Her bir çiçeğin uzun boynunun altında lezzetli bir nektar havuzu yatıyor. | TED | تجمّع للرحيق اللذيذ يقع في الجزء السفلي من المتاع الطويل لكل زهرة. |
Sadece özel bir tanesi bu korkunç ama lezzetli sondan kurtulmuş olacak. | Open Subtitles | رومى وحيد فقط هو من سينجو من هذا المصير الفظيع ولكن اللذيذ |
Bu lezzetli şeyi yemeden duramıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أكف عن أكل هذا الإفراز اللذيذ. |
Alev ağaçları çiçek açtığında çok miktarda leziz nektar üretir. | Open Subtitles | عندما تزهر أشجار اللهب، فإنها تنتج كميات كبيرة من الرحيق الطيب اللذيذ. |
Hayır, bu leziz şeyin kaymak gibi tadı ve serinliği yüzünden. | Open Subtitles | كلا ولكنه هذا المثلج اللذيذ في هذا المخفوق |
Ben senin arınım emmek istiyorum bu dudaklardan tatlı bal. | Open Subtitles | وإننى نحلتك. أتوق أن أرتشف... العسل اللذيذ من بين شفتيك... |
Burnum öyle tıkalı ki, annemin nefis kerevizinin tadına bile bakamıyorum. | Open Subtitles | أنفي مزكوم ولا أستطيع تذوّق طعام أمّي اللذيذ. |
Neden enfes ve yağlı bir tavukla bunların üzerine bir de kilo problemi ekleyelim ki? | Open Subtitles | لماذا نزيد الطين بلة بمسألة الوزن كي تأكلي الدجاج الدهني اللذيذ |
Bu lezzetli somonu Tom'a verecektim ama sen de alabilirsin, küçük dostum. | Open Subtitles | كنت ساعطى هذا السلمون اللذيذ الى توم و لكن من الافضل ان تاخذه بدلاً منه يا صغيرى |
At binme dersleri, kaliteli makyaj, lezzetli set yemekleri. | Open Subtitles | دروس امتطاء الخيول ، أرقى . مستحضرات التجميل ، طعام الاستديو اللذيذ |
Midemi, lezzetli şeylerle doldurmam gerekiyor. | Open Subtitles | احتاج الي عاده شحن بطني ببعض الطعام اللذيذ. |
- lezzetli sağlık içeceğimle alay edip sonra da tadamazsın. - Neden? | Open Subtitles | لايحق لك تذوق شرابي اللذيذ الصحي بعد أن سخرت منه |
Ey büyük ve güçlü deniz yılanı, lütfen bu lezzetli mütevazı kurbanımızı kabul edin. Teşekkürler. | Open Subtitles | ، يا أفعى البحر العظيمة و القوية أرجو أن تقبلي هذا القربان المتواضع و اللذيذ ، شكراً |
Sen açken, karşına geçmiş bu lezzetli yemeği yiyorum. | Open Subtitles | أحشر وجهي في هذا الطبخ اللذيذ بينما أنت جائع, أيضاً |
Kovboy şapkasının içi kadar kulağa lezzetli gelen bir şey olamaz, değil mi? | Open Subtitles | أعني لا يوجد ما يدل علي الطعام اللذيذ مثل مكان داخل قبعة راعي البقر |
Bir kere o leziz mi leziz insan etini yiyorsun, ve sonra hiçbir şey seni tatmin etmiyor, hem de tüm hayatın boyunca. | Open Subtitles | مثل أنك تستمتع بهذا اللحم البشري اللذيذ جداً وبعدها لن يرضيك أي شئ في حياتك |
Aptal insanlar için dans et ve onlar leziz patlamış mısırlarını bize atsınlar! | Open Subtitles | ارقص للبشر الحمقى حتى يرموا لنا بالفُشار اللذيذ |
Cennetteki Babamız, leziz pasta için minnettarız. Amen! | Open Subtitles | شكرًا لك يا رب السماوات على الكعك اللذيذ آمين |
Hırsızlar gerçekten bir dükkanın köşesini kaldırıp tatlı, güzel zeytinlere ulaşmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | اللصوص كانوا يرفعون المتجر ليسرقوا الزيتون اللذيذ |
O sulu ve tatlı cesaretlerini. | Open Subtitles | لتحصل على شجاعتهم شجاعتهم ذات المذاق اللذيذ |
Göz farını sürerken aynadan benimle konuştuğunu ya da bana şu nefis erimiş kaşar peynirli kabuğu alınmış ekmeklerden yaptığını düşünürdüm. | Open Subtitles | مثل انها كانت تضع ظلال حول عيونيها و تتكلم لنفسها في المرآة .. أو أني اتخيل و هي تعد لي الجبن اللذيذ بالقشور المشوية |
Yukarıdakiler, enfes Nestle Quik'le şarj olun. | Open Subtitles | مرحباً،ح ان وقت الشحن بنيسلى اللذيذ |