kanada sınırından bu kutulardan bir grup getirdi. | Open Subtitles | منظمتك يا سيد ميدنيت أحضرت بضاعة من هذه العلب عبر الحدود الكندية |
| Ama Kanada bölüğünün bugün cepheye gitmeye hazır bir birliği var. | Open Subtitles | لكن لدي مسودة واحدة للقوات الكندية جاهزة للذهاب إلى الجبهة اليوم |
| 25 yıl geçti ve Kanadalı Profesör Evelyn Forget kayıtları buldu. | TED | بعد 25 سنة، قامت الأستاذة الكندية إيفيلين فور جي بإيجاد السجلات. |
| Gps'ten takip ediyoruz, şu anda Kanada sınırına doğru ilerliyor. | Open Subtitles | نحن نتعقب تحديد المواقع، و هو يتجه إلى الحدود الكندية. |
| Bu sabah dolandırıcı bir taşımacılık şirketinden Kanada gümrüğünde ele geçirildi. | Open Subtitles | سرق من الجمارك الكندية هذا الصباح من قبل شركة نقل إحتيالية |
| Seni ofisten çıkardığına göre ilginç bir kaçak Kanada eşyası olmalı. | Open Subtitles | لابد أنها بعض الممنوعات الكندية الغريبة لأنها إستطاعت إخراجك من المكتب |
| Millete bu oyunu oynatmak için Kanada hükümetinden para alıyorsun. | Open Subtitles | ولكنك قبلت المال من الحكومة الكندية لدفع الالعاب المجانية إليناَ. |
| Bu üç ofis de arabayla Kanada sınırına birkaç saat uzaklıkta. | Open Subtitles | سائر تلك الثلاث مكاتب على بعد ساعات بالسيارة من الحدود الكندية |
| ABD, Kanada ya da Çin'i aramam 5 Kenya şilini, veya .06 ABD dolarına mal oluyor. | TED | إنها تكلفني بالعملة الكندية 5 شلنات، أو 0.6 دولار أمريكي ثمن الإتصال بأمريكا أو كندا أو الصين. |
| Kanada şehirleri, Vancouver gibi, ve orada yine bizimkinin yarısı kadar benzin harcıyorlar. | TED | المدن الكندية مثل فانكوفر، حيث, مرة أخرى، يحرقون نصف الوقود. |
| Peki Kanada Çalışmaları'ndan alınan bir diplomayla kaç para kazanılacağını kim biliyor? | TED | من يعرف ماذا يتوقع من شهادة، دعنا نقول في الدراسات الكندية. |
| Kanada hükûmeti, beş Kanadalıya bir mülteci aileye destek olma izni veriyor. | TED | الحكومة الكندية تسمح لأي 5 أفراد كنديين أن يقوموا بالرعاية الخاصة لأسرة من اللاجئين |
| Tahminimce şimdiye kadar Kanada sınırına yakın bir yere varmışızdır. | Open Subtitles | أعتقد أننا فى مكان ما على الحدود الكندية الآن |
| Sen ve kocan sabaha Kanada'da olacaksınız. | Open Subtitles | أنت وزوجك ستكونان خارج الحدود الكندية بحلول صباح الغد |
| Kanada takımının çoğu Dunkirk'de savaşmıştır. | Open Subtitles | الكثير من رجال الوحدة الكندية قاتلوا في دانكيرك |
| Maximilian'e haber verebilirsiniz Montezuma ve Kanada sınırı arasında bunlardan daha iyi mal bulamaz. | Open Subtitles | انه لن يجد بين الحيوانات أفضل من مونتيزوما والحدود الكندية |
| Herkes Kanadalı atlı polislerin ata bindiği ve nehirde boğulan kadınları kurtardığını düşünüyor. | Open Subtitles | الكل يعتقد أن الشرطة الكندية تركب الأحصنة وتنقذ النساء من التيارات النهرية السريعة؟ |
| Sadece Kanadalı bir kız küçükler hokey maçında biriyle tanışabilir. | Open Subtitles | الفتاة الكندية فقط هي من تقابل شخصاً في مباراة للهوكي |
| Kanadalı adam yemek yemek istiyor, o yüzden bu gece şehirde kalacağım. | Open Subtitles | هذا الأسبوع الرجال الذين بالصفقة الكندية يريدون العشاء لذا سأبقى بالمدينة الليلة |
| RCMP evde bekliyor. Ayrıca telefonlarına dinleme ve yer tespit cihazı yerleştirdik. | Open Subtitles | الشرطة الملكية الكندية تراقب بيته كما نراقب هواتفهم |
| FBI, CSIS, RCMP... Tüm kurumları bilgilendirdi. | Open Subtitles | المباحث الفيدرالية ، فرقة الخيالة الكندية ، خدمة الإستخبارات الكندية كل الوكالات الخبيثة |
| Birçok egzersiz ile farkedeceksiniz ki Kanadaca konuşmak o kadar da zor değil. | Open Subtitles | ومع الكثير من التدريب ستجد أن تكلم اللغة الكندية ليس بهذه الصعوبة |
| Fransız Kanadalılar konusunda hemfikiriz yani. | Open Subtitles | اذًا فنحن متفقان بشأن الفرنسية الكندية. |
| DEA'nın seni suçlama nedeni, ...bir Kanada polisinin gizli operasyonda kullandığı uyuşturucuyu senin çaldığını söylemesi. | Open Subtitles | اهتمام مكافحة المخدرات بك ناتج عن ادعاءات من قبل ضابط بالشرطة الكندية أنك سرقت مخدرات كان يستعملها في كمين. |