Kurtulur kurtulmaz, Amerikalılar sığınma verene kadar kalacak bir yerim var. | Open Subtitles | عندما أصبح حراً، لدي مكان للبقاء ريثما يضمن لي الأمريكيون اللجوء |
Kanserden ölmek üzere olan Şah'a, Amerika tarafından sığınma hakkı verildi. | Open Subtitles | مُحتضراً من السرطان, تم منح الشاه اللجوء السياسي في الولايات المتحدة |
Onların statüleri de. sığınma hakları varsa, bu çocuklar için Noel gibi olur. | Open Subtitles | ووضعهن، إسمع، إذا كنّ يستحقن اللجوء السياسي، فسيكون كعيد الميلاد لهن يا فتى. |
Kesin bir şey istiyorsanız iltica talebinde bulunmak kesinlikle yasaldır. | TED | وإذا كنتم تريدون شيئاً قطعي، فطلب اللجوء أمرٌ قانوني حتماً. |
Mültecilerin ülkeye gelmesinin başka bir yolu iltica talebinde bulunmak. | TED | طريقة أخرى يأتي بها اللاجئين هي عن طريق طلب اللجوء. |
İki oğlu hapse atıldı, kendisi Brüksel'e sığınmak zorunda bırakıldı. | Open Subtitles | ابناه كانا مسجونين كما إنه اضطر لطلب اللجوء في بروكسل |
Sana yerini söylerim ama bunu yanlızca bana sığınma sağlarsan yaparım. | Open Subtitles | يمكنني اعطاؤك الموقع ولكن فقط إذا عرضتِ علي حق اللجوء السياسي |
ABD'de yaşayan Ugandalı bir göçmenim ve sığınma başvurumun onaylanmasını bekliyorum. | TED | أنا مهاجر من أوغندا وأعيش بالولايات المتحدة في انتظار أن تتم الموافقة على طلب اللجوء الخاص بي. |
Çernobil sayesinde, Amerika'da sığınma hakkı kazandık. | TED | شكرا لتشرنوبل، لقد حصلنا على اللجوء في أمريكا. |
Almanya'da Edward Snowden'e sığınma hakkı verilmesi hakkında bir tartışma oldu. | TED | كانت هناك مناظرة في ألمانيا حول منح اللجوء لإدوارد سنوودن. |
sığınma talep etmek için İngiltere'ye ulaşmaya çalıştıkları için hepsi burada sıkışıp kalmışlar. | TED | وعلقوا هناك جميعهم لأنهم يحاولون الوصول إلى إنجلترا لطلب اللجوء. |
Teorik olarak mültecilerin sığınma hakkı vardır. | TED | فمن الناحية النظرية، فإن للاجئين الحق في طلب اللجوء. |
Entegre olmalarına yardım ederek, iltica ülkelerinde son buluyoruz. | TED | وانتهاءً ببلدان اللجوء لمساعدتهم على الاندماج. |
Bu sorunlar bir çözüme bağlanıncaya kadar, insanlar denizlere atılıp güvenlik ve iltica aramaya devam edecekler. | TED | لحين تُحل هذه المشاكل، سيظل الناس يلجؤون للبحر ليطلبوا اللجوء والامان. |
Yeni olan şey, son zamanlarda ailelerin ve çocukların kontrol noktalarına gelip iltica talebinde bulunmalarındaki ani artış. | TED | الجديد هو، تزايد ظهور العائلات، الأطفال والعائلات، على حواجز التفتيش وطلبهم اللجوء. |
İltica eden, mülteci tanımını karşıladığını kanıtlamak için ABD'de bir süreçten geçer. | TED | ببساطة طالب اللجوء يُمثل شخصاً يسير في العملية في الولايات المتحدة ليثبتوا أنهم لاجئين. |
Aslında Direniş O'nu öldürmeye çalıştığı için... buraya sığınmak istedi. | Open Subtitles | في الواقع، بحثت عن اللجوء هنا لأن المقاومة يحاولون قتلها. |
Avustralya'daki mülteci sorunu öyle politikleştirildi ki insaniyetini yitirdi. | TED | قضية طالبي اللجوء في أستراليا تم تسيسها بشكل كبير حيث فقدت طابعها الإنساني. |
Tehditlere başvurmak istemem, Bay Harley. | Open Subtitles | أنا لا أريد اللجوء للتهديدات ، سيد هارلي. |
Bak, paradan önce, kız kardeşim, Karma, günlerini bir akıl hastanesinde geçiriyor. | Open Subtitles | انظروا، بدون هذا المال، أختي، كارما، تنفق بقية أيامها في اللجوء المجنون. |
Şimdi, onun ve mürettebatının bir kısmının sığınmaya çalışacakları olasılığı var. | Open Subtitles | و هناك الآن احتمال بأنه و جزء من طاقمه يريدون اللجوء |
İçinde olduğum ikilemle canınızı sıkmak istemem ama cemaatimi teskin edip yatıştıramadığım takdirde Engizisyon'a başvurmaktan başka alternatifim kalmayacak. | Open Subtitles | أنا متردد في إشراكك لحل هذه المُعضلة ، لكن إن لم أستطع تهدئة الوضع فليس لدي بديل سوى اللجوء إلى محاكم التفتيش |
Yani, kim isterse istesin Sığınacak yer verme kuralı. | Open Subtitles | هذه الإلتزامات تعطي اللجوء لكل من يقولها |
Partinin taşınmasını herkesten çok istiyorum, ama bunun için şantaja başvurmaya değmez. | Open Subtitles | أنا أكثر واحد يريد أن تنتقل هذه الحفلة ولكنها لا تستحق اللجوء إلى الابتزاز |
Bazı dış güçlere başvurmadan, hem bireysel hem de toplu olarak, hayatlarımızda fark yaratacak güce sahip olduğumuzu vurgular. | TED | وأنه لدينا القوة لإحداث الفرق في حياتنا، على الصعيدين الفردي والجماعي، دون اللجوء إلى قوة خارجية. |
İstediğim şey bir sorunla eve geldiğimde yardım için karıma danışabilmek. | Open Subtitles | ما أريده هو عندما أعود لمنزلي بمشكلة أكون قادر على اللجوء لزوجتي للمساعدة |